1. Bölüm

332 45 99
                                    

Esen rüzgarlar götürür müydü kafamda birbirine giren düşünceleri?
Siler miydi hatıraları?
Siler miydi , unutturur muydu her şeyi bana?
Sıfırlar mıydı hafızamı?
Çok isterdim. Çok isterdim sıfırlansın hayatım. Başlıyım en baştan. Daha önce yaptığım hataları tekrarlamayarak.
Hatalar.
Gitmem gereken insanlarda çok kaldım , buda benim hatam işte.

Çok mu uzaktır mutluluk? Asıl soru bu değildir. Asıl soru ; Mutluluğu uzak ufuklarda aramak suç mudur?
Belkide öyledir. Kendini cezalandırmaktır belkide mutluluğu uzak ufuklarda aramak.

Belki körümdür , mutluluğa karşı kapatmışımdır gözlerimi? Karşımda dikilsede, elimin tersiyle itiyorumdur mutluluğu?

Görmüyorumdur.

Bu dünya normal değil. Sorgusuz , sualsiz anlaşılmıyor. Sorun şu; sordukça , sorguladıkça zorlaşıyor bu hayat.

Hayat , doğru cevapları olmayan bir sınav misalidir. Ya geçersin , ya kalırsın.
Ama bir cevap anahtarı yoktur bu sınavın. Kontrol edemezsin cevaplarını , karşılaştıramazsın , karşılaştırmamalısın.

Zordur unutmak , yaşanmamış gibi var saymak.
Acıtır , ölümüne bilenmiş bir bıçak kesermişçesine yaralar seni gerçekler , hatıralar.

Ve üzücüdür ki , uzun sürer kanın pıhtılaşması , kabuğun kopması. İzi kalır unutmanın.

***
Gözleri gözlerime bakıyordu.
Delip geçiyordu gözlerimi , sanki okuyabiliyordu zihnimi.

"Hiç gitme olur mu? Yalnız bırakma beni bu ölümcül hayatta."

" bırakmam Leyla , bırakmayacağım." Tuttu elimi. Hissettim o an, damarlarında dolaşan kanın kaynadığını.

"Söz mü?" Dedim kısık bir sesle.

" söz." Son noktayı koydu Ata.

***

"Ece! Hadi kızım saat kaç oldu ,kaçırıcaksın yine metroyu!" Ve yine her sabahki gibi bağıran annemdi bu.

"Geldim." Kitabımı kapattım ve çantama attım.

Şimdi ne olacaktı ? Ata ne diyecekti Leyla'ya ,
diye düşünürken ben , bir daha bağırdı
" Ece hadi!" avazı çıktığı kadar.

" Tamam geliyorum dedim ya!"

Telefonumu ve çantamı kaptığım gibi çıktım odamdan.

"Günaydın," dedim bana hazırladığı kahvaltıya bakarak. " anne , biliyorsun kahvaltı etmediğimi. Neden her sabah itinayla kahvaltı hazırlıyorsun bana?"

" bak kızım, sen kahvaltı etmiyorsun ama en önemli öğün bu. Bir umutla hazırlıyorum işte bugün yersin diye."

Yanına gittim ve yanağına bir öpücük kondurdum. Tezgahın üzerinden bir elma aldım. Gözüme annemin saati çarptı ve geç kaldığımı fark ettim. " Geç kaldım! Görüşürüz." Dedim ve çıktım kapıdan.

Çantamdan çıkardığım kitapta, koyduğum kitap ayracının yerini arıyordum. Başladım yine okumaya.

***
"Üşüyor musun Leyla?"
"Üşüyorum , hemde çok üşüyorum."
Üzerindeki ceketi çıkarıp omuzlarıma atmıştı Ata.
Önceden ısıtılmış , bir soba gibi ısıtmıştı içimi Ata'nın ceketi.
***

Ne zaman bunu bana biri yapacak diye düşündüm bir an. Benim her sabah bu soğuk şehirde , metro istasyonuna yürürken parmaklarım soğuktan hissizleşiyordu , fakat bana üzerindeki ceketi verecek bir Ata'm yoktu. Yalnızdım işte... Her ne kadar bu düşünceyi bir zamanlar zihnimden uzaklaştırmaya çalışsamda , gerçekler acıydı.
Yalnızdım.

Sessizliğin SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin