21. Bölüm

67 4 0
                                    

Batu kaskatı kesilmişti. Ona karşı hiç bir şey hissettiğim yoktu ama, bu sadece eğlenceliydi.
Planımın tam yerine gelmesi için yakasını kavradığım Batu'yu çaldığı kapıya yapıştırmıştım.

Tam da düşündüğüm gibi, kapı açıldı ve ben onun üzerine düştüm. Batu gözlerime bakıyordu ve rujum dudaklarının her yerine bulaşmıştı. Yayılan rujumu parmağımla ağzından sildim. Şaşkın değildi daha çok...

Bilmiyorum.

***
Vücuduna sıkı sıkı bağlanmış olan iplerden kurtulmaya çalışmaktan her yeri yara olmuş Serra'nın gözleri dolmuştu.

Canı acıdığından değildi bu göz yaşları, o sadece güvendiği tek kişiyi görmek, onunla olmak istiyordu. "Seni arıyorlarmış güzellik." dedi Cihan Serra'nın dibine gire gire.

Sesi bağırmaktan kısılmış Serra hiç istifini bozmadan dudaklarını araladı. "Görüceksiniz, o beni yüz üstü bırakmayacak."

Histerik bir kahkaha attı odadaki adamlar. "Aynı baban gibi, o da seni yüz üstü bırakacak işte anla!"

Bu söylediği, bardağı taşıran son damlaydı. Kafasında kurduğu planı yerine getirmeliydi diye düşündü o an. "Lavaboya gitmem gerek" dedi.

"Yemezler."
"Peki, o zaman ben direk buraya mı yapayım?"

"Off," diye söylendi Cihan, "İyi be iyi!". Yavaş yavaş ipleri çözerken, ipler gevşediği anda Serra hızlıca hamlesini yapıp silahını kapmıştı bile. Emre ona öğretmişti, kendisini savunmayı, tehlikeye göğüs germeyi.

Hiç düşünmeden silahı Cihan'a doğrultan Serra bağırdı. "Bakalım şimdi ne yapacaksın?!"

"Ne yapacaksın!?" Sesi çatlıyordu.
Fakat Cihan, o her şeyi tahmin edebilmişti. İşaretiyle birlikte patlayan silahtan çıkan mermi, doğruca Serra'nın bacağına gelmişti. "Blöf yaptığımı sanıyordun değil mi?"

Acı feryatları odada yankılanan Serra fırsattan istifade topallayarak kapıya doğru gitmişti. "Emre?! Biliyorum yakındasın hadi!"
Eli bacağına gitti, gerçektende kan kaybediyordu. Birkaç saniye içinde dünyası kararan Serra'nın gözleri kapanmıştı.

"Hassiktir." dedi Cihan. "Götürün onu buradan!" Bilincini kaybetmiş Serra'nın bedeni soğuk mermer zeminde sürüklenirken arkasından bırakan kan izleri gerçekten de acı vericiydi.

Cebinden çıkardığı bir kağıda not bıraktı Cihan. Çünkü biliyordu, buraya geleceklerdi.

***

Kafamı yavaşça kaldırdım. Önümüzde dikilen izbandut gibi adam ciddiyetini koruyor ve ne yaptığımıza bakıyordu. Hep filmlerde gördüğüm gibi, suratımda iğrenç bir sırıtma vardı. Aniden ayağa kalktım ve "Ne bakıyorsun öyle?!" diye cırladım.

En arkadaki odanın içerisinde solda perdenin arkasında bir kapı var, orası Serra'nın olduğu kapıya açılıyor.

Ufak bir beyin fırtınasıyla, buraya gelen kızları birbirinden ayırt etmesinin pek mümkün olamayacağını düşündüm. "Her zamankinden! En arkadaki odayı istiyorum!"

Adamın arkasındaki dolapta duran anahtarı aldım ve arkamı geri döndüm. Batu hala yerde yatıyor ve bana bakıyordu. Kravatını tuttum ve onu yukarıya doğru çektim. "Hazır mısın?" diye sordum. Yutkundu, neden bu kadar stres yaptığını anlayamamıştım. Alnından akan boncuk boncuk terler bariz belliydi.

Kahkahalar içinde olabildiğince hızlı bir şekilde arkadaki odaya koşmaya başladım. Kapıyı açtıktan sonra Batu'yu içeri ittim ve son bir kez kapıdaki adama bakıp sırıttıktan sonra içeri girdim.

Sessizliğin SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin