AŞKIN ESİRİ HİKAYEM DREAME UYGULAMASINDA
Okumaya başlamadan önce kısa bir not! Bu bir ortaçağ hikayesidir. Yüzyıllar önceki karanlık ve ürkütücü medeniyeti okurken, karakterleri ve olayları lütfen günümüzle karşılaştırmayın. Gerçekçi olmak için, gerçeği yazmak gerek. Başka bir medeniyeti ve kültürü okuduğunuzu unutmayın. İnanın bana ortaçağ tarihi, kadına bakış açısı, o zaman ki insanlar, olaylar çok daha ürkütücü.
Bunları kabul ederek okumanızı diliyorum. Ve lütfen ağır küfürler yazmayın.
***
Karanlık çağ( ortaçağ... İngiltere)
Genç kız kafa derisinin acısını hissetmemek için dişlerini sıktı. Zaten acı çekmeye alışmış bedeni bu acının üstesinden gelmeyi yine başarıyordu. Gözyaşları ile dolan gözlerine ağlamamak için emir verdi. Ne olursa olsun bu kadının karşısında ağlamamaya yeminliydi. Kafa derisine batan tırnaklar bir bıçağın ucu gibi delip geçmek üzereydi. Daha önce bıçak darbesi almış bedeni ne gariptir ki bu acıya da alışkındı.
"Demek canın yanmıyor." dedi tepesinde duran üvey annesi... Anne mi? Ona anne demek ne kadar yanlıştı. Anne sevgi demekti. Merhamet... Çocuğu için canını feda eden bir melekti anne. Bu kadın annesi olamazdı. Onu kaleye geldiği günden itibaren hiç sevmemişti. Babasının böyle bir kadınla nasıl evlendiğini asla anlamamıştı. "Seni lanet olası, hastalıklı mahluk!"diyerek bağırdı kadın ve saçlarını elinin arasına dolayarak genç kızı yerde sürüklemeye başladı.
Christina ona engel olmaya çalışsa da bir domuz gibi güçlü olan kadının ellerinden kurtulmayı başaramadı. Yine de ona yalvarmaktansa acı çekmeye razıydı. Yıllar yirmi bir yaşına gelmiş bu genç kadına ayakta durmayı, güçlü olmayı zor da olsa öğrenmişti. Hiç kimsenin önünde eğilmeyeceğine, zayıf yönlerini belli etmeyeceğine on dört yaşındayken yemin etmişti. Bu yemini ederken,aldığı yara yüzünden ölümle pençeleşiyordu o zamanlar. Üvey annesi hedefi şaşırıp,sol omzunun altına indirdiği hançerle ölmesini istemişti. Bunun bir kaza olduğunu kalede bulunan herkese anlatırken,yüzündeki ifadeyi görenler bir melek olduğuna yemin ederlerdi. Babası bile bu kadının kızını öldürmek istediğini içten içe bilse de,kaza olduğu konusunda karısına destek çıkmıştı.
Baba...
Anne kelimesini güzel hatırlayan kalbi,baba kelimesini hatırlamak dahi istemedi. Onun babası yoktu. Sadece karnını doyuran,yatacak bir yer veren alelade bir adamdı Lord Harrıson. Aslında kaledeki diğer hizmetçiler gibi hizmetinin karşılığını alıyordu Christina... Kendini bildi bileli, bu kalede sadece bir hizmetçiydi. Zaten o adamın kızı olduğunu hizmetçiler arasında bilen tek kişi, ihtiyar Avery'di. Avery uzun yıllar boyunca hizmetini layıkı ile yaptığı için, üvey annesi ne kadar istese de işinden kovulmamıştı. Çünkü Lord Harrıson, onun yemeklerinden asla vazgeçemezdi.
"Anne lütfen yapma..."
Üvey kız kardeşinin ağlamaklı sesi kalenin alt katında olan boş odanın içinde yankılandı. Genç kız gözyaşları ile ıslanmış yanaklarını silerken, dayak yiyenin Christina değil de o olduğunu zannederdi. Zaten Leydi Eliza hiçbir zaman üvey kardeşi Christina kadar güçlü olmamıştı. Birlikte büyüyen bu iki genç kız, karakter olarak birbirlerinden çok farklılardı. Tıpkı gece ile gündüz, siyah ile beyaz gibi... Eliza acı çekmeye dayanamazdı. Ufak bir başağrısı bile genç kızı yatağa düşürmeye yetiyordu. Oysa Christina ,vücudundaki onca yaraya, zaman zaman yükselen ateşine ve dayanılmaz mide bulantılarına rağmen ayakta durmayı beceriyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/127959627-288-k683116.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN ESİRİ (Bitti) _(Yazar Kamalye H. Yeşilyurt)
Historical FictionKüçük bir hata iki insanın hayatını sonsuza kadar değiştirebilir mi? Evet... Çünkü bazı hataların telafisi olmaz. Conner McLead diğer adı Şeytan! O kralın en sadık askeri, İngiltere'nin en güçlü şövalyesi, düşmanlarının en korkulan adamıydı. Acıması...