Yağız eve geldiğinde,annesiyle karşılaşmamak için direk odasına gitti.Böyle davranmayı bir evlat olarak,hiç yakıştırmıyordu kendine.Ama buna annesi sebep olmuştu.Annesinden uzaklaşma isteği,her geçen gün artıyordu.Bu karmaşık ruh haliyle,yatağına bırakmıştı kendini.Uykunun tatlı cazibesine kapılıp uyumuştu çoktan...
Karanlık,dar yolda elleri cebinde yine yürüyordu.Adımlarının ve zihninin emriyle,yine aynı evin önündeydi.İçeriye girdiğinde her zaman ki,karanlık koridordan tabloların bulunduğu odaya geçti.Bu defa daha temkinliydi.Eteklerini sürüyerek yürüyen kadın,tekrardan kendisine görünecek diye korkuyordu.Odaya girdiğinde,soğuk tüm bedenini kaplamıştı.Tabloya doğru yürüyüp,resme dikkatlice baktı.Elini tabloya attığında,resimde hareketlilik başlamıştı yine.Sanki bugün daha çok detay görüyordu.Daha en baştan, buranın bir köy olduğunu düşünüyordu.Resim hareketlenince metal bir tabela görünmüştü.Puslu bir görüntü içinde,ne yazdığı okunamıyordu.Ama bu çok eski ve paslı bir tabelaydı.Her şey ,büyük bir sis bulutu arkasındaydı.Resim tekrar değiştiğinde,elinde bastonu olan yaşlı amcayı gördü.Bastonunu kaldırıp ,bir yeri işaret ettikten sonra kaybolmuştu.İşaret ettiği yer yoktu resimde.Bir yandan sağa sola bakıyor,bir yandan da resimden daha çok ipucu elde etmeyi umuyordu.Tekrar resme baktığında,mezara benzer bir tümsek görmüştü.Mezar taşı oldukça eski gibiydi.Üzerinde yazılanlara göz gezdirince, gözleri kocaman oldu.Mezar taşında anlaşılır bir şekilde"KATRANLI"yazıyordu...