Aşağıya indim.Üzerimde uzun mavi elbisem vardı.Etekleri her adımımda bileklerime çarpıyordu.Bel kısmı siyah dantel bir kumaşla kaplıydı.Belimi iyice kavrıyordu.Sade ama şık bir görünümü vardı.Omuz kısmında yeşil tonlarında gelişi güzel dizilmiş taşlar sıralıydı.Aynı renklerde taşlara sahip bir kolyede boynumda duruyordu.Küçük yeşil küpelerimde kolyeme eşlik ediyordu.Bu küpeler bana annemden yadigardı.
Saçım herzamanki gibi topuzdu ama buklelerimi saklamayı sevmediğimden mutlaka aralardan salardım.Önüme düşen bir perçemim de mutlaka vardı.
Dadım önümü kesti ve o tombul elleriyle bütün yüzümü kavrayıp iyice sıktı.Elleri deterjan,karışık yiyecekler ve yıllardır kullandığı el kremi kokuyordu. Benim kendimi bildim bileli tanıdığım ve dünyada bana göre eşi benzeri olamıycak kokulardan biriydi bu.Fakat nedense bu seferkinde midem bulandı.Bugün kendimi gerçekten de iyi hissetmiyordum.
Gözlerimin içine bakıp neşeli bir kahkahayla "Canım benim ne de güzel olmuşsun" diye bağırdı.Bağırdı çünkü hep bağırarak konuşurdu.Sonra beni yanağımdan öpüp yanımdan ayrıldı.
Annemi 10 yaşımdayken kaybetmiştim.O günden beri bana hep dadım bakmıştır.Her ne kadar neşesi ve canlılığı bana geçmemiş olsa da o bana çok şey katmıştır.
Ağır adımlarla büyük salona doğru yürüdüm.Artık eskisi kadar zengin olamasak da babamın hâla belli bir miktar ünvanı ve saygınlığı vardı.Genelde eve herkesi getirmezdi.Soğuk ve insan canlısı olmayan bir adamdı.Bu yüzden bu geceki konukların yakından tanıdıgımız birileri olduğu belliydi.Kalabalık oldukları etraftaki koşuşturmacadan anlaşılıyordu.
Büyük salon sade bir odaydı.Bir kısmını,duvarın heryerini kaplayan cam pencere ve koltuk takımı,öteki kısmını ise çeşitli tablo,biblo ve eşyalarla ahşap büyük yemek masası kaplıyordu.Babam pencerenin yanında telefonla konuşuyordu.Usulca arkasından yaklaştım.Benim geldiğimi farkedince gözucuyla bana bakıp daha sessiz ve belirsiz şeyler söyleyip telefonu aceleyle kapattı.Bana dönüp çatık kaşlarıyla "Akşama eski arkadaşım Cafer ve oğlu Oğuz gelicek.Bir de şu yeğeni Murat .Ayrıca o çok sevdiğin kuzenin de burada olucak.Bana kalsa eve bir adım atmasını bile tercih etmem ama o olmadan asık suratınla beni mahcup ediceksin gibu"dedi.
Bir anda yüreğim sıkıştı.Heyecanla "Mira mı?"Mira mı gelicek?Ciddi misin baba?" diye arka arkaya sormaya başladım.Babam bu hareketime olan hoşnutsuzluğunu belli edercesine kaşlarını çattı ve benim susmamı bekleyip yüzüme baktı.Sonra arkasını dönüp gözünü camdan dışarıdaki karlara dikerek; "Sessiz ol,Evet o gelicek.Bu arada aferin güzel görünüyorsun"dedi.
Yüzümdeki tarif edilemez gülümseme ve mutlulukla odama koştum.Kapımın arkasındaki sandığı açmaya çalıştım.Aklıma anahtar geldi koşarak yatağımın altına elimi soktum biraz gezindikten sonra onu bulmuştum :günlüğüm. Sayfaları karıştırıp içindeki anahtarı aldım.Sandığın kilidine takıp çevirdim."Bunu görmeli.Sonunda görecek"diye söylenerek sandığı karıştırmaya daldım.Sevincim her yanımı sarsada hala yüreğimi sıkan bi karanlık vardı.Bunun nedenini henüz bilmiyordum ama öğrendiğimde hiç bilmemeyi tercih edeceğimi hissediyordum.Bu seferki farklıydı. Bu seferkinde bir şeyler değil her şey yanlış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanı Geldi
Mystery / ThrillerÖylece uzanmış yatıyordum.Herşeyden habersiz ve sessiz.Aslında bir çok defa bunu düşünmüştüm.Hayatımızı değiştiren o önemli olaylardan önceki zamanları.O zamanlara dönüp başımıza gelicekleri anlatsaydık eğer acaba nasıl bi tepki verecektik.Herşey da...