Medya Bahar TUNÇ
Bölüm şarkısı : Gökhan Türkmen/ Büyük İnsan
Telefonum çalınca kızdan ayrıldım. Kız gülümseyerek bana bakıyordu. Bende tebessümle ona baktım ve acil kapısına doğru yürüdüm. Selim hoca arıyordu. "Efendim selim hocam? Tamam geliyorum." Beni odasına çağırıyordu ve yine ne yanlış yapmıştım merak ediyordum. Asansöre doğru yürüdüm. Kapı tam kapanacaktı ki hızla kapıdan içeri girdim. Tam gideceğim kata basacaktım ki zaten asansörün o kata gittiğini görmemle geri çekildim ve asansör duvarına kendimi yasladım. Uykuya ihtiyacım vardı hemde çok. Gözlerimi kapattım. "Çok uykun var bakıyorum." Gelen sesle gözümü açtım. Oğuz'du konuşan. "Evet çok var 2 gecedir uyumuyorum eve bile gidemedim." "En azından bugün güzel bir uykuyu hakettin." Anlamayan gözlerle ona baktım. "Acildeki vakadan bahsediyorum. Güzel iş çıkardın." "Teşekkür ederim görevimi yaptım. Yaptım yapmasına ama Selim hoca beni çağırıyor, bakalım yine ne için azarlıycak?" "Benide Selim hoca çağırdı." Şaşırmıştım. Onaylayan bakışlar göndererek kafamı salladım. Asansör durunca indik. Kapıyı tıklattım. Odadan oaylarcasına mırıltılar yükselince kapıyı açtım.
"Gelin çocuklar oturun." Oğuz ile karşılıklı oturduk. "Öncelikle Bahar seni tebrik ederim. Ölüm saati söylendikten sonra hayata dönen az insan vardır. Ama sabah hastaya gerekli tahlilleri yapmadan ilaç kullandırtmışsın. Ve adam şuan nerde biliyormusun?" Hayır anlamında kafamı salladım. "MORGTA!" bağırarak söylediği söz üzerine sıçradım. Idrak edemiyordum yine mi
bir hastanın hayatıyla oynamıştım. Bazen hemşirelerin aralarında konuşmalarını duyuyordum. Torpille bugünlere geldiğimi bu hastahaneye yerleştirildiğimi söylüyorlardı. Belki içten içe inkâr ediyordum. Ama yalan değildi. Ben doktor olamazdım. Selim hocanın acıyan bakışları ve kalbe dokunan sözleriyle gözümden 2 damla gözyaşı süzüldü. "Evet belki bugüne kadar yüzüne vurmadım ama sen hastalara zarar veriyorsun Bahar TUNÇ! Bu nasıl doktorluktur. Adama nasıl tahlil yaptırmadan ilaç verirsin?! Kim bilir acildeki adama nasıl birşey yapmışsındır? Yaptığın iyiliğin yada başarılı bir işin bile ardından bişey çıkmayacağından şüpheliyim." Sertçe yutkundum. Ve usulca ayağa kalktım. "Ama ben hastaya protein tozu kullanıp kullanmadığını sordum. Israrla kullanmadığını söyledi." dedim fısıldarcasına. "Neden güveniyorsun hastaya? Niye önlemini almıyorsun!?" Haklıydı ne diyebilirdimki. "Özür dilerim" bu sözün Oğuz'u ne kadar sinirlendirdiğinin farkındaydım. Gözüm Oğuz'a kaydı bana acıyarak bakıyordu. Bu bakışlara daha ne kadar maruz kalacağımı bilemediğim için hiç kalmamayı tercih ettim ve odadan çıktım. Babamın odasına çıktım. Koridorda Eylül'ü gördüm. Ve koşarak ona sarıldım. O da daha ne olduğunu sormadan ellerini destek olurcasına sırtıma koydu. Işte onu bu yüzden seviyordum. Ne oldu diye diretmiyordu. Yavaşça ellerimi çektim ve gözlerine baktım. "Iyimisin?" Hayır anlamında kafamı salladım. Ve baştan sona anlattım. O da bana hak vermedi. "Keşke tahlil yaptırsaydın be Bahar" ona gözlerimi devirdim ve babamın odasına çıktım. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Babam soran gözlerle gözlerime bakıyordu. "Baba bu hastahanede çalışmak istemiyorum." Babam hızla ayağa kalktı. "Sen ne dediğinin farkındamısın? Bugün olanları duydum. Ne yapmaya çalışıyorsun?" "Başka hastanede çalışmak istiyorum baba" "Seni bu beceriksizlikle hangi hastane kabul eder Bahar?!" Sesimi yükselterek "Bıktım anlıyomusun baba bıktım! Herkesin küçümser bakışlarından annesiz bir hayattan babası tarafından değer verilmeyen arkadaşları tarafından sevilmeyen biri olmaktan kötü biri olmaktan sevdiğim adamın en değerlime âşık olmasından bıktım. O zaman işsiz kalırımda bir dakika daha burda durmam.Istifa ediyorum." Diyip bir hızla odadan çıktım. Gözlerimden istemizce yaşlar süzülüyordu. Koridorda bizim asistanları görünce onları durdurdum. Hepsinin 'hocam iyimsiniz?' sözlerini es geçip hemen söze girdim. "Fatih sen odamdaki eşyalarımı topla,Samo sen bugün ki hasta listesini getir,Alp sende kontrol etmem gereken hastaların listesini getir. Ama sadece bugüninkini yarın bu hastanede olmayacağım çünkü." Ve daha bir şey demelerine izin vermeden giyinme odasına girdim. Esma'yı aradım. 1 saat sonra evine geleceğimi ve müsait olup olmadığını sordum. 1 saat sonrasına anlaşınca Eylül'e mesaj attım. 1 saat sonra hastanede olamıyacağımı merak etmemesi gerektiğine dair birşeyler yazdım. Ve dolabımı açıp siyah bir t-shirt seçip koltuğa koydum, birde siyah pantolonu attım üstüne. Elbisemden ve topuklu ayakkabımdan kurtulunca seçtiğim elbiseleri giydim ve spor ayakkabımı giydim. Saçım ile uğraşırken kapı çaldı. Gir demem ile içeri Fatih girdi. "Bahar topladım ama neden? Ne oluyor?" Sorduğu soruyu duymamazlıktan gelip elindeki kutuyu aldım. Teşekkür ettiğimi söyleyip zorda olsa Fatih'i çıkardım odadan. Ve saçımı tararken bir şarkı mırıldandım.At,savuran sevdayı bir yere fırlat
Bitti sayıp acıyı kaldır öyle at
Sor,herkese sor acılar unutuluyor
Ağlayınca gözlerinden silinmiyor
Aşk her defasında bak bulunuyor
Bırakırım zamanı öyle birazdan
Sen olmadanda yine geçer nasılsa
Hatırla bunları sakın unutma
Diyordun,ama o zaman gülüyordun
Yanımdaydın,canımdaydın
Şimdi nasıl geçer bu ömür?
Susma söyle nasıl yaşar böyle insan
Susma, konuş hadi anlat büyük insan
Söyle, bir aşkmı çare olurdu zamanmı
Böyle kaldırıp atardıkça sevdayı
Susma söyle nasıl yapar bunu insan
Susma nasıldı anlat hadi ayrılırsam
Söyle,hayatmı çare bulurdu kendinmi böyle
Büyük aşklar böylemi biterdi?
Şarkının yarısına geldiğimde çoktan ağlamaya başlamıştım bile.Bu şarkı sanki benim hayatıma yazılmıştı. Beni anlatıyordu. Daha devam edemeyeceğimi anladım ve arkamı döndüm. Arkamı dönünce bana bakan bir çift mavi göz ile karşılaştım.
-----------------------------------------------------------
12.11.2017Selamm. Bu tarihlerle ilgili sorular geldi. Ben yayımladığım tarihleri değil yazdığım tarihleri yazıyorum. Bölüm nasıldı. Fikirleri olanlar yazsın yanlış gördüğünüz yerleri söyleyin lütfen eleştiriye açığım. Nasıl gidiyor? ❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzlukta Buluşalım
Teen FictionÖlüm saati 23:12 Ve işte o an dünyam başıma yıkılmıştı. Gözüm buğulu bir şekilde odama çıktım. Hiç o an yanından ayrılmamışım gibi o sözleri hiç söylememişim gibi onu benim öldürmeyişim gerçeğini bilmiyormuşum gibi onunla sonsuzlukta buluşacaktım. V...