Medya Ali Asaf DENİZOĞLU
Mert'ten
Selin'den aldığım haberle hızla hastaneye babamın yanına geldim. Iyi olduğunu öğrenince Selin'i odanın ucuna doğru çektim ve neler olduğunu anlatmasını söyledim. Babamın kalp krizi geçirdiğini ve onu Bahar diye bir doktorun kurtardığını ve bunun ile ilgili hastanenin çalkalandığını söyledi. Aslında doktorun güzel olduğunu benim ile onun arasını yapmaya çalışacağını söyledi. Saçmalama diyerek geçiştirdim. Ama merak etmiştim doğrusu. Yaklaşık 1 hafta daha babamın burda olacağını söylemişler. Ve bende eve gidip kıyafet gibi şeyler almak için koridorda yürüyordum ki bir hasta odasından gelen çığlık ile direk odaya girdim. Yerde sarı saçlı çimen gözlü bir kız kendine şırınga saplıyordu. Hızla masa üzerinde duran peçeteyi aldım ve kan akan yere bastırdım. Bana bakarak sarhoş bir tını ile konuşmaya başladı. "Meraba,bırak peçeteyi. Benim canım kimseye yaramıyor bari benim isteğim ile yok olsun. Başkaları gibi yavaş yavaş ruhumun yok oluşunu gerçekleştirmek ve izlemek yerine bedenim kaybolsun. İsmim Bahar. Ben başkaların baharı olmak isterken hep kış oldum." dedi. Konuşmasını bitirdiğinde sarılmış bir vaziyette bulduk kendimizi. Sonra aklıma geldi. Selin'in bahsettiği kız da sarışın dı. Ve adı da Bahar'dı. "Yoksa doktor Bahar sen misin?" Kafasını onaylarcasına oynattı. "Memnun oldum ben Mert. Kalp kalp nakli yaşayan hastanın oğluyum. Duyduğuma göre babamı siz kurtarmışsınız." Bana mahcup ve şaşkın bir şekilde gülümsedi ve ilk defa yeşillerinin arasında bir parıltı gördüm ama beni bu güzel manzaradan adının Oğuz olduğunu öğrendiğim adamın sesi çıkardı. "Kusura bakmayın böldüm ama seni merak ettik Bahar." Sanki sarılışımızı yanlış anlamış gibiydi. Bahar ise onu tersleyerek "Oğuz git başımdan şu yanımdaki adam bile beni tanımamasına rağmen sizden daha çok değer veriyor bana. Benim ameliyatıma girme ihtiyacı duymamanı anlıyorum ama bari Eylül'den önce beni ziyaret etseydin." Bahar fazla sinirlenmiş olacakki sert bir ses tonu ile konuşuyordu. Oğuz ise Bahar'ın haklı olduğunu biliyor gibi birkaç adım yaklaştı ve "Özür dilerim Bahar" o ise umursamayıp yatağın ucuna tutunup ayağa kalktı. Ama başı dönmüş olacakki kucağıma düştü. Bayıldığını anlayınca yatağına uzattım ve serumuna 100 mg sakinleştirici enjekte ettim. Oğuz ise bana şaşkın gözler ile bakıyordu. "Ne var hayatında hiç doktor görmedin mi?" O ise durumu anlayınca odadan çıktı. Bende yatağın yanında ki sandalyeye oturup Bahar'ın yüzünü incelemeye başladım. Beyaz ve pürüzsüz teni ona özgü bir şeydi. Ve beyaz tenine uzun kirpikli yeşil gözleri eşlik ediyordu. Pembe dolgun dudakları ise bu masum surata çekicilik katıyordu. Yavaş yavaş uyanmaya başladı. Önce neler olduğunu idrak edemiyor gibi etrafına baktıktan sonra yaşananları tek tek hatırlamış olacakki gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Hadi kalk seni gezdireyim." Onu gezdirip mutlu olmasını istiyordum. "Kalkamayıyorum." "Kalksana ya." "Ya kalkamıyorum diyorum sana bacağımdan vurulduğumdan beri bacağımı hissetmiyorum." Sıkıntı ile bir nefes aldıktan sonra onu kucakladım. "Napıyorsun indir beni yere." "Seni kaçırıyorum. Sıkılmadınmı yatakta ya." "Bu kıyafetlerlemi?" Çarpık bir gülüş attıktan sonra "Istersen seni ben giydirebilirim." O ise sadece gülüp omzuma vurdu." Tamam indir beni ben giyinirim." Yatağa oturtup kıyafetlerini yanına getirdim ve odadan çıktım.
Bahar'dan
Uyandığımda başımda Mert'i görmeyi beklemiyordum. Çünkü hiç kimse en azından beni hiç tanımayan biri benim başımda beklemezdi. Ve o an içimden ilklerimi onunla yaşayacağım gibi bir his geçti. Tüm parçalar yapboz gibi aklımda birer birer birleşiyordu. Mert'in beni dışarıya çıkarma isteğine kadar. Hızla elbisemi ayağıma geçirdim ama ne yaptıysam ayakkabımı uzanıp ayağıma geçiremedim. Giyinip giyinmediğime dair soru gelince giyindim dedim. Mert Içeri girdiğinde ayakkabımı benden alıp ayağıma geçirdi. Gülümseyerek teşekkür ettikten sonra beni kucakladı. Koridorda herkes bize bakarken Mert onları umursamaz bir tavır ile izliyor bana ise gülümseyerek bakıyordu. Bahçeye çıktığımızda babamı ve Oğuz'u konuşurken gördüm. Oğuz hızla babamdan izin isteyip yanımıza geldi ve "Bahar yeni ameliyat oldu ve dinlenmesi gerek bir yere götüremezsin." Dedi. Mert ise "Beni oyalama lütfen zaten Bahar oldukça ağır birazdaha taşırsam beni de ameliyat etmek zorunda kalacaksın" dedi. Gülümseyerek kafasına vurduğumda Oğuz'u umursamayıp beni arabanın ön koltuğuna oturtturdu. Mert'in Oğuz'a böyle tavırlar sergilemesi çok hoşuma gidiyordu. Oğuz'u beni kıskanır gibi davranmasına sebep oluyordu çünkü. Oğuz'a gülümseyip el salladığımda beni görmezden gelip acile girdi. Yine beni görmemişti ve yine beni umursamamıştı. Hayatımda hiç bir erkek karşısında önemsenmeyeceğimi biliyordum. Mert'de arabaya bindikten sonra sahile doğru sürmeye başladı.
●●●●●●●"Deniz çok güzel kokuyor."
"Senin gibi."
"Hı?" Mert ağzından bir şey kaçırmışcasına çırpınırken fazla sıkmamak için konuyu değiştirdim. "Bana pamuk şeker alsana."
"Neden?"
"Canım istiyor al işte."
"Ya Bahar çocuk musun?" Sıkıntıyla nefes verdim ve pamuk şeker almak için ben ayağa kalktım. Ama kalktığım gibi gözlerimden yaşlar gelmeye başladı. Bu sefer acıdan değil mutluluktan ağlıyordum."Bahar noldu?" "Mert bacağım bacağımı hissediyorum." Ama bunu söylediğim an gerçek bir tokat gibi yüzüme çarptı ve banka oturup bu sefer üzüntüden ağlamaya başladım. "Ya kimse bacağım hakkında endişelenip de muayene etmedi. Meğerse geçici his kaybıymış. Işte bazen bunları duymak çok canımı yakıyor Mert." Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti ve gidip pamuk şeker alıp yine aynı pozisyonda sarılmaya başlarken benim gözüm pamuk şekerdeydi. Uzanıp alacakken telefonumun çalması ile içimden bir küfür ettim. Oğuz arıyordu. "Efendim?" "Hemen hastaneye gel seninle konuşmamız gerek." Cevap vermemi beklemeden telefonu yüzüme kapattı. Sesi sinirli geliyordu. Mert'e kalkalım dediğimde hiç üstelemeden onayladı ve yarım saatlik bir sürenin sonunda hastaneye vardık. Nereye geleceğimi söylemediği için koridorlarda dolanıyordum. 2. Katın koridoruna geldiğimde beni bir alayla süzdü ve yine aynı tavırla alkışlamaya başladı.
"Bravo ya! Bravo! Sen nasıl canileştin ya! Sırf Eylül'e kıskançlığından onu hastaneden mi attırıyosun? Benim sevdiğim kadına bu tavırla yaklaşamazsın anlıyor musun? Bakıyorum ayağa da kalkmışsın. Yoksa numara yaptığını anlayacağımız için mi korkuyordun? Sen çok iğre-" lafını bitirmesini beklemeden elimi yüzüne tokat atmak için kaldırdım. Ama o bir hışımla elimi tuttu ve çevirdi. Canımın yanmasına daha fazla dayanamadım ve acı dolu bir inleme çıkardım. Oda canımın yandığını anlamış olacakki elini çekti. "Ya sen ne dediğinin farkında mısın? Eğer biriniz gelip beni muayene etseydiniz geçici his kaybı olduğunu bilirdiniz. Ama yine beni acımla yanlız bıraktınız. Ben artık bu hastanede çalışmıyorum ve buradaki doktor ilişkileri beni ilgilendirmiyor. Eylül hakkında da hiç bir şey bilmiyorum." Diyip konuşmasına izin vermeyip odama doğru gözyaşlarım ile yol aldım.
●●●●●Arkadaşlar ben geldim. Biliyorum geç oldu ama olsun. Aklımda harika fikirler var ve bu fikirler için mrydnzfb07 cok tesekkur ediyorum. Bilmiyorum yeni bölüm gününü değiştirebilirim. Kısa oldu wattpade giremiyordum. Dünden bu yana ancak bu kadar yazabildim. Iyi okumalar kullanıcıdan bahset
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzlukta Buluşalım
Teen FictionÖlüm saati 23:12 Ve işte o an dünyam başıma yıkılmıştı. Gözüm buğulu bir şekilde odama çıktım. Hiç o an yanından ayrılmamışım gibi o sözleri hiç söylememişim gibi onu benim öldürmeyişim gerçeğini bilmiyormuşum gibi onunla sonsuzlukta buluşacaktım. V...