Sonsuzlukta Buluşalım

3.Bölüm

Medya Oğuz DAĞÇAKRAK

Oğuz'u orada öyle görmemle şaşırsam da bu hastaneden gitmemde bir nevi onun da payı olduğunu unutmadan onu omzundan ittirip Fatih'in getirdiği kutuyu aldım. Içine biraz önce çıkardığım elbisemi ve topuklu ayakkabı yerleştirdim. Telefonumu arka cebime koyduktan sonra arkam dönük bir şekilde soluklandım ve göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim."Oğuz seninle uğraşamayacağım." Oğuz şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ve "Oğuz? Hocama ne oldu?" Dedi. 1 adım yaklaştım ve "Artık bu hastahanede çalışmıyorum ve sende artık benim hocam değilsin." Dedikten sonra Oğuz'u umursamayıp odadan çıktım. Birkaç adım atınca kolumu sıkıca kavrayan kol sayesinde yerimde durdum ve arkamı döndüm. "Hemen kaçıyor musun Bahar? Sen bu musun? Korkak,yenilgiyi kabullenen, zayıf birimisin sen ha? Nereye gidiyorsun saçmalama." söyledikleri karşısında aklımı yitirecektim. "Ya ben sizden kaçıyorum anladın mı? Şu durumda bile suçluyu benmişim gibi gösteriyorsun. Ben eğer gidiyorsam sizin yüzünüzden gidiyorum birazda suçlu olabileceğinizi düşünün ya. Size göre ben ne kadar beceriksiz olsam da sizde bana göre burnu havada fakat insanlık namına hiç bir şey barındırmayan vücuttan farksızsınız." Dedim ve kolumu çekip hızla çıkış kapısının önüne gittim. Arabayı nereye park ettiğimi hatırlamadığım için araba anahtarından kilit açma tuşuna bastım ve ışıkları yanıp sönen arabanın yanına gittim. Ön koltuğun yan tarafında elimdeki kutuyu koydum ve çantamı da üzerine yerleştirdim. Hastaneye tekrar giriş yaptığımda Samo ve Alp istediğim dosyaları getirmişti. Samo'yu yanıma alıp ziyaret edeceğim hastaların yanına gitmeye başladım. "Hocam ilk olarak 1235 numaralı hastanın tansiyonu yükselmiş ona bakmanız gerekiyor." Kafamı onaylarcasına salladım ve hastanın odasına doğru yürüdüm. Hastanın serumuna birkaç tansiyon düşürücü ekledikten sonra tansiyonun düşmesini bekledim. "Teyzecim daha iyimisiniz?" Bunu söylerken bir yandan da ışık ile gözlerini kontrol ediyordum. "Iyiyim doktor kızım daha iyiyim. Ne zaman evime gidebilirim torunlarımı özledim valla." Gülümseyerek "Tansiyonunuz çok dengesiz. Bu gece de müşahade altında tutalım yarın taburcu ederiz seni teyzecim." Hasta beni alıcı gözü ile süzdükten sonra "Doktor kızım aslında torunuma alsam seni boylu poslu yakışıklı çocuktur haa nasıl olur" içimden biraz bozulsamda gülümseyerek "İyi dinlenmeler." Diyip çıktım. Samo arkadan kıkırdarken attığım bakışla sustu. Acildeki kalp nakli olan hastanın odasına ulaştım. Ve Samo'ya gitmesini söyledim. Yalnız kalınca derin bir iç çekip odadan içeri girdim. Gördüğüm manzara karşısında nefesim kesildi. Kızı babasının kalp ritimlerini dinleyerek kafasını göğsüne koymuştu ve ikiside derin ve huzurlu bir uykudalardı. Odadaki koltuğa oturdum ve bir kaçamak yapabileceğimi düşünüp gözlerimi kapattım. Gözlerimi uykumdan monitörden gelen kalp ritim bozukluğu sesiyle açtım. Kızı da benimle aynı sesden dolayı uyanmıştı. Yavaşça gözleri doluyordu. Hemen kalp ritim bozukluğuna bir çare bulmaya çalıştım ama o sırada kalbi düzenli bir şekilde atmaya devam etmişti. Hemen telefondan buraya hastanın basında olması için bir hemşire çağırmalarını istedim onlar ise bunun mümkün olamayacağının nerdeyse tüm hastanenin dışarıda olduğunu ve hastanede tehlikeli insanların dolaştığından bahsetti. Hastaya ve kızına hiç bir şekilde odadan çıkmamaları gerektiğini söyledikten sonra hızla odadan çıktım ve zemin kata indim. Fatih'i görünce yanına gittim ve olanları anlatmasını istedim. "Hastaneye 3 adam girmiş 2sinin eli silahlıymış asansörler kapatıldı herkezi dışarı çıkardılar çatı katındalar 2si bir tanede polis vurulmuş çatıda. " duyduğum bilgiler ile çatıya çıkan merdivenlere koşar adımlarla ilerledim. Arkamdan gelen bağırış seslerini umursamadım. Eğer eli silâhsız olan ile karşılaşırsam Eylül'den öğrendiğim birkaç savunma hareketini yaparım diyerek kendime güven sağlamaya çalıştım. Bazılarına hiç olmadığımı göstermek istiyordum. En azından belki çatıda yaralanan polise yardım edebilirim diyerek kendimi daha çok gaza getiriyordum.