5.Bölüm

270 25 19
                                    

Medya Esma SANCAK

Genç kadın ağlamaktan sırılsıklam olmuş yüzüne yapışan sarı saçlarını umursamayıp ağlamaya devam ediyordu. Birdaha ayağa kalkamayacağı düşüncesi onu kahr ediyordu. Etrafındaki insanları umursamayıp eline ne gelirse duvara fırlatıyordu. Odadakiler sinir krizi geçirdiğini anlayınca tek başına bırakmanın daha iyi olacağını düşünüp genç kadını kendiyle baş başa bıraktı. Belki basacağım uyuşmuştur diyerek kendini motive etmeye çalışıyordu. Motivasyona o kadar çok ihtiyacı vardı ki bu yalana kendi de inandı. Ve pikeyi bacaklarının üzerinden çekip sol ayağını yere koydu. Sağ ayağını kaldırmaya çalışsa da olmuyordu. Ellerini bacağına koyup kaldıracaktı. Eliyle hızla çekti ama dengesini kaybedip yere düştü. Kafasını yatağın başına çarptı. Hem canının yanmasına hemde manevi anlamda canının yanmasına ağlıyordu. Başındaki sızı ile elini kafasına koydu genç kadın. Elinin kan ile buluştuğunu anlayınca hızla elini çekti ve kanını incelemeye başladı. Doktor olsada hiçbir zaman kanları dikkat ile incelememişti. Elindeki kan ile yüzüne bir sırıtış kondu. Dışarıdan biri onu görse kendine zarar vermeyi seven bir psikopata benzetebilirdi. Ve genç kadın o an anladı ki vücudunun zarar görmesi onun hoşuna gidiyordu. Belki de o yüzden bu durumda değilmiydi? Herkes onun canını acıtmaktan zevk alıyordu. Neden kendi de bunu maddi olarak vücuduna uygulamasaydı ki? Bu fikir ona mantıklı gelmiş olacakki sol ayağı ile tökezliyerek kesici bir alet bulmaya çalıştı. Gözüne şırınga ilişince onu aldı ve oturmak için bir yer aramaya başladı. Sonunda yere oturmayı tercih etti. Şırıngayı damarına gelmeyecek şekilde ayarladıktan sonra hızla şırıngayı bacağına batırdı. Ve batırması ile çığlık atması bir oldu. Ama çığlığı uzun sürmedi. Şırıngayı çekti ve batırdığı yerden bacağına akan kanları sırıtarak izledi. Oda kapısı açılınca yüzündeki gülümseme ile kapıya bakıyordu. Tanımadığı bir adam ona kaygı ile baktı. Adam hızla gelip yanına oturdu ve masanın üzerindeki peçeteyi kadının bacağına bastırdı. Bahar ise kendinde değil gibi ona bakıyordu ve dudaklarından kendi isteği ile çıkmayan cümleler çıkardı. Sarhoş gibiydi. Dürüst ama aklı başında olsa bunları söyleyecek cesareti bulamayan bir sarhoş gibi.
"Meraba, bırak peçeteyi. Benim canım kimseye yaramıyor bari benim isteğim ile yok olsun. Başkaları gibi yavaş yavaş ruhumun yok oluşunu gerçekleştirmek ve izlemek yerine bedenim kaybolsun. Ismim Bahar. Ben başkaların baharı olmak isterken hep kış oldum." Bunları söylerken kafası adamın omzuna düşmüş onun da eli beline kaymıştı. Sırtı ise duvar ile buluşmuştu. Tanımadığı biri ile sarılıyordu. Ama sarılırken mutluydu. Belki kolarının arasında başka biri olsa daha mutlu olurdu ama böyle de halinden şikayetçi değildi. Zaten hiçbir zaman şikayet edecek imkanı bulamamıştı. Hep başkalarının isteği üzerine hayatı kuruluydu. Sanki birinin isteğini hayatı üzerine gerçekleştirmese hayatı başına yıkılacak gibi bir psikoloji yaratmıştı yaşadıkları.

Bahar'dan

Yavaşça adamdan ayrıldım ve gözlerinin içine baktım ben bakarken oda konuşuyordu. "Yoksa doktor Bahar sen misin?" Kafamı onaylarcasına salladım. "Memnun oldum ben Mert. Kalp nakli yaşayan hastanın oğluyum. Duyduğuma göre babamı siz kurtarmışsınız." Mahcubiyet ve şaşkınlık ile karışık bir gülümseme bahşettim karşımdaki adama. Kapı sesi ile ikimizde oraya doğru döndük. "Kusura bakmayın böldüm ama seni merak ettik Bahar"
Gözlerimi devirdim ve "Oğuz git başımdan şu yanımdaki adam bile beni tanımamasına rağmen sizden daha çok değer veriyor bana. Benim ameliyatıma girme ihtiyacı duymamanı anlıyorum ama bari Eylül'den önce beni ziyaret etseydin." Söylediklerim üzerine biraz yaklaşıp konuştu. "Özür dilerim Bahar" onu duymamazlıktan gelip yatağa tutunup kalktım ama başıma darbe aldığım için gözlerim karardı ve arkamdaki adamın kucağına düştüm.

-----------------------------------------------------------
22.11.2017

Yb günü cumartesi.
Fikir bulamıyorum lütfen yorum yapın.

Iyi okumalar

Sonsuzlukta Buluşalım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin