"Sevmek mi? Sevilmek mi? Hep bu sorunun cevabını düşündüm..."
Oğuz'un neden bana sarıldığını anladığımda bir hışımla onu benden uzaklaştırdım. Kızgın ve üzgündüm. Herkese karşı. Artık hayatım öyle bir durumun içerisindeydiki, olanlar karşısında sessiz kalanlara değil planı yaratana sinirliydim. Sessiz kalanlara hak veriyormuydum bilmiyorum ama suclamadığım kesindi. Oğuz'un bana beklenti dolu gözlerine kayıtsız kalamadım ve elim yanağı ile buluştu. Yüzü hızla sola savrulurken ben konuşmaya başladım. "Ya birkere bile beni dinlemediniz be. Yürüyemememi bile yalan olarak yorumladınız. Partiye gelmememi istediniz. Şimdi kalkmış benden seni affetmemi istiyorsun. Çok beklersin." Hızla cevap vermesini beklemeyip yukarı kata kendi evime girdim. Çantamı aldım ve içerisinden anahtarı alıp kapıyı kilitleyecektim ki kapı açılınca içeri giren Oğuz'a baktım. 'Noldu? Niye geldin' dercesine bakarken bana doğru yaklaştı ve beni kucağına aldı. "Napıyorsun Oğuz? Indir beni yere. Çabuk!" "Kendimi affettirebilirim. Mesela bu partiye benimle gelebilirsin. Orada herkese herşeyi açıklarım." "Gerek yok! Zaten orada çalışmıyorum artık ve kimseye de açıklama yapmak zorunda falan değilim. Indir beni Oğuz. Bak tamam komiklik bitti. Hadi yere bırak beni." Olumsuz anlamda başını sallayınca vazgeçmeyeceğini anladım ve başımı göğsünün üzerine koydum. Dış kapıyı çekip çıktığında beni arabaya kadar taşıdı. Araba kapısını açtı ve beni indirecekken ben hâlâ mayışmış bir şekilde onun kokusunu içime çekiyordum. "Çok rahatsın bakıyorum." Düşüncelerimi bozan ses ile sahibine baktım ve kaşlarımı çattım. Arabaya bindim ve sürmesini bekledim. O sırada telefondan mesaj yazarak Mert'e partiye dair birşeyler zırvaladım ve hastanenin oradan beni almasının mümkün olup olmayacağını sordum. Kabul edince derin bir nefes aldım ve yolu izlemeye başladım. Hastaneye yaklaşınca hemen rol yeteneğimi takındım ve birşey unutmuş gibi bir yüz ifadesi yerleştirdim suratıma. "Oğuz hastanede araba anahtarımı unutmuşum onu almam gerekiyor rica etsem beklermisin?" "Tamam biraz hızlı ol. Geç kalıyoruz." Kapıyı açtım ve hastaneye girdim. Bu arada gerçekten araba anahtarımı unutmuştum. Bu sırada Mert'te gelmiş olur diyerek eski odama gidip araba anahtarımı aldım. Koşarak bahçeye çıktım ve o sırada Oğuz'un arabasının pekte uzağında olmayan Mert'i ve arabasını gördüm. Koşarak arabaya doğru yaklaştım. O sırada Oğuz'da araba kapısının hafif aralamış ve dışarı çıkmış kasları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Mert'in yanaklarını öpüp selam verdikten sonra Oğuz'a baktım. Çatık olan kaşlarını sanki mümkünmüş gibi daba çok çatmış ve ellerini yumruk yapmış bir şekilde bana bakıyordu. Elimi hoşçakal anlamında sallayıp gülümsedikten sonra Mert ile birlikte arabaya bindik.
●●●●Kafeye Oğuz ile aynı anda girdik. İlk ben Ve Mert girince tüm kaşları çatık bakışlar bizi buldu. Ardından Oğuz girdi ve bu sefer tüm bakışlar açıklama yapmasını istermişçesine Oğuz'a döndü. Oğuz bizi birkaç adım ardında bırakıp sesini düzenlermişçesine birkaç kez öksürdükten sonra gözleri beni buldu. Birkaç saniye bakıştıktan sonra konuşmaya başladı. "Arkadaşlar Bahar Tunç'u buraya getirmemin sebebi bir yanlış anlaşılma. Geçen gün hastanede çıkan dedikodu kesinlikle asılsızdır. Bunu bizzat kendi kulaklarım ile duydum. Hepimiz Eylül Erdem'in kovulmasının ardında Bahar'ın olduğunu düşünürken yanılmışız. Kesinlikle doğru söylediğime emin olabilirsiniz. Bunu ben gördüm ve duydum. Hepimiz bir özür borçluyuz. Ve ben bu borcu hepinizin karşında ödemek istiyorum.
Bahar özür dilerim. Beni affet." Konuşmasının ardından tüm kafede fısıldaşmalar başlarken ben ise tüm samimiyetim ile ona gülümsüyordum.
●●●●
Oğuz'danKafede boş bir masaya kurulduktan sonra sohbete dalma isteği uyanıyordu bende. Ne konusacağımı da bilmiyordum gerçi. Ama her sohbete dalma girişimimde birkaç çift gelip Bahar'dan özür diliyordu. Bahar ise tüm zerafeti ve samimiyeti ile onlara cevap veriyordu. Kafede bizim grup ve tabii olmazsa olmazımız Mert kaldıktan sonra rahat bir nefes aldım ve Bahar'ın her hareketini beynime kazımak istermişçesine takip ettim. Eli su bardağına uzanıp kaldıracağı sırada acı ile inledi ve eline baktı. Sanırım akşam yanıma gelmesine sebep olan yaraydı bu. Kaşlarımı çatıp elini dikkatle izledim. Tam kapanmamış yarası şimdi daha da açılmıştı. Elimi elinin üzerine getirdiğimde beklenti dolu gözleri ile gözlerime baktı. O sırada gözlerim şeker pembesi dudaklarına kaydı. Sertçe yutkunurken asıl odaklanmam gereken yere zorda olsa odaklanmayı başardım. Eline dokunduğum yerler alev alırken sanki heyecandan titriyor gibi hissediyordum. Şimdilik idare edecek bir bez parçasını eline sardım ve lavaboya gitmek için kafe halkından izin istedim. Lavaboda işlerimi hallettikten sonra arabaya gidip Alp'e aldığım hediyemi ve Bahar adına aldığım hediyeyi çıkarttım ve kafeye girdim. Alp'e doğum günü dileklerini iletip sarıldıktan sonra hediyemi uzattım. Bahar o sırada anlamış olacakki ayağa kalkıp üzülüp büzülürcesine ağzında birşeyler geveledi. Bende daha fazla dayanamadım ve Bahar adına Alp'e aldığım hediyeyi Alp'e uzattım. Ve Bahar'a döndüm. "Bahar aldığın hediyeyi arabamda unutmuşsun. Bende getireyim dedim." Dedim. Bahar mahcupça gülümserken tekrar aklıma sarılırken ki saçlarının güzel kokusu geldi aklıma. Gece geç saatlere doğru gelirken bizim grupta dağılmaya başladı. Bizde kalkmak isterken Bahar'ın telefonuna bir mesaj geldi. Sessizce okuduktan sonra bana döndü ve "Mert kafenin arkasında beni bekliyormuş bir gidip geleyim. Zaten bugün varlığını bile hissetmedim. Hiç konuşmadı. Onun için endişeleniyorum." Sinirle kafam ile onayladım ve Bahar'ın ardından bende sessizce onu takip etmeye başladım. Sessiz bir yerde Mert ve Bahar duruyordu. Bahar bir şeyler konuşuyordu ama Mert cevap vermiyordu. Ardından Mert hızla Bahar'ın dudaklarına yapıştı. Bir hışımla yerimden kalktım ama yanlarına girmedim. Bahar'ın tepkisini merak ediyordum. Bahar Mert'in göğsünden itmeye çalışıyordu ama sanırım eli acıdığı için başaramıyordu. Mert'in yanına gidip Bahar'dan uzaklaştırıp üst üste yumruklar savurmaya başladım. Bahar beni ayırmaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Mert'de bana karşılık vermek istercesine birkaç yumruk yüzüme geçirdi ama öyle bir pozisyondaydıkki pek zarar veremeyecekti. Bahar'ın ağladığını görünce Mert'ten ayrıldım ve Bahar'ın bileğini tutup arabaya bindirdim. Bende arabaya geçtim ve gaza bastım. Torpidodan mendil çıkartıp Bahar'a uzattım. "Teşekkür ederim." "Önemli değil." Yol boyunca konuşmadık ve eve varınca onu kendi evine değilde kendi evime çıkardım. Acil yardım malzemelerinden çıkardığım eşyalar ile Bahar'ın yarasına müdahale ettim. Isı bitince ayrıldım ve koltuğa yayıldım. Elinde pamuk ve tentürdiyot ile gelen Bahar'ı görünce tek kaşımı soru sormak istercesine kaldırdım. Ama kaldırdığım anda canım yanınca sessiz bir küfür mırıldandım. Yarama pansuman yaparken bir yandanda konuşuyordu. "Bugünü hayatım boyunca unutmayacağım. Çok teşekkür ederim. Hem gerçekleri açıkladığın için hemde Mert- yani neden böyle birşey yaptı anlamıyorum. Iyiki yetiştin. Çok teşekkür ederim." Konuşmasını bitirdikten sonra hızla kollarını boynuma doladı. Elimi beline koyup kokusunu içime çekmek istercesine biraz daha bastırdım ve kulağına doğru mırıldandım. "Beni etkiliyorsun..."
●●●●
02.12.2017
Ben geldim. Yeni bölüm ile. Hastaydım ve bunu 1 saat içerisinde ancak yazdım. Iyi okumalar. Yeni bölüm haftaya pazar. Artık Bahar mutlu olmayı hak ediyor. Ogbah yakında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzlukta Buluşalım
Teen FictionÖlüm saati 23:12 Ve işte o an dünyam başıma yıkılmıştı. Gözüm buğulu bir şekilde odama çıktım. Hiç o an yanından ayrılmamışım gibi o sözleri hiç söylememişim gibi onu benim öldürmeyişim gerçeğini bilmiyormuşum gibi onunla sonsuzlukta buluşacaktım. V...