Bu küçük aksiyona bir son

275 26 10
                                    

Bu üst üste olan olaylardan sonra sonunda ağlayabilmiştim. Ama bu seferde kontrol edemiyordum. Durmadan süzülüyorlardı. Bir anda Ayato:
- Oiii!! Noldu?? Karnın mı acıyor?
dedi. İkiside ağladığımı görünce hemen yanıma toplandılar. Oysaki ben çok utanıyordum bu durumdan. Daha bir günden hoşlandığım çocuğun yanında ağlıyordum ve Misaki'nin de benim bu kadar korkak olduğumu görmesini istemiyordum.

Misaki yorganı kıvırıp kesilen karnıma baktı ve:
-Kanaman yok, hatta kesiğin tamamen iyleşmiş görünüyor fakat neden ağlıyorsun? Ağlama! dedi.
Ama ben durmadan ağlıyordum. Biliyorum. Bir çocuk gibi davranıyordum. Bunun üzerine:
- Beni yalnız bırakırmısınız? dedim.
Misaki'de:
- Tamam ama üzülme iyileşeceksin ve birazdan yine seni kontrole geleceğim. dedi.

Ancak kesik umrumda değildi. Benim umrumda olan Ayatoydu. Beni kurtardığı o gündü benim derdim. Herşey bir günde olsa bile ben ondan hoşlanmaya başlamıştım ama artık buradan çıkmam gerekiyordu. Bu odadan sıkılmıştım. Herkes beni görmeden uzaklaşmam gerekiyordu.

Bacaklarımı zar zor yere indirdim ve yavaş yavaş yürümeye çalıştım. İlk başta kesiğim sızladı falan ama sonrada yeniden eski Lawlietliğime dönmüştüm. Kesiğime baktım. Acaba ilk kesildiğinde nasıl görünüyordu. Şimdi normal bir vücut seklini almıştı.

Acaba aogiri büyük bir yermiydi. Ben sadece yer altında kurulduğunu biliyorum ve tabiiki aogiri gizli bir örgüt olduğu için içini hiç ama hiç görmemiştim. Misaki kocaman bir yer olduğunu söylüyordu ama tahmin edemiyordum aslında tahmin etmiyordumda denebilirdi. Aogiriye katılmanın aklımın ucundan bile geçirmemiştim hayatımda.

Odadan çıktığım an bir çıkış yolu bulmam lazımdı. Kapıyı açtım. Ve:
- ohooohohohooooohaohaoaoo!!

Bu, bu... muhtaşem bir şey, dedim içimden. Gözlerimi açıp kapatıyordum. Gerçek olamazdı. Burası nerdeyse beş okul genişliğinde bir yermiş. Neyse hemen kafamı toparladım ve tam hızlıca koşayım derken...

- Hooop! Dur bakalım! Nereye gidiyordun sorabilirmiyim acaba?dedi.
Bu Ayatoydu. İşte yine başlıyorduk.

- Misaki'nin biraz işi çıktı ve seni bana emanet etti. O yüzden o gelene kadar o poponu koltuktan kaldırmak yok. Hemen otur. dedi Ayato.
Bende mal bir şekilde:
- Bebekmiyim ben bee! Beni korumanıza ihtiyacım yok ve sen kim oluyosunda bana emir verebiliyorsun? Heee!! dedim.
O da:
-Oii!! Atarlandık bakıyorum. Daha kaç dakika önce ağlıyordun bebek gibi şimdide ben bebekmiyim diye kendin diyorsun. Eee tamam bebeksin işte, dedi ve cavabı yapıştırdı. Yanaklarım kızarmıştı. Bana laf sokmuştu yaa!

5 dakika sessiz kaldık.
Dışarıya çıkmam gerekiyordu. Yine uzaklara gidip kaybolmak istiyordum her zaman ki gibi.
Hemen bir saniye içerisinde etrafıma baktım. O duvara yaslanmış pencereye bakarken kapıdan hızlıca koşarak çıktım. Ani bir karar olmuştu bu. Hemen ilk gördüğüm yerlerden geçerek merdivenleri buldum.

Bunu neden yaptığımı hiç bilmiyordum. Otursaydım ne olacaktı ki. Hep bir yaramazlık yapıyordum bu aralar. Galiba o da bu durumlardan hiç hoşalanmıyordu.

Ne kadar hızlı koşabiliyorsam o kadar zorladım kendimi. 3 kat yukarı çıktım. Onunda ayak seslerini duyabiliyordum ama kendimi denemiştim. En tepeye ulaştım ve küçük şifreli odalardan geçerek dışarıya ulaştım. Galiba kurtulmuştum ve burayı hatırlamıştım. İşlek bir meydandı ve hemen ilk gördüğüm kafeye girdim.

Benden hızlı olacağını düşünmüştüm. Ama ben kazanmıştım. Koca aogiriden kurtulmuştum. Artık uzaklaşacaktım ve yine tek başıma hayatıma devam edecektim. Sadece küçük bir aksiyoncuk olmuştu. Garsonu çağırdım ve sıcacık bir kahve sipariş ettim kendime. Görende hiç bir şey olmamış gibi rahat diyecekti bana ama gerçekten de rahatlamıştım.

Elime önümdeki gazeteyi aldım. Yine CCG den bahsediyorlardı. Tam gazeteyi çeviriyim derken.
- Oiii! Yordun beni yav! Bir kahve bana da  söyle bari, bende soluklanayım azıcık,
dedi bir ses.

Lütfen yorum yazın!!
Düşüncelerinizi bilmek isterim

Bir Ayato Hikayesi {Ayato Kirishima}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin