Ne sınavıydı şimdi??

177 18 2
                                    

Kendimi bir saat içinde maskecide bulmuştum bile. Hitori bu fırsatı bırakırmıydı hiç. Çabucak maskeyi yaptırıp bir an önce aogiriye katılamımı istiyordu. Nedense herkes orayı çok abartıyordu. Bu kadar heycanlanacak ne vardı? Heycan verici olan neydi? İnsan öldürmek onlar için bu kadar mı heycanlıydı?

Ama bunları düşünecek vaktim yoktu maalesef. Yanımda sabırsızca bekleyen birisi olduğu için aceleyle şu işi bitirmek istiyordu.

En çok tanılan maske tasarımcısına getirmişti beni. Uta' yı tanıyordum. Güzel maskeler tasarlıyor ama ben tabikide seçemiyordum. İstediğim o maskeyi bir türlü bulamıyordum. Bu yüzden de bir maske sahibi değildim. Bana en çok uyan ve beni tam tamıyla tanımlayan bir maske arıyordum ve Uta' ya inanıyordum. Güzel maskeler tasarlıyordu.

Ölçüleri almaya başladı ve garip garip sorular sormaya başladı:
- İlk olarak maskenin ağzı olmasına ihtiyaç duyarmısın? diye sordu. Bende:
- Her ihtimale karşı evet, dedim.
Hem elindeki kağıda not alıyor hem soruyor hemde ölçüler alıyordu. Bunu üzerine devam ederek:
- Hayvanları severmisin? Seversen ne türlerden hoşlanırsın? dedi. Ben de:
- Yok! dedim. Aslında vardı ama o hayvanın bir maskeye dönmesi hiç hoş olmazdı.

O hayvan: sıçan
Evet sıçanları çok seviyorum!

Ardından başka bir soruya geçerek:
- Aşık olduğun birisi varmı ve varsa bana onu tanıtırmısın? dedi. Benim hemen bu soruyu duyar duymaz Ayato aklıma gelmişti tabii. Çocuk kafama girmişti ve kesin bir daha hiç çıkmayacaktı. Belli ki aşk kelimesi bana hep onu hatırlatıyordu.

Kızarmıştım ve düşünüyordum. Tanıtsam kesin anlardı ama zaten bunun maskeyle ne alakası vardı ki?
Bunu sordum ona:
- Gerçekten bunun maskeyle ne alakası var? dedim. O da kahkayla:
- Maske ustası anlar bu işten ve sanada sadece cevap vermek düşer, dedi.

Kesinlikle laf sokmuştu ama ona cevap vermek zorundamıydım ve bu yüzden:
- O zaman, yok! dedim. O da küçük bir sırıtışla:
- Bak böyle dediysen kesinlikle var, dedi ve biraz duraksadıktan sonra yine devam etti:
- Sadece burada maske tasarlayacağım yani bu cevaplara ihtiyacım var, dedi.
Bende, peki diyerek anlatmaya başladım:
- Iııı, mor gözleri var ve... dedim. O da:
- Devam et! Bu bana yetmez, dedi. Bende yanaklarım kızarmış ve tiklerim ortaya çıkmış halde söylenerek:
- Mavi dalgalı saçları var ve uzun da denebilir, dedim. Galiba hemen anlamıştı ki küçük bir sırıtışta bulundu:
- Tıhh! Bu bizim Ayato galiba ama tamam neyse bana ne ki, dedi ve orda kızarmaktan yanacaktım. Çok utanmıştım. Tiklerimi durduramıyordum.

Kısacası böyle bir yığın sorulardan sonra iş tamamlanmıştı ve bir kaç gün sonra hazır olacağını söyledi.

Acaba gerçekten bana uyan bir maske yapabilecekmiydi? Bir kaç gün sonra cevabımı alabilecektim. Yani bir kaç güne hazır olacaktı.

Hitori dükyândan çıktığımız anda elimden tutup çekiştirmeye başladı.
- Şimdi en önemlisine geçtik. Aogiriye katılmak için üyelik sınavını geçmen gerekiyor. Daha çok işimiz vaar!! dedi ve direk beni aogiriye götürdü. Ne sınavıydı şimdi??? Aogiriye katılmak için bir sınavdan mı geçmemiz gerekiyordu?? Hayatta aklıma gelmezdi ama doğru, belirli ve güçlü kişileri topladıklarına göre bir sınav vardı ortada.

Telaşlanmıştım. Alnımdan terler dökülmeye başladı. Koşarken bacaklarımda bile terlerin aktığını hissedebiliyordum. Zor olacağı kesindi. Bir aogiri üyesi??? Düşün... düşün...olamaz. Ayato ile olmazdı.

Ne diyordum ben aogiride bir sürü üye var. O mu sınavı yapacaktı bana. Saçmalık! Onun olması için çok büyük bir tesadüf gerekiyordu.

Vardığımızda Hitori:
- Tabi sen burayı ilk defa görüyorsun. Bu yüzden sen gezerken ben işleri halledip seni bir sınava göndereceğim. Yani sen kafana göre takıl. Ben seni bulurum ve sakın heyecanlanma, dedi.
Aslında hiç bir seyi bilmiyordu. Burayı biliyordum ama bunu ona şu an anlatamazdım. Susup geçtim. Ona bir sürü şey anlatmam gerekiyordu. O da var offf!

Yine şifreli odalardan geçtik ve o başka tarafa doğru gitti. Bende ilk önce bakındım. Bir sürü kişi vardı. Herkesin işi vardı. Büsbüyük bir yerdi. Nereye gideceğimi bilemedim ama aklıma bir şey takılmıştı. Beni Hitori kaybolsam nasıl bulacaktı. Dediğine göre galiba bir sistemleri vardı.

Yavaş yavaş odalara baktım. Muhtemelen herkese özel bir oda vardı ve herkesin ismi odaların başında yazıyordu. Sonunda Ayato'nun odasının önüne gitmeye karar verdim. Önceki gelişimden odanın nerede olduğunu düşündüm ve sonunda tanıdık gelmeye başladı.

Bir an, önceki günler aklıma geldi. En son buradan ondan kaçarken geçmiştim. Acaba buraya katıldığımda nasıl bir tepki verecekti.

Ayato'nun odası karşımda duruyordu ve öbürlerinden kat kat büyüktü odası. Ben ne için gelmiştim buraya. Kapıyı tıklatacak halim yoktu herhalde. Oraya doğru yürümeye başladım. Tam kapının önüne geldiğimde kapı açıldı ve içeriden Hitori çıktı. Arkasından Ayato çıktı ve beni görerek:
- Oii!! Kolay olamayacak!! dedi.

Bir Ayato Hikayesi {Ayato Kirishima}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin