Benim bir maskem bile yoktu!!

161 22 1
                                    

Uzun bir süre konuştuk. Bunca yıl ne yaptıklarımızı anlattık birbirimize. Bana uzun bir süre aogiride kaldığını söyledi ama beni bulmadan 1 yıl önce ayrılmıştı ve bunun nedeni de bendim. Beni aramak için ayrılmıştı ve bu yüzden onu aogiride görmemiş olabilirdim.

Ona Ayato'yu tanıp tanımadığını soracaktım ama ardından bir sürü soru soracaktı bana ve ben bunu şimdi kaldıramazdım çünkü çok yorgundum. Dinlenmem gerekiyordu. Ona Ayato'yu sonra anlatabilirdim. Zaten görünüşte hiç bir şey yoktu. Bu yüzden bu olay biraz bekliyebilirdi.

Bir sessizlik oluştu. İkimizde konuşmaktan yorulmuş gibi duruyorduk. Ben biraz acıkmıştım. Kalkıp biraz et getirdim. O da acıkmıştı anlaşılan. Yedikten sonra Hitori konuşmaya devam etti:
- Iıı, sana bir şey danışmam gerekiyor, dedi. Bende ağzımda et parçasıyla:
- Tabeiki! dedim. O da devam ederek:
- Beeen, seni bulduktan sonra aogiriye dönecektim. Yani bu benim kararımdı ama onlara bir şey söylemedim, dedi. Ben de tam et parçasını yutacaktım ki, Hitori'nin dediklerinden sonra boğazıma kaçtı. Hitori hemen sırtıma vurmaya başladı ama ben de o anda dediklerini aklımdan geçiriyordum.

Neden bu bana garip gelmişti. Umrumda bile olmazdı. Aogiri deyince hep aklıma Ayato geliyordu artık. O yüzden bir anda garip gelmişti herhalde.

Bir cevap bekliyor olmalıydı. Bende hiç bir şey olmamış gibi yemeye devam ederek:
- Sovrun olmasz! dedim. O da:
- Ama istemiyorsan gerçekten katılmayabilirim. Az önce saşırdın gibi geldi çünkü, dedi. Ben de:
- Hayır sadece boğazıma kaçtı. Gerçekten sorun olmaz, dedim. O da:
- O zaman güzel ama bir sorum olacak, dedi. Ben de ağzımda ki son lokmayla başımı salladım ve devam ederek:
- Peki, ııı! Sen de aogiriye katılmaya ne dersin? dedi, bir şirinlikle ve benim bu sefer bunu duyar duymaz yemek bir daha boğazıma kaçtı. Birisini dinlerken yemek yememek gerekiyormuş demek ki ,dedim içimden. Hitori arkamdan vurarak, üzgün bir şekilde:
- İyimisin Lawliet?? İstemiyorsun demi?? dedi. Hiç bir şey düşünecek durumda değildim. Öleceğim zannettim. Aslında o zaman ölmediysem bana hiç bir şey olmazdı ama o konuyu şimdi açmak istemiyordum.

Bir kaç dakika sonra kendime gelerek, Hitori'nin o anda bana ne dediğini aklımdan geçiriyordum. Genellikle bu soru bana sorulunca umursamayıp" hayır" derdim. Hem de Misaki'ye bana bu soruyu bir daha sormamasını bağırarak söylerdim. Oysaki şimdi şaşırmıştım ve cevap vermemiştim. Çok değiştiğimi hissettim.

Hep bu olaylar Ayato' nun yüzündendi. İlk defa bir kişiye bu kadar tutulduğumu hissediyordum. Bu olaya da bu kadar düşünmeme sebep oluyordu. İçimden sanki katılmak vardı ama bir şekilde bunu kabul edemezdim. Neden kabul edemezdim, onu da bilmiyordum.

Güzel yanı, hayatıma bir aksiyon katabilirdi ama zaten ben yeterince aksiyon yaşamıştım. Kötü yanı ise, boş boş insanları öldürmeme gerek yoktu.

Düşüncelerimi bir yana bırakıp Hitori' ye baktım. Yan tarafa bakıyordu. O da benim gibi düşüncelere dalmıştı herhalde. Hitori'nin kolunu dürtükledim ve kafasında soru işaretleriyle bana baktı. Ben de bu uzun düşüncelerimden sonra içimden en çok gelen kararımı söyledim:
- Hitori... ben... ben aogiriye katılacağım, dedim.

Hani senin ağzından çıkanları kulakların duyuyormu, derler ya! İşte benim o anda gerçekten ağzımdan çıkanları kulaklarım duymuyordu. Gerçekten kararımın bu olduğuna inanmıyordum. Misaki'den kesinlikle bir sürü laf işitecektim ama mutlu olacaktı kesin.

Bence eğlenceli olabilirdi. Bir an heyecanlandım. Hayatımda hiç bir zaman Misaki'den başka arkadaşım olmamıştı. Bir sürü kişi tanıyacaktım.
En önemlisi Ayatoyla aramızda hiç bir zaman bir şey olmayacaktı, olamazdı. Misaki onu benden fazla hak ediyordu.

Yine düşüncelere dalmıştım ve daha hiç bir şey olmamışken bunları düşünüyordum. Aramızda ne olacaktı ki. Çok abartamaya başlamıştım bu olayı. Daha çok işimiz vardı. Benim bir maskem bile yoktu! Başka bir maceraya atlıyordum.

Bir Ayato Hikayesi {Ayato Kirishima}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin