Ankara ayazının şehrin her yanını sardığı bir günde
Abidinpaşa Lisesi 12/A sınıfında Tarih öğretmeni Fatih AKSOY keyifli ve sımsıcak bir ders işliyordu."Arkadaşlar ,bugünlük bu kadar ders yeter. Zil çalana kadar biraz sohbet edelim mi ?"
Sınıf dersin bitişine her öğrenci gibi sevinse de sohbete pek sevinmemişti. Çünkü dersten çıkarak eve doğru yola koyulmak, ya da dışarýda ki hayatı yaşamak varken bu sohbette neyin nesi der gibi bir uğultu ve homurdanma başlamıştı.
Fatih öğretmen, elleriyle susun der gibi bir işaret yaptı.
Sınıf bir an da sessizliğe gömüldü..."Arkadaşlar biliyorum, hayatı kaçırdığınızı düşünüyorsunuz.
Belki de çok sıkılıyorsunuz.
Fakat ben size öğretmen öğrenci resmiyetiyle değil abi kardeş ya da arkadaþ seviyesinde bir sohbetten bahsediyorum.İnsanın tarihini bilmesi kadar önemli olan bir şey varsa, o da kalbinin tarihini bilmesidir.
Bu yüzden bu sohbet kalplerimiz ile ilgili olacak ve inanýyorum ki bu sohbet hepimize iyi gelecek''Arka sıralarda tarih dışında pek bir dersle ilgisi olmayan Ömer; her şekli alabilen saçlarıný geriye doğru elleriyle sivazlayarak Fatih öğretmene cevap verdi.
"Hocam bizim Şişmanın kalbi biraz yaðlıdır ,Ortalığı batırmasın? "
Sınıfın sessizliğini bozan bu espiri hem Ömer'i hemde ortalığı kahkahalara boğdu.
Şişman yani Enes ,Ömer'in en yakın arkadaşlarından biriydi ve sürekli beraberlerdi.Çok kilolu olmasa da sınıfın en iri kýyým çocuğuydu ve Ömer'in taktığı şişman lakabı üstüne yapışmıştı.
Dostluklarına kilo espirileri yer yer damga vuruyordu.Bu da öyle bir andı.
Ancak zekası gayet feat olan Enes ayağa kalkarak gülünce gözleri kısılan ve çenesinde gamzesi çıkan Ömer'e cevap verdi."Seni yememi istemiyorsan sus Ömer!"
Sınıf iyice kahkalarin arasında kayboldu. Fatih öğretmen bu gençlerin arasındaki bağın içtenliðine inanarak,sınıftaki kahkalarin dinmesinden hemen sonra yüzüne yayýlan tebessümle Ömer ve Enes'i tahtaya çağırdı.Bir yandan dýþarýyý izleyen Ömer bu ani hamle karþýsýnda bir an dondu.Sonra geriye doðru yaslanmýþ olan bedenini toparlayýp kravatýný düzelterek usulca ayaða kalktý.Dik ve karizma bir şekilde yürüyerek tahtaya doðru ilerlemeye baþladý.Onun bu yürüyüþü birçok kýzýn içinde fýrtýnalar koparýyordu. Bu yüzden herkes ona Podyum Ömer diye seslenirken hayran hayran da izliyordu.Üç sýra halinde dizilmiþ duvar cam orta kenarý diye tabir edilen sýnýfýn duvar kenarýndan da salýnarak ve yeri sallayarak Enes geliyordu.Sempatikliði ön planda tutan
Enes zaten yürürken yeri sallayabilirim havalarında paytak adımlar atarak tahtaya doğru yürüyordu. Ayný anda tahtanın önüne geldiler ve gelir gelmez birbirlerine sımsıkı sarıldılar.Fatih öðretmen masanýn üzerine hafif yanlamasýna oturmuþ bu iki dostun samimiyetine içten mutlulukla bakýyordu.
Sınıfýn geriye kalaný da bu dostluðu mutlulukla takip ediyordu.
Çünkü dostluk her zaman mutluluk verir ve takdir edilirdi.Fatih öğretmen birbirine baðladýðý ellerini bacaklarýnýn üzerine koyarak sınıfa döndü.Sonra sol elinin iþaret parmaðýyla Enes ve Ömer'i göstererek konuþmaya baþladý.
"Bakın arkadaşlar ömrümüz boyunca bir çok şey yaşar birçok yoldan geçer ve birçok insan tanırız.Birçoğumuz aşırı aşık olur, aşırı yara alır ya da aşırı derece de kendini yalnız bırakır.
Samimiyeti önce kaybederiz sonra yıllarca ararız.
Bu yüzden sizlerden ricam kalbinizin tarihini, samimiyetini ve pusulasini kaybetmeyin.
Bu iki arkadaþýnýzýn arasındaki bað samimiyetinden hiçbir şey kaybetmeden devam ediyor.
Ben bu denli dostluğa sahip olan arkadaşlarınıza bir soru soracağım. diyerek kafasýný usulca tahtaya doðru çevirip"Ömer, Aşk senin için nedir?" dedi.
Ömer bir süre öylece bekledi.Tebessümünü can sýkýcý olmayacak bir ciddiyete dökerek cevap verdi . "Aşka pek inanmam hocam, duygularımla hareket ederim. O an ne hissedersem benim için deðerli odur."
Bu esneda ön sırada oturan ve üç yıldır deliler gibi Ömer'e aşık olan Zeynep, hayranlık ve biraz hüzünle Ömer'i dinliyordu.
Birçok kez Ömer'e açılmak istese de Ömer'in kendine has duruşu ve çevresinde popüler olması onu geri itiyordu.
Çünkü Zeynep hep içine kapanık bir kızdı ve sanki dersten başka bir şey düşünmüyor izlenimi veriyordu.
Oysa içinde ne fırtınalar kopuyor ve ne aşk pınarları akıyordu.
Ömer'in bu cevabı onu biraz daha üzerek iyice içine kapanmasýna sebep olmuþtu.Fatih öğretmen Ömer'den böyle bir cevap beklemediði için şaşkınlığını gizleyerek aynı soruyu Enes'e sordu.
"Enes; Aşk senin için nedir?"
Enes tam cevap vermek üzereydi ki Ömer aniden gözlerini kısan gülüşüyle cevap verdi.
"Yemek hocam yemek, belli olmuyor mu? :)"
Sınıfta yeniden bir kahkaha tufanı koptu. Zeynep'te Ömer'in gülünce kısılan gözlerine ve gamzesine bakarak hüznünü mezara gömdü.
Çünkü "Kiminin gülüşü kimine cennet gelir."gelmiþti de..Kahkalarin ardından Enes, Ömer'e bakarak "Bi sus da azıcık da biz konuşalým" dedi.
Ömer dudaklarını bir birinin arasına alarak elleriyle ağzına fermuar çekiyormuş işareti yapıp, Enes'i tatmin eden bir hal aldı.Gülmemek için kendini kasıyor ve Enes'in neler diyeceğini bekliyordu.Doðaçlama saða sola bakýþlar atýyor ara ara Zeyneple de göz göze geliyordu.Bu Zeynep'i uçursa da Ömer için sýradan bir bakýþtý.
Enes derin bir nefes alıp cevap verdi"Aşk ay ışığıdır hocam.
Onun seni sevdiğini bilmeden onu sevmektir. Bazen seni farketsin diye en çok hamburgeri yiyerek herkese kendini güldürmektir.
Aşk karşılık beklememektir hocam, Aşk bembeyaz sevmektir..."Fatih öğretmen Ömer'den beklediği cevabı Enes'ten duyunca biraz mutlu oldu.
Çünkü beklediği cevap buna benzer bir şeydi ve bir kişi de olsa bu cevap gelmişti.
Fatih öğretmen "Teşekkür ederim arkadaşlar" dediği esneda zil çaldı.O duygusal anın ardından gelen bu zil sesi 12/A sınıfının üzerinden şaşkınlığı atmaya yetti.
Ama sýnýf şişmanın nasıl böyle konuştuğunu anlayamamıştı.
Herkes sınıftan çıkarken Enes'e kesinlikle dönüp bakıyordu.
Ancak Enes'i yalnızca birisi ilgilendiriyordu.Tam gözleri onu ararken Ömer arkadan omuz attı.
"Lan çakal hangi şairden çaldın bu sözleri. Seni bilmesem etkilenecektim.Çaya çýkacaktým neredeyse seninle.
Ne yapıyorsun oğlum, hamburger yerine kitap falan mı yiyorsun?"Peşine de bastı kahkahayı.
Enes hoşnut olmasa da gülerek geçiştirdi.
"Sus olum ya ben seninle merdivenleri zor çýkýyorum çaya hiç çýkmam hadi gidelim "
diyerek çantalarını da alıp okuldan çıktılar.***
Yol boyunca uzun uzun konuştular.
Birbirlerinin duygusal alanlarda tanımadıklarını anlamaya başlamışlardı.
Çünkü onların dostluğu kalplerinde ki Aşkı hiç merak etmemişti.
Ömer bir an durdu
"La Enes harbiden sen o lafları kime söyledin?"
Enes beklemediği bu soru karşısında ilk kez dürüst olmadan cevap verdi."Hocanın gözüne girelim diye aklıma ne gelirse söyledim"
Ömer tebessüm ederek
"İnandırıcı değilsin yoldaş ama uzatmayacağım öyle olsun bakalım" dedi.Sessiz ve derinden yürüyerek bir süre daha devam ettiler.
Karşılıklı sokaklarda oturan bu iki dost sokak başına gelip yarın görüşürüz diyerek daha güzel yarının hayalleriyle birbirlerine veda ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK BEYAZ
Roman d'amourAşkın,dostluğun,sevginin ve hayatın kıymetini bilmeyenlerin imtihanı ağır oluyor. İşte bu hikaye tam da bunu anlatıyor. "İyi çocukların,özüne kötülük bulaşırsa neler yapabileceklerini okumaya ne dersin? ** .