7.Bölüm

41 2 0
                                    

Missandei, Dükün gerçekten istediği kelleleri aldığını böylece anlamış oluyordu. Ancak hala emin değildi, belki de Dük sadece hayal dünyasını aktarıyordu. Kardeşinin yüzündeki merakı görünce öbür sayfayı okumaya başladı.

//-/-/-

Çok yoğun olduğum için yazamadım. Üç hafta geçti, Josef'im hala yok. Hemen kullarıma emir vererek onu bana getirmelerini istedim. Ancak Josef'im gelmedi. Şatomu terk etmeyi hiç istemezdim. O yüzden beklemekten başka çarem yoktu. Dışarıda halkım ve bana hayran olan liberal gazeteciler vardı. Sanırım en sonunda serbest basını kabul ettirmeyi başarmışlar. Gündeme gelmemem gerekiyormuş sanırım. Bunun nedeni de benim çok ama çok değerli olmam. Bay Morris yine mahkeme duvarı gibi suratıyla karşıma oturup öylece gözümün içine bakıyordu. Ona bin kere söylemiştim, kendisine sigara alması gerektiğini. Bu şekilde benimkilerden içmemeli. Ben bir Düküm. Hem ona yeterince para veriyorum, isterse sigaralardan bir ev bile yaptırabilir. Ona en son aldığım kolyede ismi yazıyor ve bu kolye gerçekten en değerli mücevherlerden yapıldı. Bay Morris'in bunu hak ettiğini düşünüyorum. Geçen gece kabus görüp bağırdığımda en başta o gelmişti. Onun ödüllendirilmesi gerekiyordu. İnsanlara hak ettiklerini verdiğimi düşünürüm hep.

Bayan Abagnale, "Dükümüzün düşesi nerede?" dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Fani bir kriz geçirdiğimi düşündüm. Olmamalıydı ama olmuştu. Hemen aynamı çıkarıp kendime baktım. Tanrıya şükürler olsun ki hala çok yakışıklıydım. Bayan Abagnale'in beni izlediğini görünce aynamı kapatıp geri cebime koydum. Ona soru işaretleri gönderdiğim mükemmel etkileyici bakışımı yaptım. Ancak Bayan Abagnale hala ses etmeyince, aynamı çıkarıp bakışımı kontrol ettim. İnanılmaz etkileyici ve istediğim şeyi anlattığına emindim. Bayan Abagnale'de mi deliydi? Bu konu üzerinde sonra düşünmeye karar vererek şarap mahzenine doğru yola koyuldum. Lanet olası Bay Headıl ortalıkta yoktu çünkü. Yüzlerce kez söylememe rağmen yeni bir hizmetçi gelmemişti. Bunun nedeni fazla korumacı olmaları mıydı? Yoksa onları kovacağımı düşünmeleri mi? Bunu da sonra düşünmeye karar verdim ve üzerinde Colins yazan inanılmaz şaraplarımdan üç şişe alarak yerime geri geldim. Sonunda Bay Tom gelmişti.

"Neredeydiniz, soylu olmayan bayım?"

Bay Tom, seni soysuz! Neyse ki dilime hakim olarak içimden geçenleri daha kibar bir yolla dile getirdim.

"Efendim, size bir şey söylemem gerekiyor."

"O zaman söyle soylu olmayan adam!"

"Bayan Josef'in karnı olmaması gerektiği boyutlarda."

"Bu ne demek ?"

Hiçbir şey anlamıyordum. Josef'in neyi vardı? Hasta mıydı?

"Efendim çocuk, sizin çocuğunuz olmayabilir."

Bay Tom büyük ihtimalle yine kenevir kullanmıştı. Çünkü Josef'in karnındaki bebeği oraya bizzat ben yerleştirdim. Ancak bu soylu olmayan adam, aşktan ne anlardı ki?

"Kelleni almayacağım. Senin gibi soylu olmayan bir hizmetkarın aşktan anlamayacağını zaten biliyorum Bay Tom." Dedim ona. Ona karşı gösterdiğim son toleranstı bu.

"Efendim, ben sadece sizi düşünüyorum."

Tanrım, yine beynimden vurulmuşa döndüm. Bunların hepsi kesinlikle Liberallerin işiydi. Bizi böyle ancak o ahmaklar etkilemiş olabilirdi. Yaptıkları reformları sosyalistler bile yapmamıştı. Üstelik benim meclisimde her zaman muhafazakarlar fazla olmalı! Tutucu aptalları ise bende sevmezdim. Neyse ki çok zeki olduğum için aklıma gelen düşünceleri durdurmayı başardım. Asıl konuya dönmem için birazcık beklemiş olabilirim. Çünkü başka birinin beni düşünmesi imkansızdı. Ben en müthişim. Ne cüretle beni düşünebilirsiniz ki?

"Bay Tom, çizgiyi aştığınızı üzülerek belirtirim. Beni düşünmek, size mi kaldı? Bay Morris! Bana Mortem'i getirin. Bu aşağılık aşktan anlamaz, yobaz geri kafalı adamı hemen zindana atın. Sabah çayından sonra şatonun en tepesinde kellesini görmek istiyorum!"

Ağzımdan çıkanları düşünmeden şarabımı açtım ve uzun bir dikiş yaptım. Bay Tom'un yüzünün kızardığını görünce ona üzülerek, "Yo! Durun bu aşktan anlamayan, cehalet dolu bakışlarıyla beni taciz eden adamı bağışlıyorum."

Bay Tom hala bana sert bakıyordu. Bu cüreti nereden alıyor bu insanlar? Karşılarında Colins Dük'ü var. Lanet olsun, tanrım nerelerdesin?

Deli Dük Ve Servet Avcıları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin