İyi bir gelecek için yapılmış bir plan, tamı tamına uyulduğunda güzel sonuçlar verir. Mi? Bir yerden bir yere giderken kaç km yol gideceğini bilirsin. Ve kaç saatte gideceğini de hesaplamış olursun. Orada kaçta olacağın bellidir mesela. Bellidir de; ya yolda karşılaştıkların? Belki bir kaza geçireceksin ve yolu tamamlayamayacaksın. O kadar kötümser olmayalım da; diyelim ki, yol kenarında satılan meyvelerden almak isteyeceksin orada oyalanırken planladığın saati tutturmayacaksın. Yolda giderken uzun yıllardır görmediğin bir arkadaşını göreceksin belki de. Ve yolculuğa ara verip bir kahve içeceksin. Sohbet sohbeti açacak o gün onun yanında kalacaksın. İşin özü, planlar hele ki uzun vadeli planlar can sıkıcıdır, insanı kısıtlar, insanı engeller, belki de mutluluğa duvar örer. "Dünya bir gündür, o da bugündür." Cümlesi çok boşvermiş ve çok hovardaca gibi geliyor kulağa ilk başta. Ama bizim işimize yarayan tarafını alıp, kendimize yontarak kullansak hiç de fena olmaz.
Planların kesinlikle güzel sonuçlar vereceğini düşünen, fedakarlıkların sonucunun her zaman güzellikle alınacağını düşünen Tuana sınavdan yeni çıkmıştı. Matematiğe olan önyargısına rağmen güzel bir puan alacağından emindi. 2 tane lise vardı başarı sıralamasına göre alan, onlardan birisine kesinlikle yerleşirdi. Zaten planını da böyle yapmıştı. Sonuçlar açıklandığında ucu ucuna bir sıralama geldi. " İki okuldan birisi kesinlikle gelmeli, sonrasını düşünmedim ben düşünemem de." Diye düşünüyordu Tuana. Puanlı alan liselerden birisine gitmeyi planlamıştı, onunla ilgili hayaller kurmuştu. İyi bir liseye gidecekti, eşit ağırlık bölümünü seçecekti 9. sınıfta. Notlarını yüksek tutup "Hukuk Fakültesi"ni kazanacaktı. Avukat olup, "Chevrolet Corvette C5" alacaktı.
Tercihlerini yapmıştı. Sağlık meslek lisesi de tutuyordu ama Tuana, kendinde o mesleğindeki yapabilecek yetkinliği görmüyordu. Çok ısrar etmişlerdi: "Mezun olunca hangi meslekten olduğun belli olacak, daha ne istiyorsun." Diye baskı kuranlar bile olmuştu. Ama aile konusunda çok şanslıydı Tuana. Annesi ve babası; tüm kararı ona bırakmışlardı ve saygı duyuyorlardı kararlarına. "Ben severek yapmalıyım işimi." Diye düşünüyordu. İnsan ömür boyu yapacağı mesleği "iş" olarak değil, "gönüllülük" gibi görmeli ki severek yapsın, mutlu yaşasın diye düşünüyordu. Hesaplar, hesaplar.. Planlar, planlar.. Derken günler günleri kovaladı ve sonuçlar açıklandı. Tuana, o iki liseye de yerleşememişti. İlk 350'yi alıyordu toplamda liseler ve Tuana 362. olmuştu. Yedekleri zorlasa dahi olmazdı. Zaten küçük bir ilçe ve herkes bu okullar için uğraşıyor. Kimse kayıt hakkından vazgeçip de başka birine şans tanımazdı. Tuana'nın dünyası başına yıkılmıştı. Ne yapacağını, nasıl yapacağını bilmiyordu. Sadece ağlıyordu. Okulun açılmasına geri sayım yapıyordu ağlaya ağlaya, o gün gelmesin lütfen diyordu.