...
Farelerin sesleriyle uyandım. Zaten bu şekilde nasıl uyuyakaldığımı da anlayamamıştım. Karanlık her zaman benim fobim olmustu ve şuan da her zamankinden daha çok korkuyordum.
Ve sonunda ağlamaya başladım. Gözyaşlarım hiç durmadan akıyordu ve hıçkırıklarım odayı doldurmuştu.
...
Aradan kaç saat geçmişti bilmiyorum ama güneş doğmaya başlamıştı. Ve ben
bu gece yarım saatten fazla uyuyamamıştım. Ayrıca çok fazla ağlamıştım. Bu yüzden de gözlerimin
şiştiğini hissedebiliyordum.
Yaklaşık 1 saat daha geçti. Neyse ki artık güneş tamamen yüzünü göstermişti ve oda iyice aydınlanmıştı.
Tam o sırada kapı açıldı ve Ayaz içeri girdi. Bana yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu.
-" Çok mu ağladın meleğim ? Gözlerin şişmiş. " dedi ve beni bir kere daha öptü.
Sonra ellerimdeki ve ayaklarımdaki ipleri açmaya başladı. Çok sıkı oldukları için bileğim mosmor olmuştu ve bunu görünce yüzümü ekşittim.
-" Bileğini acıttı mı ? " diye sordu yumuşak bir sesle.
-" Çok korktum Ayaz. Beni neden buraya kapattın ? Sana her karşı geldiğimde bana ceza mı vericeksin? " diye sordum hüzünlü bir ses tonuyla.
-" Bunu bana sen yaptırdın Duru. Seni defalarca uyardım. Artık benimsin anladın mı ? İstesen de istemesen de benimsin. Ve bundan kaçamazsın. " dedi Ayaz.
-" Neden başkası değil de ben ? Benim özelliğim ne ? Beni bu kadar çok isteğine göre beni diğerlerinden daha iyi buluyorsundur. Açıkcası ben de bu kadar sevilecek ne yaptiğımı merak ediyorum."
diye sordum merakla ve biraz da sinirle.
-" Senin özelliğin ne mi ? Senin özelliğin ne biliyor musun Duru ? Senin özelligin masum olman.
Senin özelliğin bir peri kadar güzel olman.
Senin özelliğin işte bu. Ve ben sana aşık oldum Duru. Anlıyor musun ? Sana AŞIĞIM. "
dedi ve elini saçına geçirerek arkasını döndü. Ben de ( bunu ne düşünerek yaptım hala bilmiyorum) kalktım ve ona sarıldım.
O da bana sımsıkı sarıldı ve fısıltıyla mırıldandı :
-" Özür dilerim aşkım. Seni bu iğrenç yere kapattığım için özür dilerim. " dedi ve saçıma bir buse kondurdu.
...
Banyodan çıktım. Eve geleli 1 saat kadar oldu. Ben de odadan çıkıp üstüme bir eşofman takımı geçirdim ve aşağı indim.
Ayaz da telefonda biriyle konuşuyordu. Ve bişeye sinirlendiği çok açıktı. En alt merdivende durdum ve dinlemeye başladım. Sırtı bana dönüktü. O yüzden
ilk başta beni görmedi. Daha sonra
bana doğru döndü ve telefondaki kişiye seni birazdan ararım diyip telefonu kapattı.
Bana doğru yaklaştı ve 1 adım ötemde durarak bana sinirli bir şekilde baktı.
-" Sen ne zamandır beni dinliyorsun ?" diye sordu . Biraz ürkmüştüm çünkü şuan beni öldürecek gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakışıklı Patronum
RomansaHenüz 19 yaşındayım. Ailem geçen yıl trafik kazasinda öldü ve koskoca bir evde tek başıma kaldim. Geçinebilmem için bir iş bulmam gerekiyordu ve sonunda bulmuştum. Ama patronum olan kişi bütün hayatimi etkileyecek ve ona tamamiyle bağlanmamı sağlaya...