Her zaman yenilikleri seven birisi olmuşumdur. Yeni şeyler denemeyi, yeni insanlar tanımayı çok severim. Özellikle de insanlara çok kolay güvenip bana 'siktir' dese bile sevmeye devam eden birisiyim.
İşte ne geldiyse başıma bu nedenle geldi. Her şeyi anlatmaya başlıyorum.
Sıkıcı bir dersanenin daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Zil çaldı. Bir zille hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Azra'yla beraber eve yürümeye karar verdik. Yürüyoruz yürüyoruz bam Can'ı gördüm. Ondan hoşlanıyorum, çaktırmayın. Onu görünce geri çekildim ve saklandım. Azra da yanıma geldi ve bir yerde oturduk. O sırada Azra'ya bir mesaj geldi "Sizi gördük." siktirr. "Nerdesiniz geliyoruz." diyerek cevap verdi Doruk'a. Doruk'la dört sene önce aynı etüte gidiyoduk. Anında geri cevap geldi. Nerdeymiş dersiniz?! Can'ların yanında. Ebesinin... neyse tamam ağzımı bozmıcam.
Azra'nın yoğun ısrarlarına karşı yanlarına gittik. Aralarında tanıdığım Can ve Doruk sadece. Can'a selam vermiceğime göre Doruk'un yanına gidiyim bari. Selam verdim ve o malca sorularımdan birini sordum "Beni tanıdın mı?" bu nasıl ezik bir sorudur aga. Tanımasa noolcak sanki selamını ver geç işte. Bi insan benim gibi mal olmasın arkadaş. Evet dedi başını hafif bir biçimde öne arkaya sallayıp yarım ağız gülerek ve "Yağmur Uslu" dedi. "Evet." dedim. Aha benim gibi ezikçe soru soranlar hala varmış. Ben de türümün son örneğiyim sanıyodum, yanılmışım. Ruh eşimi buldum, gel sarılak. Yine "Evet" dedim. Olum kızım mal mısın lan sen? Dediğin tek şey 'evet'. Tamam çocuk dört sene içerisinde evrim geçirip daş olmuş olabilir ama bu sürekli 'evet' diceğin anlamına gelmez. Çocuk 'adın ne?' dicek 'Evet' dicem. Derim yani ben, kendimden o salaklığı beklerim.
Oha ya saniyeler geçmek bilmiyo. Durumun farkında mısınız dakikalar da değil saniyeler! Doruk'un önünde duruyorum. Hadi ama Azra gidelimm.
Yess bi anda ortam hareketlenmeye başladı. Nooluyoz? Doruk canım sen ve arkadaşların nereye geliyo? Gelmeyin lan istemiyom, bağanee. Azraa gönder şunları yoksa kötü olcak. Azraa kime diyom olom. Off geliyorlar. Neyse gözüm Doruk'la biraz bayram etsin bari. Haksızlık var ama. Doruklar üç biz iki kişiyiz. Ve ben sadece Doruk'la Azra'yı tanıyorum. Azra hepsini tanıyo ama ben Fransızım.
Bari en arkadan gidiyim onlar önden gitsin. Böylece Doruk'u daha güzel bir biçimde kesebilirim. 'Neden sen katil -kasap- mısın?' diyen olursa ağzına tuvalet terliğiyle vururum ona göre.
Ben normalde grup halinde yürüdüğümüzde genelde ya en arkada ya da en önde olurum ama burda en önde olamıcağıma göre en arka iyidir ya.
Yekten takılmak da güzelmiş dicem de Doruk'um çoccuğum bırakmadı beni arkada yalnız. Hep yanımda yürüdü. "Telefon numaranı versene?" ben senin sesini tizleştirişini yerim. Analar neler doğuruyo diye düşünürken öküzün trene baktığı gibi baktığımı fark ettim ve telefon numaramı verdim.
Çocuk numaranı istedi sende konu bul Yağmur. Aha buldum. Geçirmiş olduğu evrimden bahset ona. "Bayağı değişmişsin." salak Yağmur salak Yağmur salak Yağmur bi anda söylersen çocuk böyle bakakalır. "Nasıl değişmişim?" evrim anam evrim, evrim geçirmişsin kuzum onu demeye çalışıyom da anlamıyon, o da seni sorunun ahbap. "Değişmişsin işte." heh bi de özürlü gibi sırıttım kaçması an meselesi. Çoccum çekinme burdan Yunanistan'a kadar koşabilirsin bu tipi görünce buna inanıyorum.
Oha insanca sıcak bir şekilde gülümsedi. Belki de kördür? Yok yok kör değil ya bana gülümsedi. Sarışınları sevmeme neden oldun Doruk gardaş. Ayy hala yanımda yürüyo. Spk mdr ndr .s.s.s Sonunda Azra sessizliği bozarak "bize gelsene?" dedi. Ihm bir anda böyle sorular sormayın aga. Gitmiyim hiç. Aynen aynen gitmiyim Doruk'la birazcık da olsa zaman geçiririm. "Yok gelmiyim eve gidiyim." bi anda da bu şekil kibarlaşabiliyorum hany. Azra'nın yalvarmasını reddederek uğurladım.
Kaldım mı üç erkeğin arasında tek kız. Her adımımda eve daha da yaklaşıyorum ama ben eve gitmek istemiyorum. Off!!
Rahatsız edici sessizliği bozarak "eve nerden gidiceksin?" dedi. Gösterdim. Arkadaşlarına "siz gidin ben geliyorum." dedi. Beni apartmanın önüne kadar bıraktı. Tam elimi uzatacakken yanağımdan öperek vedalaştı. Bir saniye Doruk gibi biri ve ben sjuyfycjy gülmeden söylenmiyo cümlenin saçmalığına bakın.
Bu arada nooldu Can kardeş? Bi anda unutuldun. Hem de sana bin basan bi çocuk sayesinde.
Doruk ve ben, biz olabilir miyiz? Sanmıyorum. O sarı saçları, kahverengi gözleri, kusursuz burnu ve mükemmel gülümseyişi... Her şeyiyle bana fazla geliyo. Kendi kendime umutlanmıcam. Yine de biz olma düşüncesi bile çok güzel.
Yorum yaparsanız çok sevinirim. Ilk hikayemin ilk bölümü umarım beğenirsiniz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT:Bu 15 yaşındaki bir genç kızın hikayesi.
Non-FictionHayatın önemini ve saçmalığını 14 yaşında anladım. Büyük, kocaman aşk acısı çekiyordum. Kollarıma özentilikten olsa gerek faça atıyordum. Sanki sevgini göstermenin tek yolu buymuş gibi. Hayatıma Doruk diye birisi girmişti o aralar. Her şeyimdi diyeb...