BÖLÜM 2

405 49 23
                                    

Ertesi sabah uyandığımda her şey normaldi. Önceki günün verdiği yorgunluk hala üzerimdeydi çünkü uykumu aldığım söylenemezdi. Akşam Arda ve Sıla ile konuşmuş, planımızı yarın gerçekleştirmekte karar kılmıştık. Ben yine normal saatimde yataktaydım tabi ama her zaman yaptığım gibi ertesi günü planlamaktan, gözümü kapatıp uykuya dalmak aklıma geldiğinde, saat çoktan geç olmuştu bile.

Yatağımda yavaşça doğruldum ve saate bakmak için salona gittim. 8. Daha erken. Tatil için erken. Yatağıma geri döndüm ve kulaklığımı telefona takıp yorganımın altına girdim. İnternette bir süre gezindim ama bir şey bulamadım. Bende kulaklığı kulağımdan çıkardım ve başımı tekrar yastığıma koydum. "En azından biraz daha uyurum." Gözlerimi kapadım ve uyumaya çalıştım ama boğazımdan bir hırıltı geldi. Tamam, belki de her şey "tamamen" normal olmayabilirdi. İşte yine oluyordu. Aceleyle annem uyanmasın diye kapımı kapadım ve öksürmeye başladım. Aslında "öksürmek" tabiri yaptığım şeye uymuyordu. Boğazımı haşat ediyordum, öğürüyordum, ölüyor gibi hissediyordum. Ağzıma hafif bir kan tadı geldi sandım ama o kadar hafifti ki emin olamadım. Emin olduğum tek şey öksürmekten başka her şeyi yaptığımdı çünkü öksürmek bu kadar can yakamamalıydı. "Lanet!" diye fısıldadım. Hemen çantamı açtım ve kalan son 5 pastilimden birini ağzıma attım. Etkisini gösterdikten sonra da bir daha başlamasına fırsat vermeden yattım. Sonrasını hatırlamıyorum çünkü uyumuşum.

Yeniden uyandığımda kardeşim kahvaltısını yapıyor, annem de akşam için yemek yapıyordu. Babam aralarında yoktu. Derste olmalı diye düşündüm.

-Günaydın, dedim. Sesimi kendim bile zar zor duymuştum.

-Uykucu! Keşke uyanmasaydın, seni üzerine çıkarak uyandıracaktım.

-Aklından bile geçirme.

-Geçirdim bile abla.

-Demek öyle ha!

Yüzüme "ayvayı yedin" gülümsememi takındım. Ellerimi havaya kaldırdığım an Deniz –kardeşim- ne yapacağımı anladı ama tepki vermek için geç kaldı çünkü çoktan onu gıdıklamaya ve çimdiklemeye başlamıştım.

-Kahvaltıdan sonra yapın şöyle şeyleri. Yemek başında oyun oynanmaz.

-Tamam, sen yaptın mı kahvaltını anne?

-Daha yapmadım birazdan yaparım, çok aç değilim.

Tamam anlamında başımı sallayıp her zamanki yerime oturdum. Oturmamla beraber çenemin çaprazında, kulağımın altında kalan bir yumru hissettim. Boynumu öne ve arkaya çevirerek esnetmeye çalıştım ama işe yaramadı. Neyse, dedim içimden. Geçer birazdan.

Ne oldu biliyor musunuz? Geçmedi. Hemde bir gram bile geçmedi. Artmış bile olabilir. Bilgisayarımın başından kalktım ve annemin yanına gittim.

-Anne, şey... benim boynumun yanında tam şurada-elimle gösterdim- yumru gibi bir şey var sanki. Kahvaltıdayken hissetmiştim aslında ama geçer diye düşündüm, biraz bekleyeyim dedim. Geçmedi. Geçen gün elimde de kızarıklıklar olmuştu ya, acaba bir şeye alerjim mi var diye düşünmeye başladım.

-Gel bir bakayım boynuna. Keşke daha önce söyleseydin.

Gerçekten keşke daha önce söyleseydim.

Annem elini boynumda gezdirdi ama doğru yeri bulamayınca elini tutup yumrunun üzerine koydum. Kaşlarını çatarak elini biraz daha bastırdı. Daha sonra fenerle boğazıma da baktı.

KORİDORDA 6 AYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin