12.Bölüm - Park

580 40 10
                                    


Eylül'ün ağzından;

Zır zır çalan alarmı susturmaya çalıştım. Elime aldığım telefondan saate baktığımda, derse geç kaldığımı anladım. Dün gece ağlamaktan uyuyamamıştım. Elimde telefon, Serkan ile çekilmiş fotoğraflarımıza bakmıştım. Ne kadar mutluyduk, ya da ben öyle sanıyordum.

Kader: Eylül, saat kaç?

Uykulu gözler ile bana baktı. Odada ikimizden başka kimse yoktu.

''Dokuz.''

Panikle yatağından kalktı.

Kader: İnsan uyandırır değil mi? Geç kaldım ya.

''Kader sakin ol. Bir şey olmaz. Ben de geç kaldım.''

Kader: İlk ders çok önemliydi ama. Kaçırmamam gerekiyordu.

''Birinden notları alırsın.''

Kader: Olmaz.

Üstünü giymişti bile. Hızlı hızlı çantasını hazırladıktan sonra at kuyruğu olan saçlarını açtı. Güzelce taradı. Tel tokalar ile iki yandan tutturdu. Hafif bir ruj ve rimel sürdü. Bunların hepsini 5 dakika içerisinde yapmayı başarmıştı. Bense hayranlıkla onu izliyordum.

Kader: Ben çıkıyorum.

''Tamam.''

Kader'de gidince oda da tek başıma kalmıştım. Komidinin üstündeki defteri aldım. İlk sayfasında Serkan ile fotoğrafımız vardı. İkinci sayfada ise Serkan'dan bana bir mektup... Tüm gece boyunca bu mektuba bakarak ağlamıştım. Ondan dolayı mürekkepler dağılmış kirli bir görüntü oluşmuştu.

Yatağımda pijamalar ile kıvranıp dururken odanın kapısı açıldı. İçeriye Cemre ve Meral girdi. Ellerinde bir sürü poşet vardı. Gülüşmeleri beni görünce yarıda kalmıştı. 

Meral: Canısı, sen gitmedin mi okula?

''Yok, halsizim biraz.''

Meral: Bizde Cemre ile alışverişe çıktık. Parti için.

''Ne partisi?''

Meral: Senin haberin yok mu? Okul yeni öğrenciler için bir parti düzenliyor. Bence bu parti çok güzel olacak. Yani başta ben çok güzel olacağım. Sonra siz.

Güldüm. Bir an bakışlarım Cemre'ye kaydı. O da bana baktı. Gülen suratım bir anda söndü.

''Neler aldın bakayım?''

Meral elindeki poşetlerden kıyafetlerini tek tek gösterdi.

Songül'ün ağzından;

Güney ile kampüsün bahçesinde oturuyorduk. Başımı Güney'in göğsüne dayamış güneş ışınlarını izliyordum. Bir kısmı gözümü alıyordu. Parmakları makas şeklinde açıp kapayıp, güneş ışınlarını iki parmağımın arasına almaya çalışıyordum.

Güney: Sen partiye gelecek misin Songül?

''Bilmem...''

Güney: Ya gel işte. 

''Ne zaman?''

Güney: İki gün sonra.

''Gelirim belki. Kıyafet bulursam.''

Güney: E ben sana alırım.

Başımı kaldırıp Güney'e ters ters baktım. 

Güney: Off tamam hiçbir şey almayacağım.

''Alsan da kabul etmem zaten.''

Güney: Ne gururmuş arkadaş!

Başımı tekrardan kaldırdım.

KALBİNE TUTSAK 💔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin