HAYAT

1.1K 48 165
                                    

Yürüyorum, nefes almak sanki parayla ve o an hiç param kalmamış gibi içime çekerken havayı zorlanarak yürüyorum. 

Kalbim sıkışıyor bu anda deniz kokusunu alamıyorum... Duyduğum tek şey dalgaların sahile hırçın vuruşları...

 Yürüyorum amaçsızca yine içimde öncesini anımsatan bir boşluk ama çok daha farklı şiddetle canımı yakıyor! Anne değilim doğum sancısını hiç çekmedim ama kalp sancısı nedir artık biliyorum.

Yürüyorum, düşünemiyorum hiçbir şeyi sadece acımın bedenimde yarattığı fonksiyonel işlevini takip ediyor ruhum. Düşünürken yürümek gibi bir eylem var ya hani iki işi birden yaparsın. Hayatım boyunca iki işi aynı anda yapmayı başaramadım. Mesaj yazarken annen seslenir, 

"Kızım ayağına çorap giy üşüteceksin."

 Sen Ali'nin ortada hiçbir sebep yokken birden bire gelen "Selam" mesajını anlamaya çalışırsın.  Annen, "Çorap giy üşüteceksin" diyerek söylenir. Sen çözememişken sebebini yüzünde bir sırıtma belirir, gözlerinin içi güler oysaki Ali yıllardır okulda gördüğün ara ara selamlaştığın okulun en yakışıklı, en popüler ve okulda çıkmadığı kız kalmamış olan aynı Ali. Sen sırıtırken, gözlerinin içi gülerken çorap ne alaka şimdi? O çorabın neden bu anda devreye girdiğine anlam vermeden annene bir "Hıııı"dersin önce. Başından savmak için sonrasında "Tamam anne." Ali aynıdır aslında, klasik okuldaki her kıza yazan ve popülerliği elden bırakmamak için her şeyi yapan Ali. Ali'ye farklı anlam yüklemek senin suçun ve sonrasında terk edilmekse kader. 

Ah be teyzem! bu kız üşütüp hasta olmasın diye o kadar uğraştın peki ya kalbini üşütürse bunu hiç düşündün mü?

 Ne diyorduk iki işi aynı anda yapamamak... Ayşe'nin sınavda sen tam soruya heyecanla odaklanmışken, sorunun cevabını biliyorsun ama yazmazsan uçup gidecekmiş gibi tüm bildiklerinle kağıda uzanırken seni arkadan dürtmesi de en sevmediğim iki iş durumlarından biri! Ben önce sorunun cevabını yazayım sonra kopya çek hatta al kağıdı senin olsun. (Üstünde tabi ki benim ismimin yazılı kalması şartıyla. Emeğe saygı lütfen :) ) Yazılamamış kağıdın kopyası için ne dürtüp durursun? Ayşe'ye değil de kağıda odaklanırsanız en yakın arkadaşlığınız da biter, teneffüs aralarında yalnız takılmak zorunda kalırsınız. Ayşe'ye iki işi birden yapamadığını ve kağıda odaklandığından dürtmesini bile hissetmediğini anlatamazsın. Ayşe sana hükmü çoktan vermiş. Ondan bir kopyayı esirgemiş damgasını vurmuş hatta mühürlemiştir. Tek suçun iki işi aynı anda yapamamak olduğunu ve onu aslında çok sevdiğini dinlemez bile...

Dizlerimin üstüne çöktüm, bedenim vücudumu kaldıramadı o an beyin fonksiyonlarım ölmüş gibi bayılmakla bayılmamak arasında kalmıştım. 

Kendimi bırakacağım ama yine içimdeki sorumluluk duygum seslendi, 

"Kalk ayağa Arya Mira eğer düşersen gözlerini kapatırsan sana kim yardım edecek?" Bu soğukta bırak sahile gelmeyi insanlar sokağa çıkmaya kalkmaz. Gözlerimi nerede açacağım kim bilir? Şanslıysam bir hastanede açarım. İyi bir insana denk gelirsem ki bu şansla iyi insan kavramının olamayacağını düşündüğüm bu anda bu ihtimal yüzde birdi. Bir tinerciye denk gelebilirdim belki bütün her yerimi delik deşik ederdi, bende kalbime saplanmış hançerin yarım kalmış işinden kurtulurdum... 

Hırsızın birine denk gelsem sadece param ya da çantam komple giderdi. Bu o kadar kötü gelmedi çünkü çok değerli eşyalar yoktu çantamda. On lira kağıt param bide otobüse binmek için kent kartım vardı. Son parasıyla önüne gelen ilk otobüse binip nereye gittiğine bakmadan sahilde inen kaç insan vardır? Şoför anlamış gibi benim bineceğimi sanki dertlilere iyi gelen tek yer deniz havası der gibi getirdi beni buralara! Bende nefes alamadığım için daha fazla inmek zorunda kaldım. 

Belki denizi görmüşte fark edememiştim, bilmiyorum. İki işi aynı anda yapamadığımı söylemiştim, bedenim acı çekerken gözlerim ne denizi görüyor nede burnum kokusunu hissediyordu. "Arya Kalk" dedi yine beynim. "Senin içinden geldiği gibi davranma lüksün yok. Sen diğer kadınlar gibi bedenin hasar alarmı verdiğinde kendini bırakamazsın çünkü senin sonrasını düşünmek gibi lanet olası bir huyun var. Sen bir an tek bir an bırakırsan kendini hayatın omzuna, zaman vahşice saldırır yüreğine." Kalbimin beynimi dinlemekten başka çaresi kalmamıştı. 

Kalkmak için ellerimi kuma bastırarak destek aldım. Sigara almadan kendime gelemeyeceğimi anladığım için sahile en yakın markete doğru yürümeye başladım, botumla kumlara vura vura içinden çıktım. Kumların ne günahı var? Hırsımı onlardan çıkarıyordum. Markete vardım neyse ki kum tanelerinin canını daha fazla acıtmayacağım için mutluydum. Canım çok yanıyordu, içimde volkanlar patlıyordu ve ben cansız gibi görünen önemsiz zannedilen doğadaki hiçbir varlığın aynı şeyi yaşamasını istemiyordum. Bu delilikti biliyorum, bu saatten sonra akıllıda olamazdım. Hiçbir zaman akıllı olmadığım için nasıl biri olurdum onuda bilmiyorum...

Merhaba,

Arkadaşlar ikinci bölümü bu gece yayınlanacak daha sonrada her cuma günü düzenli bir bölüm yayınlayacağım. 

Her bölümde severek okuyacağınız ve hayatta herkesin bir ders çıkaracağı kadarda öğretici bir hikaye olacak. 

Yazar değilim olmakta istemedim hiçbir zaman ama bir şeyler yaşadıklarım artık yazmam gerektiğini söylediği için başladım. 

Sizi bekleyen şeylerin peşinden koşun her zaman.. Akşam görüşmek üzere yeni bölümle geliyorum. :) Yorumlarınızıda bekliyorum.


KASIRGA AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin