2. Bölüm

283 85 196
                                        


14 Eylül

Hı ! Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm tavan olmuştu. Odaya giren güneş yüzündendir ki gözümü açmak biraz zaman almıştı. Yoğun ışıktan gözlerimin üstüne yük binmiş gibiydi. Harika ! Perdeler kapalı ama demek hava çok güneşli ve muhtemelen yağmur yok. O zaman bugün arkadaşlarım
ile lunaparka gidebileceğiz. Birkaç gündür hava -muhteşem olmasa da- en azından yağmurlu değildi.
Yorganımı ileriye doğru ittim ve pencereleri açıp gün yüzü görmek için sabırsızlanıyordum. Yatağımın yanındaki kırmızı tüylü terliklerimi ve kelebeklerin uğur böcekleriyle dans ettiği duvardaki panomu görünce kalbimin derinliklerinde sıkışıp kalan ve bir daha kurtulamayacağım sandığım tedirginlik ve korku,yerini boşluğa bırakmıştı. Ama yerine bir anlam da koyamamıştım. Her şey çok gerçekçiydi. Sokak lambası, yaşlı adam, yüzüklü eldiven , ansızın ortadan kaybolması ve ağzıma dayanan bez... Hepsinin bir rüyadan ibaret olduğunu düşündükçe o kadar rahatlıyordum ki.
Boğazımı sıkan ve bayıltmaya çalışan kişi, peki o kimdi?
Bir dakika.
Rüyamın devamı niye yok?
Hızla terliklerimi ayağıma geçirdim , pencereye ilerledim ve perdeyi araladım.

?What?

Dışarda hava kapkaranlıktı . Aralara lacivert serpiştirilmiş gökyüzü korku ve gerilimin tanımıydı. Bir odanın içerisine bir de sokağa bakıyordum. Oda şenlenmiş gündüze meydan okurken , dışarda tek görülen sokak lambasıydı. Kaldırımlara vuran ışıklar belli aralıklarla değışiyordu , aynı trafik lambalarında olduğu gibi. Yeşil, siyah, pembe , mavi... Gözlerimi birçok kez ovuşturdum , kapatıp açtım ama hiçbir şey değişmiyordu. Oda ile sokağın tezatlığı aynı siyah ile beyaz gibiydi. Tekrar yatağıma gidip uyumak istiyordum. Bu sefer gözlerimi açtığımda her şeyin normal olmasını dileyerek. Bu da mı bir rüyaydı ? Umarım öyleydi aksi halde annemlerden beni psikoloğa götürmesini isteyebilirdim. Başım ağrıyordu, ovuşturmak istedim.
Terlediğimi ve alnımdan terler süzüldüğünü fark ettim . En sevmediğim! Terlemek ve ıslanmak. Dolabımın içinden bir havlu aldım ve aynanın önüne doğru ilerledim.

Oh my God!

Ipıslaktım. Pantalonum, kazağım, saçlarım. Kafayı yiyecektim. Fark etmeden kendimi yere atmışım. Bağırıyor ve ağzıma geleni söylüyordum . Bu hayatta en korkuttuğum şey aklımı yitirmekti ve o da olmuştu. Bu şekilde yaşamaktansa şuan ölmeyi tercih ediyordum. Ya birazdan rüyadan uyanayım ya da öleyim !

Dün gece gördüklerim yine başıma üşüşmüşlerdi. Sokak lambası, yaşlı adam, beni bayıltmaya çalışan biri , oda ile dışarsının tezatlığı ve şimdi de dünden kalan ıpıslak kıyafetlerim. Yaşadıklarım dün gecenin devamıysa neden bu odadayım ve neden bir odaya hapsedilmiş ; eli kolu bağlanmış , iplerden kurtulmaya çalışan biri değilim.
Tekrar aynaya gözlerimi diktim. Sonrasında ise hızla perdeye koştum ve perdeyi açtım . Hiçbir değişiklik yoktu . Hala sokak lambası kendi örüntüsünde parlamaya devam ediyordu. Yere çöktüm ve delicesine ağlamaya başladım . Kapıyı açıp koridora çıkmaya bile korkuyordum . Çıkamazdım, orada da farklı bir şey görürsem ne değişecekti. Saatlerce burda oturmayı ve kendi kendime uyuya kalmayı planlıyordum. Gözlerimi yavaşça aralamak istedim. Sanırım birkaç saniye bile olmamıştı:

''Kızım!''

Hayır!

Güne yeniden uyanırmışcasına tekrar gözlerimi açtığıma inanamıyordum. Odanın içerisi hala az önceki gibiydi. Işıl ışıl ve güneşli . Odadaki tek fark,annem kapıdaydı. Hızla perdeleri sonuna kadar açtım. İnanamıyorum! Niye her şey çok uyumlu , niye her şey çok normal ? Sokakta çocuklar şen şaklak oyun oynuyorlardı. Gökyüzündeki güneş odamda gibiydi.

''Birtanem iyi misin ? Ne oldu senin üstüne?''

Anneme olan biten her şeyi anlatıp anlatmayacağıma karar veremiyordum. Anlatsam bana inanır mıydı? Rüya der miydi ?
Psikolojimin bozulduğunu düşünse hiç de haksız olmazdı. Çünkü ben bile şuan hangi yaşadıklarımın gerçek olduğunu anlayabilecek durumda değildim. Tekrar yatağıma oturdum.

LAYEMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin