6. Bölüm

42 11 5
                                        

Öncelikle uzun bir sınav haftasından geçtiğimiz için yeni bölüm koyamadım. Bundan dolayı özür diliyor, iyi okumalar diliyorum.
Sizin için paragraflar arası boşluk bıraktım bu arada  ;)

16 Eylül

    Dün gece yaşlı amcayı saatlerce aramamıza rağmen bulamamıştık.Resmen ortadan kaybolmuştu.
  Hemen karşımızdaki çiçekçiye gidip güllerini satacağını söylemişti. Emin olabilmek için çiçekçiye gidip sorduk evet doğruydu.
    Çiçeklerini satmıştı ama sonrası ? Sonrası yoktu işte . Nereye gitmişti bilmiyorduk. Ama kendimizi çok kötü hissettiğimiz şüphesizdi.
  Onu nasıl yalnız başına gönderirdik? Acımasız torununun onu tekrar bulamayacağından nasıl bu kadar emin olabilirdik?
   Gün ağarana kadar etrafımızdaki her mekanı gezmiştik. Tüm mağaza ve dükkanları sorup soruşturmuştuk ama herkesin -biz de dahil- tek bir cevabı vardı: Bilmiyorum.
   
              ~~~~~~~~~~~~~~~~
    Dünkü kıyafetlerimi anca şimdi yerleştirebilmiştim gardırobuma. Tüm kapakları kapayıp çalışma masama ilerledim. Masamın önündeki sandalyeye oturmuş düşünüyordum. Hayatım,hayal kırıklıklarıyla ve kabuslarla dolu bir çöplüğe dönüşmeye başlamıştı. Temiz olan tek şey vardı şu beş harfte.  O da Cenk'ti.
    Benimle beraber kirlenmesini istemediğim melek...
   Tüm bu yaşadıklarımı kimi zaman yok etmek ve bir daha karşıma çıkmamasını istemekle birlikte diğer yandan da ölümsüzleştirmek  istiyordum. Yaşadıklarımın; kimisi için saçmalığını kimisi için deliliğini kimisi için de muhteşemliğini ölümsüzleştirmek  istiyordum.
   Şuan o ölümsüzleştirmek istediğim anlardandı. Saçmalığı ve deliliği sayfalara açıkça yazmak istiyordum.Ben toprakla kavuştuğumda , bu yazdıklarımla  ölümümün aynı rotada olacağını anlatmak istiyordum. Artık ölümümün delilikten ve o canavar yaşlı dedenin  elinden olacağına o kadar emindim ki...
    Başıma bir şey gelirse gözle görünür hiç kimsede aramasınlar suçu. Gözle görünür diyorum çünkü muhtemelen çılgın dedeyi bir tek ben görüyorum. 
  Suçun bizzat beynimin bana oynadığı oyunlar yüzünden olduğunu  yazacaktım ve bu yüzden şimdi günlüğümü aramaya başlamıştım bile .
    Yatağımın baş ucundaki komodinlerden başlamıştım arayışa. Ama orada değildi. Diğer çekmecelere göz attıktan sonra son ve tek seçenek gardırobumun  içindeki çekmeceydi. 
     Açık gardırobumun çekmecesini arıyordu gözüm.
 
  Bir dakika! Bu dolabı ben kapamamış mıydım, öyle mi sandım  ya da bunadım mı?
Söyle bana sorunum ne benim !

  Şuan umursamamak istiyordum. Derin bir nefes aldım ve aklımı konuya odaklamaya çalıştım.

    Evettt!!! Buldum!

Çekmeceyi açtığımda kırmızı günlük hemen kendini belli etti.
Hızla aldım elime, üstünde birikmiş tozları üfledim.  En son lisede kullanmistim
  Gerçi lise ne ki desenize :) Daha geçen yıl 12. sınıftın Lara.
    İlk sayfaları açtığımda tarih  2014 Aralık ayını gösteriyordu.
   Tekrar  o muhteşem günlere gitmiştim bir anda.
  Muhteşemliğin hayatımda yerini aldığı güne...
   Göğsüme yasladım günlüğü. Duygularım, sevgim, korkum , hüznüm bu günlükle can bulmuştu.
O kadar güzel anıların ardından böylesine korkunç şeyler yazmak mümkün müdür Lara ? Bunu gerçekten yapmak istediğinden emin misin? Başka bir günlük de olabilir. Niye bu saflığı karalamak istersin ki? Başka bir yolu olmalı. Güzel lise yıllarını şu  birkaç günlük saçma kabuslarınla mahvedemezsin!
   Bağırarak yere attığımı, çıkan gürültüden anlayabilmiştim.
  Yapamazdım. Gerçekten de yapmamam gerekirdi bunu. Güzel yıllarımı , berbat birkaç günle mahvedemezdim. İçimdeki ses o kadar haklıydı ki... Zaten bana hep yön veriyordu. Doğru olanı ve o an yapmam gerekeni yaptırıyordu bana. Aynı anneme o an hissetmediğim duyguları anlattığı gibi. Şimdi de ona güveniyordum. Kalbim dur diyordu. Durdum. Önce yeni bir defter alarak başlamalıydım bu işe.
   Eğildim ve yavaşça aldım elime günlüğümü. Sayfaları yere gelecek bir biçimde düştüğü için kırışmıştı birkaçı. Hızla düzeltmek istedim.
   Ama sayfalar arasında bulduğum şey , günlüğün az öncekinden çok daha sert ve beter bir şekilde düşmesine sebep olmuştu.
    Gördüğüm şeyin gerçekliğini kontrol etmek için eğilip bakmak istiyordum ama cesaret de edemiyordum.
  Derin bir nefes alıp eğildim tekrar. Bu sefer birçok sayfa kırışmıştı. Gözyaşlarımı durdurmak istedim. Ama olmadı. Günlüğü düzgün bir hale çevirmeye çalışırken bir yandan da hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
    Sebebi o kadar çoktu ki ağlamamın. Günlüğün içinden çıkan şeyin kime ait olduğunu da biliyordum ama belki de inanmak istemiyordum.
   Yavaş yavaş düzelmeye başladığımı düşünmek isterken beni bataklığa çekecek bu yerde her şey çiçekli böcekli, yemyeşil ve bahar havasındaydı .Fakat yanlışlığını attığın her adımındaki,  bir kademe çöküşünden anlıyordun. Çöküş o kadar derin bir kavramdı ki benim için... Ama fazlasıyla beni anlatıyordu. Çöküşe geçen hayat, hayaller , duygular, görüntüler ve ... çok daha fazlası.                      Hayat ve hayal. Birisi güzel olmaz en azından normalde.
   Hayaller ve hayatlar deriz. Ama en azından hayallerimiz süslüdür. Hayallerimizi hayata çevirmek için debeleniriz. En büyük çöküşüm bu oluyordu artık benim.
     Hayal ve hayatın bende sadece tek bir kavram yerine geçmesi...
      Yapmak istemedim. Onları yerden almak istemiyordum. Herkese muhteşem görünen şey şimdi bana o kadar korkunç geliyordu ki. Sadece günlüğümü alıp kalkmak istedim ama..
  Uf, sırtım!
Kalkamadım. Canım çok acıyordu. Sırtım,belim birbirine kenetlenmiş gibiydi. Tekrar denedim ama yine aynısı oldu.
Fısıltılarla irkildim. Fısıltılar...
   Amacım senin canını acıtmak değil küçük kız.Hem de hiç değil. Sadece bu paraya ihtiyacın olduğunu biliyorum. Şimdi kötü bir şey düşünmeden al o parayı. Ya senin ya da başkasının hayatını daha  düzene sokacak bu para. Evet işte. Tam düşündüğün gibi. Git ve onun için kullan bu parayı. Bakma etrafına. Burada değilim ama her zaman senin yanındayım.
  Delicesine etrafımı arıyordum. Yatağımın altına, dolabımın içine, kapının önüne hatta eve hızla baktım ama gerçekten burada olmamasına rağmen benleydi.
  Aynı o karanlık odada olduğu gibi yine saçlarımı yoluyordum istemeden. Hıçkırıklarım evde yankılanıyordu ama umursamıyordum. Olmayan birisine ait ses fakat ona ait elle tutulur para. Birbiri ile o kadar çelişik ki. Biri hayat biri hayal.
  Ama hayalin kötüsünden işte.
Vazgeçtim bende de bir çeşit hayal kavramı var. Ama bu hayalden daha çok delilik alâmetleri. 
  Hızla odama koştum. Hala yerdeydi paralar. Sokakta, ilk gece karşılaştığımızda telefonum için verdiği para. Aynı miktar. Ben onu tamamen unutmuştum bile. Varlığından habersiz devam ediyordum hayatıma.
Ama nasıl olur da o canavar yaşlı adam bir iyilik için bu parayı verebilir.
  O kötü değil mi, o bana acı çektirmek istemiyor mu?
   Şimdi bu parayı neden bana veriyor? Ama haklı olduğu kesin. Kendi hayatım için olmasa da başkalarının hayatı için almalıyım bu parayı .
   Her gün annesi ve babasının sırtında taşıdığı çocukları için.
Tekerlekli sandalye için.
   Bir çift gözdeki mutluluk için...

  Yine vote ve yorumlarınızla beni mutlu edin istiyorum :) Aradan sonra yine beraberiz. Yine bölümler daha kısa süre aralıklarla gelir diye düşünüyorum.
   
                            Seviliyorsunuz;)
 

   

  

  
 

    
         

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 18, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LAYEMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin