BÖLÜM-12-

191 10 1
                                    

Multimedia youtube kankalımdaki karanlığa doğru hikayesinin tanıtım videosu
Youtube adım sahraoktay
---------------------------------------------
Son görüşmemimizin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Özgür okula bir haftadır gelmiyodu ve benim gözlerim artık onu aramaktan bıkmış usanmıştı.

Onu ilk bulduğum yerde konuşmam gerekiyodu. Cidden ne kadar öküzdü ya beni orda sokağın ortasında bırakıp gitmişti. Sırf ona aşık olduğum gerçeği için.

Evet ona aşık olmuştum. Gözlerine aşık olmuştum. Saçlarına aşık olmuştum. Tenine aşık olmuştum. Yüzünün her zerresine aşık olmuştum.
Ben ONA aşık olmuştum.

Bıkkınlıkla son defa çevreme göz atarken merti görmemle içinde bir korku yığını oluştu.

Korku.. 5 harften oluşan kısa küçük ama etkisi büyük bir kelime. Peki ya korku nedir? İnsanların hissettiği hismidir korku. Hayır. Koca bi hayır. İnsanın içini yiyip bitiren koca bir taş yığınıdır korku. İnsanı en derinden parçalayan bir kurt gibidir. İnsanin hem kalbine hem de beynine yayılan koca bir tümör gibidir. Küçümseme. Korku sadece harflerden ibaret değildir...

Yanıma gelip kolumu sıktığında ve benim ağzımdan küçük bir çığlık kaçtığında tüm gözler üstümüze çevrilmişti.

Sırtımı gövdesine yaslayıp bastırdığında artık gözyaşlarım benimle savaşırcasına akmaya devam ediyolardı. Boynumda hissettiğim nefes daha çok korkmama, titrememe neden oluyodu.

"Şşş bebeğim sakin ol. Sana zarar vermicem. Sadece kokunu biraz daha içime çekmek istiyorum. "

Neden kimse yerinden kımıldayıp şu bok suratlıyı üstümden çekmiyodu? Okul kapısından giren kişiyi görmemle gözyaşlarımın yerini hıçkırıklar almıştı. Ne kadarda çok özlemişim.

Özgür bize doğru ateş fışkıran gözleriyle gelirken mertin gerildiğini hissediyodum. Bundan istifade bende ayağımı kaldırıp mertin erkekliğine tekme attım.

Mert yerde acı içinde inlerken özgür gülümsedi ve "İşte benim kızım." Dediğini duymuştum. O aşık olduğum gözleri benden ayrılıp merti bulduğunda gözlerinde tekrardan öfke olduğunu anlamamak için gerizekalı olmak gerekirdi.

Özgür mertin üzerine çıkıp onu öldüresiye yumruklarken brnim tek yapabildiğim 'Özgür' diye adını haykırmaktı.

Özgür bana bakmıyodu bile. Odaklandığı tek şey mertti.

"Özgür lütfen bırak. Özgür beni dinle"
Söylediklerimi duymuyodu resmen. Yanına gidip kolundan tutup çekiştirmeye başladığımda beni geri savurmuştu ve dengemi sağlıyamayıp kafamı zemine çarptığımda artık karanlık bedenimi ele geçirmişti.

Ona engel olmak ne kadar zor değilmi. Karanlığa.. Özgürde karanlıktı. İşte bu yüzden ona engel olamıyodum.

Gözlerimi açamıyodum ama bilincim henüz kapanmadığı için sesleri az çok duyabiliyodum.
"Siktir"
Bu sesi tanıyodu. Bu ses benim aşık olduğum adamın sesiydi. Artık bilincimin kapanmaması için kendimle iç savaşa girmedim ve karanlığın beni kolları arasına almasına izin verdim. Tek hatırladığım ise iki kolun beni havaya kaldırdığıydı. Sonrası ise karanlığın içindeki girdapta parçalara ayrılıp yok olmuştu.
¤
Gözlerimi açtığımda büyük ve genellikle siyah döşenmiş bi odada olduğumu farkettim. Tahminimce özgürün evindeydim. Başımda duran ve saçımla oynayan bir özgür beklemediğim bişeydi.

"Aç mısın?" Diye sordu.
"Özgür." Onunla konuşmam gerekiyodu.
"Ağrın var mı?"
"Özgür konu-" sözlerimi kesen yine özgürün inat sorularıydı.
"Ağrın olursa söyle tamam mı?"

"Özgür mertle nasıl bi alakanız var? Kumsal kim?"

Özgürün gözleri ifadesizliğiini koruyodu. Konuşamaya başlaması için birşey demeyip susuyodum. Sessizliği bozan özgürün sesiydi.

"Mert benim çocukluk arkadaşımdı."
"Ne! Oha! Çüş!" dediğimde göz devirdi.
"Biz mertle eskiden kardeş gibiydik."
"Ne! Oha! Çüş!"
"Arya her seferinde şunu söylemekten vazgeç yoksa anlatmicam" dediğinde elimle ağzıma fermuar yaptım ve buda özgürün tebessüm etmesini sağlamıştı.
"Dediğim gibi mert benim çocukluk arkadaşımdı ve biz kardeş gibiydik. Çok iyi anlaşırdık. Mert kumsala aşıktı. Kardeşime... Gözü ondan başkasını görmüyodu. Ama aynı şeyi kumsal için söyliyemicektim. Kumsal ailemin ölümünden hemen sonra ciddi şekilde delirmişti. Nöbetler geçiriyodu sürekli. Onu hastaneye götürmedim. Götüremedim. Çünkü ona konulucak teşhisten korkuyodum. Onu bi odaya kapatıcaklarından korkuyodum. Bir gün yine bi nöbet geçiriyodu."
Gözleri dolmuştu ve her an ağlaması an meselesiydi.
Devam etti. Ve konuşmaya başlamasıyla gözlerinden bir damla yaş düştü. Hemen elinin tersiyle keskin yüz hatlarının üzerinden geçen minik gözyaşını sildi.
"Her zamanki gibi özel doktorumuzun tavsiyesiyle kullandığı yatıştırcı iğnelerle onu sakinleştirmek istedim. Ama olmuyodu. Belkide 5. iğnemdi ama olmuyodu. Sakinleşmiyodu. Sonra onun sesini duydum. 'Abi lütfen. Lütfen artık buna bi son ver. Dayanamıyorum. Her yanım ağrıyo. Annemle babamın yanına gönder beni. ' demişti. İçimde fırtınalar kopuyodu. Kardeşim benden onu öldürmemi istemişti. Asla yapamazdım öyle birşeyi. Kardeşimi öldüremezdim. Ama kardeşim artık kan kusmaya başlamıştı. Her gün daha çok nöbet geçiriyodu. Daha çok titriyordu. Daha çok nefessiz kalıyodu. Ve artık kardeşim ellerim arasında ölüyodu. Bende kalbimi değil beynimi dinledim. Belimdeki silahı çıkarıp kumsala doğru tuttum. Ve o gün o titrek ellerimle 'Özür dilerim kumsal. Özür dilerim abicim.' Dedim ve kumsala sıktım. Ne kadar zordu bi bilesen arya. Kardeş katili olmak.. Heleki birde bunu kardeşinin senden istemesi. Artık kendimi kontrol edemiyodum. Sesleri duyamıyodum. Kulağımda, saniyeler önce patlayan silahın sesi yankılanıyodu. Çınlıyodu. Kendimden geçmiş gibi, deli gibi ağlıyodum. Kendimi durduramıyodum. Ve son duyduğum ses. Kardeşimden son duyduğum ses 'Teşekkür ederim abicim.Beni hergün boğulmaktan kurtardığın için.'olmuştu."
Özgürün yanaklarından gözyaşları birbirleriyle yarışırcasına akmaya devam ediyodu. Ama konuşamıyodum. Benimde tek yapabildiğim ağlamaktı.
"O gün kumsalın cansız bedeninin yattığı yatağın yanına ,yere oturdum. Dizlerimi kendime çektim ve bir korkak gibi ağlamaya, bağırıp çağırmaya devam ettim. Silahın sesiyle eve ilk mert girmişti koşarak. Odaya girdiğinde, elimdeki silahı, kumsalın cansız bedeninin yattığı kan göletinden farksız olan yatağı ve beni görünce mert delirdi. Bana vurmaya başladı. Haklıydı. Suratıma, karnıma, sırtıma inen darbelere rağmen karşı çıkmıyordum. Çıkamıyordum. Haklıydı çünkü. Sonrasında ise aldığım darbelerden dolayı gözüm kararmıştı ve bilincim kapanmadan önce duyduğum tek ses ise polisin siren sesleriydi. İşte ben ilk o zaman bi katil oldum. Kardeşimin katili. Gözlerimi açtığımdaysa kaçmıştım bir şekilde. Bir dağ evindeydim. Telefonuma gelen mesajla irkildim. Titrek ellerimle telefonuma gelen mesajı açtım.
'Sen beni yarı yolda bıraktın kardeşim ama kumsal seni yarı yolda bırakmamı istemezdi. Sadece bir kerelikti. KARDEŞİM.'
Evet bana mert yardım etmişti. O günden beridirde insanları gözümü kırpmadan öldürebiliyorum."

Özgürün suratını avuçlarım içine alıp öpmeye başladım. İkimizinde gözyaşları birleşen dudaklarımızın üzerinden akıp gidiyodu. Nefessiz kaldığımı farkettiğim zaman geri çekilmeye çalıştım ama özgür buna izin vermiyodu. Beni ufak bir hareketle kucağına aldığında ağzımdan ufak bi inilti çıkmıştı ve buda özgürün dudaklarını havaya kaldırmaya yetmişti. Dudaklarımı bırakması için özgürün alt dudağını dişleyip çektiğimde ağzından inilti çıkma sırası ondaydı. Alnımı alnına yasladığında ikimizde nefes nefese kalmıştık.

"Sana aşık olmama izin verirmisin Özgür."

Özgür gözlerimin içine bakmıştı ve tekrardan dudaklarımızı birleştirdiğinde cevabımı almıştım.

"Gözlerinin içinde kaybolmama izin verirmisin Arya."

Kafamı evet anlamında salladığımda dudaklarının kenarları kıvrılmıştı. Benimde..

"Artık sevgili sayıldığımıza göre şunu söylemeden edemicem. Bu şortun boyu ne Arya."

Ben kahkahalarla gülerken özgürün surat ifadesi ciddi olduğunu belli edercesine bana bakıyodu. Dudaklarına ufak bi öpücük bırakıp geri çekildiğimde güldü.

Gülünce yanağındaki gamze içinde boğulmak istiyorum.

KARANLIĞA DOĞRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin