Çıplak adalar

17.6K 74 7
                                    

İçine çektiği sigara dumanını Boğaz'ın, şehrin siluetini aydınlatan ışıklarına üfleyecekken birden beline dolanan ellerden biri sağ eline uzanıp sigarayı yere attı ve Daniel boynunu öpmeye başladı. Boynuna değen her bir dil darbesiyle onu kalbimin derinliklerinde kavradı. Céline niye direnmeye çalışmaması gerektiğini her bir darbede daha iyi anladı.

Kalçasıyla Daniel'in sertleşmeye başlayan erkekliğine sürtünmeye başladı. Gözlerini kapayıp Daniel'in, önünde birleşen ellerini tuttu. Daniel de ellerini aşağı doğru indirip vajinasını okşamaya başladı. Céline'in içindeki aşkı uyandıran Daniel'e duyduğu arzu oldu, kapalı göz kapakları yaşlarla zorlandı. Sadece tek bir damlaydı, kalan damlaları içine akıtmış olmalıydı. Kalbini aşk, içini arzuyla dolduran bu erkeğin parmaklarını ıslatan bu damlalar kadınlığından aşağı damlıyordu.

Daniel'in okşayışlarına daha fazla karşı koyamadı, onun dudaklarındaki tuzu dudaklarına almak için ona doğru döndü. Ellerini boynuna dolayıp gönderilemeyen bir aşk, bitmeyen bir susuzlukla onu öpmeye başladı.

Sevişmeleri sahnedeki danslarını andırıyordu, sadece Daniel ve o vardı. Ne kadar süreceğini bilmiyordu ama o nefes almayı, Daniel şarkı söylemeyi bırakmadan, müzikleri kesilmeden bu sahneden çekilmeyeceklerine emindi.

Kanı kaynıyordu, ona ve kendisine ait olanları ayırt edemiyordu. Narkoz etkisinden henüz çıkmış gibiydi, gözünün alabildiği her nokta bulanıktı. Daniel'in onu salona doğru sürüklüyordu. Eliyle masaya dokundu, buraya diye. Masanın üzerine oturup dizlerini büktü ve erkeğine bacaklarını araladı.

Daniel içine girdiğinde beyni ısınmıştı, kaybolmuştu. Genç kadın aklına olan tüm hâkimiyetini yitirmişti, kimse onu suçlayamazdı. Dizlerinin bağı çözüldü, bacaklarını açıp onu inim inim inleten erkeğe doladı. Hayatta karşı koyamayacağı tek kişi, onu uyandırmadan ama içindeki her duyguyu uyandırarak, üzerinden her şeyi sıyırarak terden ıslak vücudunu ona dayadı.

Masanın üzerinde yazdıkları ihtiras dolu şarkı bitince, yatak odasına geçip tek vücut olan evrenin sonsuzluğunda iki toz bulutu, yatağın titreşimleriyle ikisine ait olan dünyayı şiddetli bir deprem gibi sarsmaya hazırlanıyordu. Daniel duraksadığında genç kadın huzursuzluğa kapılıp onu öpmeye tek bir saniye bile ara vermek istemedi.

Elindeki telefonu görünce ne yapacağını anlayıp geri çekildi. Hayatını şarkılara ve kadınlara adayan adamın müziksiz yapamadığını biliyordu. İtalyanların divası Mina Mazzini'nin müzikleri, dalgalar boyunca sularını bu iki çıplak adaya çarpacaktı. 

Her bir notada kalçalarının arasında gelip gidiyordu, düzensiz dalgaları Céline'in arkasına vuruyordu. Darbeler hızlandıkça savrulan uzun saçlarını yatağa paralel duran sırtının üzerine koydu. Böyle daha güzel derken hızını alamayan adam, genç kadının başını eliyle aşağı indirip kalçalarına daha da derinden girmeye başladı. Geliyordu gidiyordu kalçalarının arasında, daha da hızlandı.

Céline başını kaldırıp ağzına aşık olduğu adamın ona sahip olduğu organına dayadı, erkekliğine. Ateşsiz yanan bir alevi söndürmek istercesine penisini sömürürken uyumadan gördüğümüz bir düşü andırıyordu. Tıpkı dimdik ayakta duran bir ağaç gibi oldukça kuvvetli ve hassas bir adam, dallarındaki tüm yükü indirmek için hırıltılar çıkarıyordu. Dayanamadı, güzel kadının dolgun dudaklarının arasına yaz yağmuru gibi indirdi.

Düşler, Tutkular ve ArzularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin