Saatler döne dursun
Rüzgarlar kaldırımlarda sureti çıkmış
Yaprakları ordan oraya savuruyordu
Boynunu büken sokak lambaları
Ayçiçeği suretinde, sen hangi yöne baksan
Dönüp dolanıp sana dönüyorduAramızda sadece birkaç şehir vardı
Ne varki kimliksiz kalan yüreğim
Kendi vatanının her köşesinde
Mülteci bir çocuk gibiydi
Belki bu denli göç etmemin nedeniydi
Bize ait bir alamet arayışıydı
Biz diye bir şey yokken
Bu denli umudun pervane olması
Hem acınası hem çıldırası bir yaraydıDijle gibi kan akan bir akarsuyu
Sargılamak aklın ahmaklığı olsa gerek
Bu denli sevmenin doğurduğu çocuktur akıl
İşte bu denli aşkın meyvesi
Aklı nasıl da nesneye bağlıyorOysa Karacaoğlan'dan istifa etmek elzem
Yunus Emre olma lütfuna erişmek lazım
Bir dem aşkı anlamak için
Aşkın sonsuzluğuna hicret etmek için
Aşkın mülkünde mülteci olmak lazımEy aşk de ki
Ben olmazsam iki element nasıl bir arada durur
Nasıl bahar olur, gelinlik güller nasıl serpilir
Zerreler nasıl da yan yana oturur
Ey aşk sen olmazsan
Sıralı dağlar nasıl delirir
Çöller nasıl aşılır
Sen olmazsan aşk
Süphan nasıl insafa gelirdi
Kalem nasıl kendini tanırdıAğaçlar, çiçekler, taşlar
Dokunduğun, dokunamadığın her şey
Görüp görmediğin her şey
Baştan sona aşkı anlatmak için can atıyorken
Belki de bu yüzden aşkın sofrasında
Besmeleyle oturmak lazım

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Garip
Poezieİnsan yüreği bazen Tanrı olmaya soyunuyor İçinde kimini öldürüyor Kimine can veriyor Bir insana biçilen ömür Kalpteki sevgi kadardır Ansızın sinope ömür biçerdi kalbime