Artık bu gece geri gidemeyeceğimi biliyorum. Kitaba hiç dokunmadan ranzadan indim ve mutfağa gittim. Herkes uyuyordu. Kendime güzel bir kahve hazırlayıp ne yapacağımı düşünmeye başladım. Orada iken her şey çok güzeldi. Ailemden uzak, iş güç sahibi bir insanım orada. En önemlisi seviliyorum. Beni seven kardeşten öte dostlarım var. Onları çok sevdim. Hem de çok. Peki Black'e ne demeli? Çok tatlı. Böylesine güzel bir hayatı kim isemez ki? Keşke orada yaşasam. Hayır, keşke gerçek hayatım o olsaydı. Nedenini bilmiyorum ama sanki kitaptaki dünya ya da rüya, adı her ne ise, şuanda bulunduğum dünya gibi hissediyorum. Sanki sahte dünyadayım şuan. Zaten kafam karışıktı iyice karıştı. Of.
Telefodan gelen sesle düşüncelerim bölündü. Alarmdı. Okula hazırlanmam gerekiyordu. Üstümü giyinip, kafama herzamanki BTS beresini giyip, aynaya baktım. Herzaman kendimi çirkin bulmuştum. Aslında o kadar da kötü görünmüyormuşum. Çantamı aldım ve evden çıktım. Bugün hava sanki daha soğuk. Her zaman olduğu gibi kulaklığım kulağımda yolda yürüyordum. Tek değişen şey sanki biri beni takip ediyordu. Hızlardım, arkama bakmadan devam ettim ve çaktırmadan ara sokağa saptım. Durup beni takip eden kişinin geçmesini bekledim fakat kimse yoktu. İyice kafayı sıyırmış olmalıyım. Kimse yok işte. Gerçi yaşadığım garip olaylardan sonra paranoyaklaşmam normal. Of neler düşünüyorum burda, okula gitmem lazım. Biri montumdan aşağı çekiştirdi. Kafamı çevirip baktığımda bunun Jin'in evine giderken gördüğüm kız olduğunu anladım. Bana bakıyor ve aynen şoyle diyordu. "Mi-na Mi-na" Aslında bu biraz korkutucuydu. Gözlerimi elleri ile kapattı. Kulağıma bilmediğim bi dilde çok sakinleştirici bir melodi söylemeye başladı. O sırada sanki karanlıkta bir boşluktaymışım gibi oldu. Rose'u, Lisa'yı, Black'i ve Jin'i gördüm. Bana sevgi dolu gözlerle baktıklarını, anılarımızı gördüm. Küçük kız şarkısını bitirip ellerini gözümden çekti. Adını sordum ama söylemedi. Eğilmemi istedi. Kulağıma fısıldadı: "Nerde gerçekten mutlusun? Orada mı, burada mı? Mesela sana orda mı, burda mı yaşamak istersin desem hangisini seçersin? Fakat şunu bil ki birini seçtiğin zaman ötekisinde zaman duracak ve birdaha hiç geri gidemeyebilirsin. Bu yüzden sana 3 gün veriyorum. Kararını ver. Tekrar geldiğinde cevabı verirsin. Şimdikik gidiyorum."
Küçük kız hoplaya zıplaya gitti. Cevabım zaten belli. Bu dünyada ha yaşıyorum ha yaşamıyorum aynı bok. Peki ben bu kızı nereden bulacağım şimdi?"Beni mi arıyorsun?"
Düşüncelerimi falan mı okuyor? Bu korkutucu. Diz üstüne çöküp yüzüne baktım.
"Bak ben gerçekten orada yaşamak istiyorum. Fakat ilk başta benim bir soruma cevap vermen gerek. Orası tam olarak ne oluyor? Kitaptaki dünya mı, rüya mı? Yoksa başka bir şey mi?"
"Eğer orada yaşamak istiyorsan bunu tak ve bununla uyu."
Bana siyah taşlı bir kolye verdi. Ben kolyeye bakarken çoktan gitmişti bile. Sorumu bile cevaplamadı veled! Herneyse okula gitsem iyi olacak.
Koşa koşa okula yetiştim. İlk iki ders bedendi. Beden dersini boş boş oturarak ve gerizekalı sınıf arkadaşlarımı izleyerek geçirdim. Gün boyunca hocalar toplantı yaptı ve derslere girmedi. Önemli bir olay olmuş olmalı ama banane artık bu dünyada yaşamayacağım. Okul çıkışı hızlı adımlarla eve gittim. Sevdiğim eşyalar ile vedalaştım. Sonra oturup anime izleyerek vakit öldürmeye başladım. 15 bölüm izledikten sonra saat gece 12 ye az kalmıştı. Kitabı yatağımın altına koydum, kolyeyi taktım ve uymaya çalıştım. Uyumam çok sürmedi. Uyandığımda tanıdık bir odada uyandım. Bu o garip daire şeklindeki oda. Tek değişen şey masada kitap değil anahtar vardı. Küçük kız belirdi birden bana siyah kapıyı hösterip yok oldu. Kapıya yöneldim ve anahtarı yerleştirdim. Biri elimi tuttu. Bu o küçük kıza çok benziyordu. Fakat bu siyah elbiseliydi. Bana dolu gözlerle bakarak,