"Ben küçükken çok kötü bir hastalığa yakalanmışım. Doktorlar da o sıralar yeni bir araştırma üzerine çalışıyormuş. Sonra ölmeme ramak kala bana bir serum enjekte etmişler. Bu serum insan dnasını değiştirip, hücreleri yeniliyormuş. Daha önce bir çok kişide denenmiş fakat kimsede işe yaramamış ve ölümle sonuçlanmış.Bende nasıl olduysa işe yaramış. Soluk düşen suratıma renk gelmiş, zayıf düşen bedenim birden normal haline dönmüş. Ama yıllar geçtikçe yeteneğim de gelişti. İlk akıl okuma yeteneğimi 16 yaşımda kullandım. Uçma yeteneğimi ve telekineziyi daha bu sene keşfettim. Benim, hatta bizim gibi olan o kadar çok insan var ki... Anlatamam sana... Ben hepsiyle iletişim halindeyim. "
" X - men dizisini izlemiş miydin? "
" Evet, hatta oradaki insanların gerçek hayatta da, oyunculuktan başka yetenekleri var. Mesela Jean Grey o tam bir telepat. Hatta Scott, Xavier, Mistik, Fırtına hepsinin güçleri var. Ve asıl bomba, filmdeki gibi bir okulda var. Ben o okulda okuyorum. Beni de seni ikna etmem için gönderdiler. "
" İkna için mi dedin sen? "
" Evet, cevabın nedir? "
" Ben.. Ben çok isterim ama annem ne olacak peki? "
" Pekala, işin aslı o senin annen falan değil."
" Efendim? "
" İstersen dna testi yaptır, ama o sadece seni evlat edinen bir koruyucu? "
" Pekala almam gereken cevaplar var! Beni akşam 7 de al. Seninleyim ortak! "
Deyip arabama binip eve doğru ilerledim. Yaklaşık bir buçuk saat sonra eve vardığımda, anahtarımla kapıyı açıp içeriye geçtim.
Annem her zamanki gibi sofrayı kuruyordu.
" Bakar mısın? "
" Evet tatlım? "
" Bunca zamandır, benim annemmiş gibi rol yaptın, beni bunca sene kandırdın. Ben senin istediğin her şeyi yaptım. Her dersi, her etkinliği, her kutlamayı.... Ama sen ne yaptın? Beni bunca yalanın içine sürükledin durdun...
Biliyor musun? Lan ben sana güvendim, sana inandım. En zor zamanlarında yanında oldum...
Borç içine battığın zaman senden habersiz gidip çalışarak borcunu ödedim..
Babam denen adam seni terkettiğinde sana ben destek oldum...
Şimdi ben bu kadar fedakarlık yapmışken sen benden birşey saklayamazsın.. O yüzden hemen anlatmaya başlasan iyi olur.. Anne Hanım! "
" Sen daha bebekken, annen seni bana emanet etti. Annenin peşindeydiler ve seni de öldürmelerinden korkuyordu annen.
Ben onun tek dostuydum. Sadece bana güvenebilirdi..
Bir gün annenle baban, arkadaşının düğününe gidiyordu. O adamlar nasıl olduysa anneni ve babanı buldular.. Annen sen kucağındayken, seni bana verip o adamlarla savaşmaya gitti.
Kavga ve kargaşanın sonunda büyük bir patlama oldu. Anne ve baban patlamaya çok yakın olduğu için hayatlarını kaybettiler.
Ben patlamadan yaralı bir şekilde kurtuldum. Sen kucağımdaydın ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.... "
Gözünden akan damlayı silip, konuşmaya devam etti.
" Sonra seni de alıp buraya taşındım. Seni de kendi kızım gibi sevdim, saydım, korudum... Bak bunları sana anlatmalıydım biliyorum ama sana bunları anlatırsam işler iyice karışacaktı.
Ne zaman özel güçlerin kontrolden çıksa senin hafızanın siliyordum. Bu şekilde güçlerini unutup, normal bir genç kız gibi yaşıyordun. Taa ki bunları öğrenene kadar... "
" Sen... Sen... neyse ya! Yaptıkların için çok teşekkür ederim. Fakat ben Emre ile birlikte gidiyorum. "
" Emre mi? Bak beni dinle! sakın ona güvenme. O tekin birisi değil.. Onunla gitmene izin vermiyorum! "
" Üzgünüm ama, söylediğin bunca yalandan sonra sana inanmamı, sana güvenmemi bekleme benden. Şimdi... Hoşçakal... Anne... "
Ağladığımı belli etmemek için hızlıca dışarıya çıktım.
Arkamdan seslense de ona aldırmadım.
İçeride azıcık olan ağlamam, şimdi hıçkırıklara dönüşmüştü.
Artık yorulmuştum. O şehirden bu şehire taşımaktan, hayatımı esir alan yalanlardan, beni yalnız bırakan annemden, annemi ve babamı öldüren adamlardan... Kısacası... hayattan yorulmuştum.
Hannah Baker'in bir sözü geldi aklıma...
'Ya kötü hissetmemenin tek yolu, sonsuza kadar birşey hissetmemekse?'
Emre'nin yolun karşısından geldiğini görünce gözyaşlarımı silip, saçımı başımı düzelttim.
"Vay be! Hissettiğimden de kötü durumdasın!"
"Ne yani? Şimdi sen benim hissettiklerimi hissedebiliyor mısın?"
"Evet tabiki!"
"Gidelim mi artık?"
Tamam anlamında kafasını salladı. Ardından arabanın yanına doğru ilerledik. Anlaşılan yolumuz uzundu ve bu benim az da olsa dinlenmem için iyi bir fırsattı...
Kulaklığımı takıp Teoman - İki Aşk şarkısını açtım.
- iki aşk İstanbul'da kaybolmuş
-İki aşk sonsuzlukta buluşmuş
-İstermiş ki hep yaşasın, başladığı gibi hayata
-Rüzgarıyla bir yelkenli, doğmuştu yanlış zamanda
-Sessizlikte bir çığlıktı, hazır değildi günaha
-Nefessiz kalmıştı aşksızlıktan
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kendimi uykunun kollarına bıraktım..
Uyandığımda koskoca bir evin önündeydik. Kapıda bizi bekleyen 2 koruma vardı. Ama birden saldırıya uğradık. Yaklaşık 20 kişilik, özel güçleri olan insanlar vardı.
Emre 'sakın dışarıya çıkma arabada kal' dedi. Arabadan inip insanlarla dövüşmek başladı.
Çocuğun biriyle uğraşırken elektrik güçlü olan biri Emre'nin arkasından saldırdı. Tabiri caizse tam anlamıyla Emre'yi kızarttı.
Emre yere düşerken ağlamaya başlamıştım.
Arabadan inip koşarak yanına gitmeye çalıştım . Sonra birden birşey hatırladım.
5 yaşında parkta oynuyorum. En yakın arkadaşım Elif var yanımda. Sonra sallanıyoruz ve Elif yere düşüyor. Dizi kanıyor. Koşarak yanına gidiyorum ve Elif'in dizine ellerimi koyuyorum. Onun acısı bana geçerken, dizindeki yara kapanıyor...
Belki de... Tabi ya diğer kalıtlar...
Koşarak Emre'nin yanına geldim. Ellerimi yarasını üzerine koydum. İşe yaramıyor.
Sonra zihnimde birini hissettim.
'Rahatla ve derin nefes al! Nefesini düzene soktukları sonra tekrar dene!'
Duyduğum sesi dinledim ve dediklerini uygulamaya başladım. Gözlerimi kapattım ve derin nefesler aldım. Ardından Emre'nin acısını içimde hissettim...
Nasıl olur da şu an bana zarar vermiyorlar diye düşünüp etrafıma bakındım.
Etrafım bir çembere sarılmıştı. Bir nevi kalkan görevi yapıyordu.
Emre yavaş yavaş uyanırken ben gücümün son damlasına gelmiştim.
Son hatırladığım şey ise Emre'nin üzerine düşen, zayıf bedenimdi...
Arkadaşlar yorum ve vote bekliyorum... Umarım beğenirsiniz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Sevgili
FantasyDaha önce hiç kimseyi sevmeyen bir kızın karanlık tarafını bırakıp, sevdiği kişi için yeni birine dönüşme halini konu alan nefes kesici bir hikaye...