"Gizem bu senin gelinliğin!"
Yağmur'un gösterdiği tarafa doğru bakıp,
"Aman tanrım! Bu benim gelinliğim"
Gelinliği alıp denedim. Gerçekten de çok güzeldi. Sıra ayakkabıya gelmişti. Kasiyere gidip gelinliğin parasını verdim. Şimdi ise mağaza mağaza ayakkabı arıyorduk.
Gözüme bir ayakkabı çarpınca Yağmur'u kolundan sürükleyerek mağazaya soktum. Görevlinin 'hoşgeldiniz nasıl yardımcı olabiliriz' demesini dinlemeden ayakkabının olduğu yere gittim ve aldım.
Parasını ödeyip çıktım. Zaten her şey hazırdı. Düğün yarın olacaktı. Emre'yi aradım.
+Hayatım ne yapıyorsun?
-İyiyim canım, takım elbisemi aldım ayakkabımı da beğendim, alıp eve gideceğim. Sen ne yapıyorsun? Aldın mı gelinliğini?
+Evet canım. Şimdi eve geçiyoruz bizde Yağmur ile.
-Tamam canım eve gidince mesaj at. Seni seviyorum
+Tamam hayatım atarım. Bende seni seviyorum.
Deyip kapattım.
Eve geldiğimizde annem kapıyı açıp elimizdeki poşetleri aldı. Biraz da eve Alış-veriş yaptım. Annem mutfağa geçerken ben karnıma giren ağrı ile elimi duvara dayadım. Karnımın içi alev alev yanıyordu. Kazağımı kaldırıp karnıma baktığım zaman hem karnımın ne kadar büyüdüğünü, hem de karnımda yanıkları olduğunu fark ettim.
"Hadi ama bebeğim! Biraz sakin ol!"
Yağmur yanıma gelince şaşkınlığını gizlemeden konuşmaya başladı.
"Gi-Gizem! Karnın yanmış senin!"
"Yardım et! Hemen doktora gidelim."
Koşarak arabaya bindik. Yağmur'a adresi verdim. Sanırım bayılmak üzereyim. Hiç halim kalmadı!
20 dakika zorla da olsa dayandım ve sonunda geldik. Yağmur koluma girdi ve yavaş adımlarla asansöre bindik.
Odanın kapısını açık görünce içeri daldık. Hemen sedyeye uzandım. Doktor ultrason ile bakınca,
"Şimdi tam 6 aylık olmuş. Çok hızlı büyüyor!"
"Ona bir zarar gelmiş mi?"
"Ne gibi?"
"Karnım alev aldı! Tam anlamıyla!"
"Hiç bir yanık izi yok. İyileşmiş olmalısınız!"
"Peki bir sorun var mı?"
"Şimdilik yok. İlaçları düzenli bir şekilde kullanın yeter."
"Bu arada biz yarın evleniyoruz. Sizi de bekleriz!"
"Öyle mi hayırlı olsun. Gelmeye çalışırım!"
Klinikten çıkıp tekrar eve döndük. Emre ve annem telaşlı bir şekilde kapıda karşıladılar.
Olanı biteni anlattım ve yukarıya doğru çıktım. Odama gidip dinlenmek istiyorum. Ee malum yarın büyük gün..
" Gizem kal hadi! "
" Emre git basımdan! Uyucam biraz!"
"Tamam biraz daha uyu."
Emre ellerimden tuttu.
"Gizem uyan! ellerin buz gibi!"
"Emre bebek yapıyordur, bişey yok!"
"Kızım mal mısın? Öleceksin burda! Kalk yoksa ben kaldırmasını bilirim!"
Onu umursamayıp uykuma devam ettim. Emre başımdan aşağı su dökünce yerimde zıpladım. Emre'yi telekinezi ile havaya kaldırdım.
"Bu yaptığın hiç hoş değildi! Emre!"
"Hayatım indir beni aşağıya!"
"Sen kaşındın!"
Telekinezi ile iyice duvara yapıştırdım onu! Nefes almakta zorlanınca yere bıraktım. Emre soluklanıp yanıma geldi.
"Ben özür dilerim Emre! Kendimi kaybettim!"
"Tamam hayatım sorun değil! Ağlama sen!"
"Canın acıyor mu?"
"Yok acımıyor birtanem!"
"Artık gidebilir miyiz burdan?"
"Tabi! Gel kahvaltımızı edelim. Sonra da düğün yapacağımız alana gideriz."
Tamam deyip kafamı salladım.
Burası harika.. İnanamıyorum...
Her yer ışıklarla kaplı ve masalarda mumlar var. Masalar ve sandalyeler odun şeklinde gayet otantik.
"Emre burası gerçekten çok güzel!"
"Bu daha bitmemiş hali ve öğrenciler bizim için bir sürpriz hazırlamış!"
"O zaman bir an önce hazırlıklara başlayalım! Zaten saat iki, akşama anca hazırlanırız!"
Yağmur'u arayıp buraya gelmesini söyledim.
Yağmur 20 dakika içinde geldi. Hemen gelin odasına girdik ve hazırlıklara başladık.
******************************************
Emre'nin koluna girmiş, heyecandan adeta kolunu koparacaktım. Emre bana döndü ve
"Sakin ol hayatım! Bu günlerde güçlerin kontrolden çıktı! Milleti uçurmanı istemeyiz değil mi?"
Dedi sakince. Ona gülümsedim ve nikah masasına doğru ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Sevgili
FantasyDaha önce hiç kimseyi sevmeyen bir kızın karanlık tarafını bırakıp, sevdiği kişi için yeni birine dönüşme halini konu alan nefes kesici bir hikaye...