Güldü,gülmek ona o kadar yakışıyordu ki.''yemeği inşallah sen yapmıyorsundur. Aç kalırız yoksa'' dedi. Koluna yumruk attım ''merak etme yemeği Dilay yapıyor. Hem ben yapsam ilk lokmada ölürsün. Zehir katarım senin yemeğine.'' dedim. ''Dilay sadece bizden 1 yaş büyük savurgan hanım'ı eklemee gerek yok.'' dediğinde gözlerim kocaman açıldı ama sonra eski haline döndü. Sonçta ben de burda bakıcılık yapıyordum. ''neyse ben Doğukan'a bakayım sıkılmıştır şimdi o.'' dedim. ''şu an True Blood izlemekle meşgul sıkılacağını sanmıyorum.'' dedi.'' Neee!! 7 yaşındaki bir çocuğa o sapık diziyi mi izletiyorsun?'' dedim şaşkınlıkla. Hemen Doğukan'ın yanına koştum ve izlediğine baktım,çizg-filmdi.hemen izleme geçmişine baktım,hepsi çizgi-filmdi. ''ne oldu Gece abla?'' diye sordu bana. ''yok bi şey hayatım sen izlemeye devam et.'' dedşm ve Poyraz'ın yanına koştum. ''PİÇ KURUSU!!'' diye bağırdım. Göt,güldü ve ''gerçekten Doğukan'a izleteceğimi mi düşündün?'' dedi. ''Senin gibi bir sapıktan beklenir bir davranış.'' dedim. Sanırım bunu söylediğimde hata yapmıştım. Sözümü bitirdiğim anda kapıyı kapattı ve beni kapıyla onun arasına alıp sıkıştırdı. Bedeni bana baskı uyguluyordu. ''bu-bunu yapmamalısın beni sinir ediyorsun.'' dedim. ''seni sinir etmeyi seviyorum savurgan. Ayrıca da eğer sapık olsaydım altımda zevkten inliyor olurdun anladın mı GECE?'' adımı bilerek üstüne basa basa söylemişti. Kimsenin söyleyemediği gibi,tutkulu ama kızgın bir şeilde dilinde döndürüp o öpülesi dudaklarından çıkarmıştı. ''sapıksın hem de çok ama beni altına almayı hayalinde bile göremezsin POYRAZ.'' diye tısladım. Ben de adını üstüne basa basa söylemiştim. Yamuk sırıtışıyla güldü ve kulağıma eğilip ''hadi bakalım'' dedi ve odasına geçti. Aşağı inip Dilay'a '' Dilay yemeği hazırlasana doğukan acıkmıştır şimdi.'' dedim. ''şey Poyraz bey? O acıktı mı? Eğer acıktıysa onun yemeğini yapacağım da.'' dedi. ''allah allah aynı emeği yiyecek beyefendi ayrımcılık yok.'' dedim. Kimseye ayrımcılık yapmam,hele sana? HİÇ YAPMAM. ''ama Gece'' Diyecek oldu ''şşş sen merak etme benim seni engellediğimi söylerim ona.'' diye onu susturdum. Kafa sallayıp mutfağa geçti. İlk yemek olduğu için ben de masyı harika bir görünüme dönüştürmüştüm. Sonuçta ilk yemekti daha sonra çok beklerlerdi. Dilay bana yemeğin hazır olduğunu söyledi ve endi evine gitmek üzere yola çıktı. ''Poyraaaaz! Doğukaaaan! Yemek hazır hadiiii!'' diye bağırdım. Biraz zaman geçtikten sonra ''insan gibi yanımıza gelip söylesene ne bağırıyorsun be?'' diye söylenerek aşağı poyraz indi. ''sonundaaaa'' diye bağırarak koşarak da Doğukan geliyordu. ''koşma düşersin!'' diye Poraz ve ben aynı anda bağırdık. ''tamam sakin olun yürürüm.'' dedi. İkimiz de birbirimize güldük ve yemeğe oturduk. Yemeği koyduğumda Poyraz'ın yüzü değişti ''benim yemeğim nerde Gece?'' dedi. ''cık cık cık Kimseye ayrımcılık yok Poyraz herkese aynı.'' dedim. ''iyi be bende kendi yemeğimi yaparım. '' dedi ve mutfağa gitti.''Poyraaaz hazır elin değmişken bize de tatlı yapsana'' dedim. ''inşallah Gececim ya inşallah. Kaldır koca kıçını kendin yap'' dedi. Önüme dönüp gözlerimi devirdim. ''Gece abla gözlerini devirme abim hiç sevmez.'' diye fısıldadı doğukan. ''iyi ki söyledin sinir edebilirim artık onu.'' dedim. O sırada elinde tencereyle Poyraz geldi. ''cık cık cık insanlar varken fısıldaşılmaz.'' dedi. ''sen insan mısın ki?'' dedim. Bu çocuk gerizekalı demedi demeyin. ''Poyraz sen salak mısın? biz de makarna yiyoruz neden gidip makarna yaptın?'' dedim. Ben gülüyordum ama o, sanki salakmışım gibi bakıyordu bana. ''ben ailemin yediği yemeği yemem Gece'' dedi. "mal misin ben aynı aileden değilim." dedim o sırada dogukan hemen söze atladi "hayııır Gece abla sen ailedensin" diye bağırınca Poyraz da "dogukan için öylesi. bu yüzden YE-MEM." dedi. "aman iyi be" dedim ama çok merak ediyordum bunun cevabını alacaktım. Yemek bittiğinde dogukanin 1 saat televizyon izleme hakkı vardı bu yüzden televizyon karşısına geçti. Poyraz da masayı toplamama yardım etti. "neden ailenle aynı yemeği yemezsin ki?" diye sordum ağzımı tutamayarak. Poyraz ofladı ama "eskiden babam çok iyi biriydi,hep benimle ilgilenirdi ama daha sonradan bi kaza oldu ve benim yüzümden olduğunu sanıyordu. o kazadan sonra bana 'bir daha asla ailenle aynı yemeği yiyemezsin. Bu kaza senin suçundu,senin yüzünden ben bacaklarımı kaybettim!' diye bagitmisti ve bir daha asla ailemle birlikte bir şey yapmadım. Annem de hep babamın sozune uydu hep bana başka şeyler yaptırdı." diye anlattı. kötü olmuştu,gözleri doluydu. Ama ben yine de sordum,ogrenmeliydim "kaza neydi?" dedim yumuşak şekilde. "arabarla gidiyorduk,ben çok konuşmuş babamı sinirlendirmistim. Korkunç bir kaza geçirdik,o bacaklarını kaybetti ben de abimi." dedi. artık dayanamamış ve aniden ona sarılmıştım. "üzgünüm,bunları hak edecek birsey EMİNİM yapmamissindir. keşke olmasaydı ama olmuş,hayatını bunlara,geçmişe bağlı sürdürme olur mu?" dedim. beni sıkıca kavradı. "belki sana uymaliyim,belki geleceğe bakmaliyim." dedi ve beni bıraktı. Gözünden düşen bir damla gördüm. Sanki değerli,hiç düşmemesi gereken bir şeymiş gibi onu yakaladım. Bir anda Poyrazca yakın olduğumu,onun yumuşak halini görmeye başladım diye dusundum fakat bir anda tekrar eski haline donup aramıza o buzdan mesafeler girdi. "Artık Dogukan yatmali. Ben de odamdayim." dedi ve odasına çıktı. yine Poyraz'ın bana soğuk olduğu zamana dönmüştük. sanki bu yakinligimiz 5 dakika gibi gelmişti ama 1 saat olmuştu. Dogukan'ı yatirdim ve odama gectim. Eski kitaplardan birini aldım ve içini karıştırmaya başladım. aldığım notlar,eskiden girdiğim ama nasıl çıkacağını bilmediğim depresyondandı. Acı çekiyordum,sadece acı. o günlere bakınca onun adını gördüm. Eskiden olsaydı aglardim ama şimdi ağlamıyorum. Adını görünce sadece aklıma 'onu görsem panik yapmam çünkü artık Poyraz'in beni koruyabilecegini biliyorum' geldi. Bunları düşünürken odamın kapısı tiklandi. "giir" dedim. Poyraz geldi. "soğuk davranışım için üzgünüm bir anda o günlere döndüm." dedi. gözleri kıp kırmızıydı belli ki aglamisti. "önemli değil." dedim ve başını öne eğdi. "şey Gece,yani savurgan benim uykum kaçtı,masal okur musun?" dedi. sırıttım. "gel" dedim ve yatakta yer açtım. hemen gelip dizime yattı. "bir zamanlar bir prenses varmis, bu prenses çok uzgunmus. Hiç saraydan dışarı adım atmamış,merak ediyormus. Bir gün ailesinin haberi olmadaan dışarı çıkmış,şehre gitmiş. O kadar büyülenmiş ki hep gelmek istemiş ve her gün kaçıp kaçıp gelmiş. Bir gün yine şehre geldiğinde ileride bir agaclik görmüş oraya yurumus. yürürken birine çarpmış,çok yakisikliymis. Önüne bak diye kabaca cikismis prensese. Prenses altta kalır mı? hemen 'sen nasıl böyle konuşursun bir prensesle. demiş ve şapkasını indirmiş. çocuk ozur dilemiş siz oldugunuzu fark etmedim demiş sonra kız çocuğun gözlerine bakmış,taa en derinlerine. o gözlerde hiç olmayan tutkuyu,hiç olmayan aşkı görmüş. çocuğa aşık olmuş. çocuk da prensesin gözlerine bakınca zarafeti,kibarligi ve aşkı görmüş ama ikisi de biliyormuş farklı dünyalarin insanlariymis onlar. yine de kaçıp kaçıp bulusmuslar. özlem gidermişler. en sonunda prenses babasına evlenmek istediğini söylemiş. babası kızmış önce fakat kızının aşık olduğunu görünce razı olmuş. çocuğa söylemiş bunu,çok mutlu olmuş hemen o gece istemeye gitmişler. Kral kızını vermiş,güzel bir düğün yapmışlar ve sonsuza deek birlikte olmuşlar." diye anlatfim. anlatırken saçlarıyla oynuyordum,o yumuşacık saçlarıyla. hemen uykuya dalmıştı. Kendi yatağı değildi ama benim yatağında yatması da sorun değildi,onun o limon kokusunu seviyordum. Ben de Poyraz'ın yanına uzandım,"farklı dünyaların insaniyiz Piç kurusu,farklı dünyalar..." dedim ve ben de uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Gecenin Soğuk Poyrazı
RomanceGece asosyal bir kızdır. Genellikle evde oturup kitap okumayı tercih eder. Diğer kızlar gibi gece barlara gitmeyi sevmez ama Daha sonra bir gün biriyle karşılaşır. Acaba bu çocuk onu değiştirebilir mi?