start

285 26 8
                                    

Dünya bundan yaklaşık 200 yıl önce hiç bilmediği, tanımadığı bir tür ile tanıştı. Mutanlar. Gen bozukluğuna uğramış insanlar olarak da adlandırılan bu tür, ilk zamanlarda insanlar tarafından dünyanın her yerinde hor görüldü. Öyle ki onların Tanrının hatası olduklarını düşünenlerin sayısı bir hayli fazlaydı.

Mutantlar ya da gen bozukluğuna uğramış insanlar, toplum içerisinde o kadar dışlanmışlardı ki kendi aralarında bazı küçük topluluklar kurmuş ve insan avına çıkmışlardı. İlk başlarda sadece kendilerine kötü sözler söyleyen yada zarar vermeye çalışan kişilerin canını yakıyorlardı. Ama bu zamanla öyle bir hâl aldı ki küçük mutant grupları artık çektikleri zulme dur demeye karar verenlerle dolup taşmış, insanların canlarını yakmaktan öteye giderek toplu katliamlara başlamışlardı.

Tabi bu durum insanlar ile barış içinde yaşamak isteyen iyi mutant gruplarının da adını lekeliyordu. Mutantların bir kısmının mutasyonu dışardan belli olmadığı için rahat rahat insan içinde gezebiliyorlardı. Ancak büyük bir kısmında mutasyon bedenin dışından kendini gösterecek şekilde oluşuyordu, bu yüzden sokaklarda gezmek azap oluyordu. Çünkü her ne kadar iyi niyetli de olsanız, isyan çıkaran mutant grupları yüzünden mutantların hepsi mimlenmişti. Mutasyonu dışarıdan belli olan birini görünce insanlar ya kaçıyor ya da kötü sözler sarf edip şiddete başvuruyorlardı.

Bu durum bu şekilde iyisiyle kötüsüyle yıllarca sürdü. Ama ne insanlar mutantların varlığına alıştı, ne de mutantlar. Ancak bir gün mutantların insanları keyfi katletmelerine sessiz kalmak istemeyen bir mutant grubu eylem yapmaya karar verdi. Eylemleri çok iyi niyetliydi. Herkese bütün mutantların aynı olmadığını gösterecek, ön yargılarını kıracaklardı. En azından plan buydu. Tabi işler her zaman planlandığı gibi gitmezdi. Gitmedi de. O gün o eylemin haberini isyancı mutantlar almıştı ve oraya bir çok insanın geleceğini biliyorlardı. Bunun anlamı toplu intikam demekti onlar için. Yada toplu katliam.

Eylem planlandığı gibi başladı, pankartlar açıldı. Şehrin bir ucundan diğer bir ucuna yürünecekti. Ağızlarda sayısız slogan dolaşıyordu. Bütün mutantlar aynı değil! Barış içinde yaşamak istiyoruz! İki tarafın da canı yanmasın artık!
Her şey iyi hoştu. İnsanların çoktan ilgisini çekmişlerdi. İlk başta çok korkmuşlardı insanlar eylemlerini durduracak diye. Ama bekledikleri gibi olmadı hatta aralarına insanlar bile katıldı. O kadar kalabalıklaştılar ki gören duyan geliyordu. Mutantlar mutluydu, insanlar mutluydu. Bir umut doğdu herkesin içine. Belki de herkes aynı değildi, birlikte rahat yaşayabilirlerdi. Bu düşünceler eşliğinde omuz omuza eyleme devam ederlerken kendilerini bekleyen kaderden habersizlerdi. O gün orada yürüyen on ya da on beş bin mutant ve insan bir kaç dakika sonra olacak katliam habersizdi.

Yürüşüyün son durağında onları bekleyen bir sürpriz vardı. Yürüyüş sürdü, ayrılanlar oldu, daha çok katılanlar oldu. Sonunda bitiş sokağına varıldı. Mutlu bir şekilde sona ulaştıkları için sevinç içindeydiler. Artık her iki tarafta mutlu olabilecekti, isyancı mutantlara karşı birlikte duracaklardı. Ama ne yazık ki bunların hepsi bir hayal olarak kaldı. O gün, o yürüyüşün son durağı olan sokağa vardıklarında isyancı mutantlar kendi genlerinden olan kardeşlerini bile umursamadan yürüyüşteki her canlıyı yok ettiler. Öyle bir yok ettiler ki kimse nasıl olduğunu anlamadı. Hiç kimse o kadar kalabalık bir grubun ateş edilmeden yada darp edilmeden bir sokağı ceset okyanusuna çevirecek hâle nasıl geldiğini hiç bir zaman öğrenemedi.

O günden sonra mutantlar sadece mimlenmekle kalmamıştı. Hükümetler birliği toplanmış, dünyada ulaşabildikleri ve güçlerinin yettiği her mutantın öldürülmesi kararını almıştı. İsyancı mutantların yaptıklarına katlanamayıp taraf değiştiren mutantlar olmuştu. Kendi türlerini avlamak için insanlarla işbirliği yapanlar.

Bu karar alınalı yaklaşık dört yıl oluyordu ve dört yılda mutant türünün yüzde doksan dokuzu yok edilmişti. Çünkü mutantlar, güçleri farkedildiği anda öldürülmeye başlanmıştı. Güçlerini kullanmayı öğrenmeye vakitleri olmadığı için kendilerini savunamıyorlardı. Milyonlarca mutant -isyancıların çoğu dahil- bir kaç yıl içinde katledilmişti. Dünya üzerinde yaşayan mutant sayısı parmakla sayılacak kadar az kalmıştı. Onlarda bu karar alınmadan önce güçlerini kullanmayı öğrenen üst seviye mutantlardı.

Nerede yaşıyorlar, nasıl yaşıyorlar bilen yoktu. Çünkü artık sokaklarda rahat gezemiyorlardı. İnsanlar ise uzun zaman sonra huzurlu ve rahat bir yaşam tarzı sürüyorlardı. Yani onlar böyle düşünüyordu. Sürekli her yerde mutantları nasıl ortadan kaldırdıklarına dair haberler, belgeseller, filmler yayınlıyorlardı. Niyetleri toplumu gaza getirmekti. İşe de yarıyordu. Bu karar alındığında insanların bir çoğu karşı çıkmıştı. Ancak isyancılar o kadar çok katliam yapmıştı ki zamanlar savunan taraflarda sessiz kaldı. Günümüzde ise insanlar mutant kelimesini ağızlarına bile almıyordu. Mutlulardı, rahatlardı. Gerisi önemli değildi.

Ya da öyle sanıyorlardı. Ama bilmiyorlardı. Bilmedikleri şuydu; aşağıda, derinlerde bir yerde, biri öyle bir yemin etmişti ki. İntikam yemini. Demişti ki, türümü bu hale getiren herkes bedelini ödeyecek. Herkes. Ve ben dünyada yaşayan tek bir insan kalmayana dek durmayacağım.

Bu konuşulanlar küçük sızıntılarla insanların kulağına fısıldanıyordu. Amaç içlerine korku salmaktı. Ama insanlar dünyada ki bütün mutantların yok olduğundan o kadar emindiler ki, buna ihtimal bile vermiyorlardı. Oysa bilselerdi o fısıldananların doğru olduğunu, birinin böyle bir yemin ettiğini ve o kişinin bir kaç yıl önce mutantlar ile insanların birlikte yaptığı eylemi kana bulayan kişi olduğunu, asla bu kadar emin konuşmazlardı.

Ve o kişi, Kim Taehyung, geri dönmek için doğru zamanı dört gözle bekliyordu.

--

Soulbender /vmin+yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin