İNTİKAM

1.4K 74 91
                                    

Bölüm şarkımız Dolores'in anısına When you're gone. Daha Chris ve Chester'in ölümüne alışamamışken, Dolores'i de kaybettik. 

***

Severus gözlerini güçlükle açıp etrafını görmeye çalıştı. Bulunduğu yer, her neresiyse, zifiri karanlıktı, gözlerini açması ile kapaması bir şeyi değiştirmiyordu. Bir süre kendine zaman tanıyıp, olanları hatırlamaya ve karanlığa uyum sağlamaya çalıştı. Başına bir darbe almış olmalıydı, düzgün düşünemiyordu. Derin nefesler alarak önce başındaki ağrıyı dayanılır hale getirmeye odaklandı. Ardından bağlarının izin verdiğince bedenindeki fiziksel hasarları tespit etmeye çalıştı. Hissettiği herhangi bir sıkıntı yoktu, kafasındaki bulanıklık haricinde. Yavaş yavaş olaylar gözünün önüne gelmeye başladığında, öfkesi de uyandı. Sanki bir başkasının anılarını izliyormuşcasına, ilk saldırıyı, düşen büyücüleri, yeni evlendiği eşini ondan uzağa fırlatan laneti bir kez daha gördü. Ve Hermione'ye doğru çakan yeşil ışık... Hermione başka yöne bakıyordu, kendini korumasına imkan yoktu. Laneti kim attıysa bir taşla iki kuş vurmuştu; hem karısını, hem doğmamış bebeğini almıştı ondan. Kalbinin adeta kuruyup taşa dönüştüğünü hissetti, yaşadığı hiçbir acıya benzemiyordu. Ne parçalanan ailesi, ne Lily'yi kaybetmek, ne kendinden nefret ederek ikili ajan olarak geçirdiği yıllar, ne de Voldemort tarafından harcanmak... Tekrar yaşama isteği duymasını sağlayan kadın gitmişti, hayatına anlam katacak bebeği gitmişti, artık geride kalması için bir neden yoktu. Tüm duygularını zihninin gerisine itti, hangi amaçla buraya getirildiğini bilmiyordu ancak buradan cesedi çıkacaktı ve giderken yanında Hermione'nin katilini de götürecekti. Tabii, ulaşabildiği diğer pislikleri de.

Belinden sırtını dayadığı duvara bağlıydı, kolları da arkasında birleştirilmişti. İki ayak bileğinde de büyülü olduğu belli zincirler vardı. Önce ellerini gevşetmeye çalıştı, eğer bileklerini kurtarabilirse, ayaklarına uzanabilir, zincirlerin zayıf halkasını arayabilirdi el yordamıyla. Asası elinde yoktu ama elleri ve ayakları serbest olursa, bu lanet olası zindana ilk giren talihsizi şaşırtıp asasını ele geçirebilirdi.

Bir süre uğraştıktan sonra elindeki bağların muggle kısmını gevşetmeyi başarmıştı. Düğüme ulaştıktan sonra tamamen çözerek bu kez büyü kısmını kavramaya çalıştı. Dışardan gelen ayak seslerini duyduğunda hareket etmeyi bırakıp önceki pozisyonuna geçti, bilinci hiç yerine gelmemiş gibi, kıpırtısız bekledi. Kapının üstünden ufak bir gözetleme penceresi açıldı, "Hala baygın" diye birine seslendiğini duydu dışardakinin. Uzaklardan kim olduğunu çıkaramadığı ama tanıdığından emin olduğu birinin konuşmasını duydu, "Bırak öyle kalsın, o salağı zincirleyip gel, Radolphus'un yardıma ihtiyacı var."

Radolphus? Kesinlikle bir Lestrange. O tanıdık ses de bir Lestrange'e aitti ancak çıkaramıyordu, hayatta kalan Lestrange'lerin hepsi Azkaban'daydı. Bu Radolphus gibi kimsenin haberi olmayan bir Lestrange daha mı vardı? 

Kapı sessizce açıldı, Severus tüm dikkati kulaklarında dinlemeye devam ediyordu. Yere bir beden atıldığını duydu. Sonra zincir şıkırtıları ve fısıltıyla söylenen büyüler. Bağlardan birini mühürleyen büyüyü yakalamayı başarmıştı, asasız da icabına bakabilirdi. Hücre arkadaşının zincirlenmesi tamamlanınca, adam geldiği gibi gitti. Kapının kapanmasıyla çöken karanlıkta Severus baygın yatan adamın kim olduğunu anlayamıyordu, anlamakla vakit kaybedecek değildi de zaten. Elindeki bağlardan tamamen kurtulduktan sonra ayak bileklerindeki zincirleri yoklamaya başladı, zayıf halkayı ararken aklına yine Hermione geldi, izlemeye bayıldığı illüzyon gösterileri, şu Dickens romanının kahramanıyla aynı adı taşıyan şovmen(*). Onun gösterilerinde görmüştü, deli bağlar gibi bağlanan adamların serbest kalışını. Bir süre daha uğraştıktan sonra ayaklarındaki zincir de çıkmıştı. Sadece belindeki kalmıştı ancak devasa kelepçeyi asası olmadan çıkarmasına imkan yoktu. Bacaklarını hareket ettirerek kan dolaşımını hızlandırmaya çalıştı. Soğuk zemine daha fazla yapışık kalırsa içeri biri girdiğinde savaşacak hali kalmayacaktı. Bu arada, diğer adamın da kıpırdandığını duyabiliyordu, bu zindana attıklarına göre aynı taraftan biriydi. Eğer beceriksizin teki değilse, birlikte epey adamın icabına bakabilirlerdi.    

PASSION PLAY - SNAMIONE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin