Bölüm şarkımız Depeche Mode - Dream On. Can you feel a little love ? // Az da olsa aşkı hissedebiliyor musun?
***
Kapının kapanmasıyla Prof. McGonagall göründü. "Erkencisin Mia, hoşgeldin" diyerek Hermione'ye sarıldı. Hermione bu sıcak karşılamadan memnun şekilde eski öğretmenine sarılırken Minerva devam etti "Lütfen sen de otur Severus, görüşlerin benim için önemli."
Hermione içinden "İşte şimdi kavga başlayacak" diye düşündü. İksir öğretmenliği için çok hevesliydi, aynı zamanda da yapmayacağını düşünüyordu ancak Snape damarına nasıl basacağını iyi biliyordu ve sırf bu yüzden Hermione her an tamamiyle vazgeçip geceyi Domuz Kafası'nda Ron ve Harry ile içerek geçirebilirdi. Derin bir nefes alıp Minerva'nın rahat koltuğuna oturmadan önce kendine Snape'in kötü adam olmadığını hatırlattı. Yıllarca hayatını riske atmıştı, aydınlık taraf için inanılmaz fedakarlıklar yapmıştı, beton kadar sert görünse de sevmeyi biliyordu, tüm kalbiyle nefret ettiği Harry'nin hem savaş öncesinde hem de savaş sırasında defalarca hayatını kurtarmıştı.
Harry'yi düşününce gerginliği biraz azaldı. Harry hiç sahip olmadığı kardeşi gibiydi ve kalın kafasına rağmen hala hayattaysa bunda Snape'in de payı vardı. Ona hayatını borçlu olan sadece Harry değildi ayrıca. Fred, Lavender ve Molly'yi de Snape kurtarmıştı,(*) Molly yetişip Bellatrix'in icabına baktığında dolaylı yoldan Luna, Hermione ve Ginny de hayatını Snape'e borçlu duruma düşmüştü. Daha kaç kişiyi ölüm yiyenlerin elinden çekmişti, Hermione bilmiyordu. Adam, sanki büyük bir ayıpmış gibi inatla suskun kalmıştı.
Harry ise başka bir dünyaydı. Savaş sonrası Harry için savaşın kendisinden bile zor geçmişti. Snape olmasa burnu boktan kurtulmaz ve büyük ihtimalle Sağ Kalan Çocuk fazla 'sağ' kalamazdı. Büyü dünyası Harry'yi sevgiyle kucaklamıştı. Aynı zamanda büyük bir hayranlık ve bağlılıkla. Ancak bu kadarı Harry'ye fazla gelmişti. Sihir dünyasına adım attığı 11. yaş gününden itibaren başına gelmeyen kalmamıştı. Hogwarts'ta merakla karşılanmış, hem sevgi hem nefret görmüştü. Defalarca ölüm tehlikesi atlatmış, son yılında okulu terk edip kendini adeta sürgün etmiş, sevdiği insanları kaybetmiş, hem kendi zayıflıklarıyla, hem de ihanetle yüzleşmişti. Sonunda galip çıkan taraf olduğunda tek istediği her şeyi unutmak iken çevresi isteyerek ya da istemeyerek yeni bir sayfa açmasını engelleyen insanlarla dolmuştu. Kimse Harry'nin daha 20 yaşında bile olmadığını, ne çocukluğunu ne de ergenliğini gerektiği gibi yaşayamadığını fark etmemiş, bir süper kahraman nasıl davranırsa o şekilde davranmasını beklemişti. Uzun zaman Weasley ailesinin kanatlarına sığınmış, ancak bu güvenli alandan çıkmaya her cesaret ettiğinde çevresini saran ve şöhretinden nemalanmaya çalışan yalakalarla karşılaşmıştı. İçine düştüğü ağır depresyon sırasında sihir dünyasından uzaklaşıp muggle hayatına dönmeyi bile düşünmüştü ama Harry'yi engelleyen Severus Snape olmuştu.
Konuşmayı başlatan Minerva oldu. "Prof. Slughorn'un emekliliğinden sonra iksir kadromuz yine boş ve onu daha fazla burda kalmaya ikna edemedim. Elimdeki en iyi iksir ustası sensin Severus ancak Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'da harikalar yarattığın için sana bu dersi teklif edemem. Yaptığım araştırmalarda en uygun seçeneğin Mia olduğunu gördüm. Sen ne dersin?"
"Açıkçası emin değilim. Horace ayrılıyor olabilir ama emeklilikten vazgeçmeye can atan iksirciler var. Bayan Granger fazla genç."
"Aslında benim de istediğim tam da bu Severus" dedi Minerva, "Hogwarts'a taze kan ve enerji. Mia, bu iş için biçilmiş kaftan."
Hermione kendine hakim olmaya çalışarak doğrudan Snape'e hitap etti "Sizin Hogwarts'ta iksir öğretmeye başladığınız yaştan bir kaç yıl daha büyük olduğumu hatırlatmak isterim Profesör"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PASSION PLAY - SNAMIONE (Tamamlandı)
FanficHogwarts Savaşı'ndan sonra Severus Snape'in hayatta aldığı bir Harry Potter dünyası. Isteksiz bir kahraman. Güçlü bir kadın. Zoraki bir ortaklık.