Yoongi'nin gözleri boş odayı görmek ve görüş alanındaki kızıl saçlıyı gözetlemek için açıldı. Aşağı baktı, Jimin'in göğüsünde tamamen kendinden geçtiğini gördü. Büyük bir puf koltuk kümesinde uzanıyorlardı. Yoongi yer değiştirdi, odada ne olduğunu görmek için ayaklandı. Bir şey yoktu ama bir ışık ve köşede her zaman olduğu gibi bir dolap vardı.
Tabii ki, eve taşındıklarında ki eski kutularda oradaydı fakat tüm mekan toplanmıştı. Genel olarak, toz ve örümcek ağları vardı ama her şey temizdi. Lanet olsun. Başlıyorlardı.
Doğruldu, Jimin uykusunda azıcık hareket etti, bir anlığına gözleri açıldı. Yoongi, Jimin'in hemen tekrar uykuya dalışını izlerken hareket etmeyi kesti. Bu Yoongi'nin hiddetle kaşlarını çattığı kısımdı. Jimin daima kolayca uyanırdı ve asla tekrar uykuya dalmazdı. Asla.
Yoongi, Jimin'i kıpırdatmadan onu kaldırdı ve odayı aramaya başlarken onu puf koltuktan ayırmadı. Hafifçe tökezledi, kapıya gitti ve kolu indirdi. Tabii ki de, kilitliydi. Yoongi yerde onlar için bırakılmış olması gereken notu farkederken hüsranla sızlandı.
Yoongi! Jimin'in bunu görmesine izin verme. İkinizde uyandığında Doğruluk mu Cesaretlilik mi başlayacak. Görevleri size telefon aracılığıyla yollayacağız ve sizi izliyor olacağız bu yüzden sahtekarlık yapma ya da deneme! Jimin yakında uyanacaktır. Telefonlarınız pufun altında. SAHTEKARLIK YOK UNUTMA HYUNG!! Yakında görüşürüz xx
Taetae
Yoongi gözlerini kapattı, kağıdı küçük bir dikdörtgen halinde katladı. Arkasına döndü, pufların altına ulaşıp, iki cihazı bulmadan önce uyuyan çocuğa doğru yürüdü.
Direkt kendisininkine baktı, iletişimlerin silinmiş olduğunu gördü. Ağır ağır nefes aldı, sinirlenmemeye çalıştı. Sonuçta, hepsi bir oyundu. Hoşlantısının masumiyetini mecburi olarak mahvedecek bir oyun.
Direnirken, odanın köşesinde ki kamerayı gördü. Utançla eğilmeden önce orta parmağını kameraya doğru kaldırdı. "Sikeyim sizi, edepsiz piçler." dedi, Jimin kımıldarken.
İstemsizce, Yoongi ona baktı, bir eliyle başını tutarken doğrulduğunu gördü. "Hey, Chim. İyi misin?" Yoongi hemen sordu. Kızıl olan ona baktı, kafasını salladı.
"Başım cidden ağrıyor hyung. N-neredeyiz?" Jimin sordu, etrafına, odaya baktı. Yoongi iç çekti, bir elini saçlarına doğru geçirdi.
"Bodrumdayız. Kapılar kilitli ve nasıl buraya geldik bilmiyorum." dedi Yoongi, genç olanın yanındaki pufa oturdu. Jimin azıcık ağlamadan önce büyüğünün yanına kıvrıldı. Kaşlarını çattı, ona baktı ve çenesini tutarak kaldırdı. "Chim, sorun ne?"
"H-hyung, ölmemizi istemiyorum!" Yoongi ona kaş çatarken Jimin'in gözleri yaşlarla dolmuştu.
"Neyden bahsediyorsun?"
"Joonie-hyung, Hobi-hyung ve Jin-hyung h-hep birlikte bir film seyrediyorlardı. V-ve Namjoon-hyung onların b-birbirlerini öldürmek zorunda olduklarını ve b-bu şekilde kilitli o-olduklarını söyledi." dedi. Yoongi çocuğa sıkıca sarılmadan önce güldü.
"Seni aptal! Bu gerçek değil. Yalnızca film. Böyle bir şey asla olmayacak, tamam mı?" Jimin onayladı, gözlerini sildi. Hyunguna güveniyordu; eğer Yoongi gerçek değil diyorsa, değildi.
"Pekala, Jimin, telefonlarımız burada ancak iletişime geçecek kimse yok. Ama onları kullanmayalım böylece bataryayı koruyabiliriz." dedi Yoongi, çocuğa onunkini verdi. Jimin tekrar onayladı, cihazını cebine koymadan önce hafifçe burnunu çekti.
İlk mesaj gelene dek beklemek zorundalardı.
-
©buzzbees.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
truth or dare? [tr]
Fanfiction※【yoonmin】 Üyeler Jimin'lerinin çok masum olduğuna karar verdiklerinde Jimin ve Yoongi'yi yoğun bir 'doğruluk mu cesaretlilik mi' oyununa koyarlar. UYARI: Smut Fluff Boy × Boy Top!Yoongi Bottom!Jimin ©buzzbees. [turkish translation]