Dört kişi salonda uzanmış yatıyorlardı. Diğer üçü - Namjoon, Jin ve Jimin- dışarıya alışverişe gitmişlerdi. "Yoongi hyung. Bence Jimin çok masum." Hoseok beklenmedik bir anda söyledi. Yoongi suratında kafası karışık bir ifade ile ona baktı."Ne demek istiyorsun? O tapılası biri." Yoongi sert bir cevap verdi, kızıl saçlı çocuğu korudu.
"Biliyorum ama onun da bilmeye ihtiyacı olduğunu düşünmüyor musun, anlarsın ya. Tüm bu şeyleri." Hoseok bir sırıtma ile söyledi, sarışın olandan kafasının oraya bir şaplak yedi.
"O haklı hyung." Jungkook lafa karıştı. Yoongi şaşkın bir ifade ile baktı. "Onunla bir oyun oynamalıyız." Şeytani bir sırıtışla söyledi. Taehyung, Jungkook'un kucağına oturdu ve göğüsüne vurdu.
"Hayır. Bir çaylağa toplu tecavüze hayır, hayır Kookie," Taehyung kavga etti, Jungkook'tan bir surat asma kazandı. "Onlar çok yakınken, Yoongi bir şeyler yapmalı. Artı olarak- hyung Jimin'den hoşlanıyor." Herkes sessizleştiğinde Taehyung arkasına yasladı. Ortada bir yaygara varken ne söylediğini farkedince, Taehyung gerildi.
"Kim Taehyung! Bu sikik bir sırdı!" Yoongi çığlık attı. Genç olan rahatlatıcı bir şekilde elini omzuna koyduğunda, Taehyung yüzünü Jungkook'un kucağına eğdi.
"Her ne ise, Jimin'e geri dönelim. Yalnızca genel olarak bunu yapmalısın hyung." dedi Hoseok, telefonunu çekip aldı.
"Ama bu konuda planınız ne?" Yoongi sordu, Jimin ve kendi mutluluğu için endişelendi; özellikle de bu aptalların elinde kaldıkları için.
"Doğruluk ya da cesaretlilik gibi bir şeyler oynamalıyız. Ve ikinizde neyin geldiğini bilmeyeceksiniz." Hoseok ön kapının kilidi açılırken söyledi. Yoongi Jimin'in içeriye yürüdüğünü görmek adına yarı uykulu şekilde, yukarı baktı. Taehyung, Jungkook'tan bir şaplak almadan önce kıkırdadı.
"Yoongi-hyung?" Jimin koridordan bağırdı.
"Evet, Chim? İyi misin?" Sarışın olan cevapladı, Hoseok'un sırıtışını görmek için döndü. Yoongi küçük olan görüş alanına girene dek ateş püsküren gözlerle baktı. Tapılası görünüyordu. Özelliklede siyah kotu ve siyah-beyaz çizgili tişörtü üzerinde iken.
"Yoruldum. Gel ve benimle uyu, lütfen hyung."
Jimin dudaklarını büzerken gözlerini ovuşturdu, evet cevabını alacağını umuyordu. Yoongi ayağa kalkıp centilmence onun elini tutmadan önce gülümsedi.
"Tabii ki Chim-Chim." Hoseok iki kere ıslık çaldı, diğer ikisi üst kata giderken Yoongi'den sert bir bakış kazandı.
Üst kata ulaştıklarında, Jimin gözleri yarı açık şekilde kendini yatağa sertçe bıraktı. Yoongi ona kapı aralığından bakarken dudaklarını büzdü. Jimin onun kollarına uzandı, ellerini kavramasını sağladı.
"Hyung~Benimle uyuuuu." Büyük olan gülerken mızmızlandı. Hızla, yatağa doğru yürüdü ve genç olanla birlikte kıvrıldı. Jimin kafasını büyük olanın göğsüne serip, onun tarafına sokulduğunda Yoongi genç olanın yanına kaydı.
***
Jimin'in gözleri, elini boğazının etrafına koyduğunda titrekçe açıldı. Gözleri saatin üzerinde alevlendi. Oldukça geçti ama Hyung'u uyanık olmalıydı. Nazikçe öksürdü, yutkunmaya çalıştı ama boğazı kurumaya devam etmişti.
Yorgunca, salonu geçerek kendini alt kata ve mutfağa doğru sürükledi. Televizyon gözünü almıştı, geniş boş odada kanlı bir adamın filmi gösteriliyordu. "Chim?" Filmi durdururken Jin'in tanıdık sesini duydu. "Neden bu geç saatte aşağıdasın?"
Jimin öksürmeden önce sesini ovdu. "Boğazım k-kurumuştu. İçecek almaya gelmiştim." Sesi hırıldarken, konuşmayı başardı. Hoseok ayaklandı, saçlarını karıştırdı.
"Burada kal; sana bir tane getireceğim, tamam mı?" Jimin koltukta oturup ekrandaki donmuş görüntüye bakmadan önce onayladı.
"Siz çocuklar ne izliyorsunuz?" Jimin sordu.
Namjoon filmi açıklamaya geldi.
"Şey, bu ismi Saw olan bir korku filmi. Hepsinin öleceği ya da birinin kurtulacağı ve hepsinin birbirini öldürmek zorunda olduğu bir oyunun içerisinde olan insanlar hakkında." Jimin, korkunç açıklamaya karşın, sandalyede ürküp hafif iniltiler çıkarırken Namjoon özetledi.
"N-nasıl bunu izliyorsunuz? Sizi korkutmuyor mu?" Jimin sordu. Namjoon büyük olana dönüp battaniyeyi onunla paylaşmadan önce Jin'e bakarken, yüzünde rahatsız bir ifade vardı.
"H-hayır, korkutmuyor."
"İç! İşte Jimin, hepsini kafana dik." Hoseok tekrar odanın içine patladı, içeceği genç olana uzattı. Jimin bütün suyu içmeden önce hyunguna minnetle gülümsedi. Bardak tamamen boşaldığında, Hoseok'un suratında geniş bir sırıtma gördü.
Jimin ayağa kalktı, mutfağa doğru yavaşça yürüdü ve çıplak ayağı soğuk döşemelere isabet ederken sessizce soluklandı. Bir baş ağrısı ona vurduğunda, Jimin bardağı yerine koyarken salonda diğer üçü arasında bir mırıltı vardı.
Mutfak tezgahına doğru sürüklendi, salona doğru tökezlemeden önce bir anlığına gözlerini kapattı. Namjoon, Jimin'in girişte direndiğini görmek adına döndü. Genç olanın yanakları kıpkırmızıydı ve hafifçe sallanıyordu.
"H-hyung., Ç-çok başım d-dönüyor." Mırıldandı. Jin durdu ve elini tuttu, onu oturduğu koltuğa yönlendirdi.
"Bu yalnızca ani bir baş dönmesi Jiminie. Şimdi uyumaya git, tamam mı? Geçecektir." Jin başını sallarken ona söyledi, göz kapakları ağır ağır açıldı. En büyüğün sözünden sonra ki an, Jimin bayıldı. Jin nazikçe çocuğun omzuna dokundu, Hoseok'a dönmeden önce, onun uyanmadığını gördü.
"Neden bu kadar çabuk yaptın? Yoongi unutana dek bekleyeceğiz sanıyordum!" Jin hiddetle söylerken Namjoon sessizce güldü.
"Ama Jin-hyung. Böyle bir fırsatı tekrar ne zaman elde edecektik? Onları indirecek ve sabaha, başlamadan önceye dek onları bekleyeceğiz." Hoseok açıkladı, omuzlarını silkti.
"Ya Yoongi? Onu nasıl indirmeyi umuyorsun?"
"Jin, Yoongi bir uyku kütüğü, deprem olsa bile uyanmayacak." Namjoon güldü. Jin bir anlığına göz önünde bulundurdu.
"Çok doğru. Şimdi, Namjoon, sen orada Yoongi'yi indirirken biz de Chim'i indireceğiz. Ve Tanrı aşkına, onu düşürme."
-
©buzzbees .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
truth or dare? [tr]
Fanfiction※【yoonmin】 Üyeler Jimin'lerinin çok masum olduğuna karar verdiklerinde Jimin ve Yoongi'yi yoğun bir 'doğruluk mu cesaretlilik mi' oyununa koyarlar. UYARI: Smut Fluff Boy × Boy Top!Yoongi Bottom!Jimin ©buzzbees. [turkish translation]