Sarang içinden kendine küfürler etmeye başlarken Kum Sung ona teşekkür ediyordu.
"Seni kız kardeşimle tanıştırmak istiyorum.Gerçekten harika birisin."
"Ehehe tabi ned-"
Ji Yong görünmemek için iyice kendini kamufle etmiş bir şekilde Sarang'ın cevap vermesine izin vermeden kolundan tutup koşarak kalabalığı delmeye başladı.
Arkada ağzı açık bir Kum Sung ve hâla oyuncak derdinde olan, kocaman bir ayıya sarılmış ve kelebek antenleri olan bir taçla bakan Daniel'ı bırakarak mağazadan çıktılar.
Kalabalıktan sesler yükselirken önde Ji Yong ve arkasından sürüklenen Sarang koşmaya devam ediyordu.
Sarang, Ji Yong'un kafasından düşen kapşonuna bakarken tebessüm etti.
"Bu adam beni gerçekten de seviyor."
Uzun koşuşmanın sonu bir ara sokakta bittiğinde, Ji Yong Sarang'ı duvara sertça yasladı.
"Biz..Yeniden abi kardeş olalım."
Sarang duyduğu cümleyle şaşırırken, Ji Yong oldukça ciddi bakıyordu.
"Ne?"
"Duydun.Sen bir çocuksun.Bana hissettiklerin hayranlık yada ergenlik içeren duygular.Hepsi gelip geçecek ve sen bu duyguları unutacaksın.Aramızdaki geçen her şeyi unut.Bazı şeyleri geri alamam biliyorum.Bunlar için de özür dilerim.Bu işin sonunda sen değil de benim yaşlı kalbim üzülecek.Lütfen her şeyi unut.Ben senin abinim."
Sarang'ın gözlerinden akan yaşları yere damlarken kafasını iki yana salladı.
"Hah! Saçmalıyorsun."
"Evet saçmalıyorum.Seni farklı bir şekilde görerek.Senin farklı olduğunu düşünerek.Sadece böyle olmasını istedim.İstediğim için öyle olduğunu düşündüm.Hatalıydım.Merak etme her şeyinle ilgilenmeye devam edeceğim Sarang."
Ji Yong , Sarang'ın yanağını okşarken Sarang onu itti.
"Bana Sarang demeyi kes! Bunları bana söylediğine inanamıyorum.Senden artık hiçbir şey istemiyorum! Ben seni gerçekten seviyorum bu yüzden olanları unutamam ama eğer benden ayrılınca mutlu olacağını düşünüyorsan gözüne bile görünmeyeceğim söz veriyorum."
Sarang Ji Yong'un bir şey demesine izin vermeden koşarak geldiği yoldan geri döndü.Yani döndüğünü sanıyordu.
"Burdan gelmedik mi biz?"
Hem ağlayıp hem de söyleniyordu.Aniden yağmaya başlayan yağmur Arzu'ya sanki daha kötüsü de olabilir diyordu.
"Hah! Sen eksiktin.Bir de kayboldum Allah'ın Koresinde.Hem de terk edildim.Tek kruş paramda yok.Sıçtım ya sıçtım."
Sarang havaya bakarak söylenirken bir anda görüş açısına kırmızı bir şemsiye girdi.Sonra da sırtında hissettiği baskıyla arkasını döndü.
"Ji Yo- Kum Sung?!"
"Neden ağlıyorsun? İyi misin?"
"İyiyim."
"Çocuk mu kandırıyorsun?"
Arzu burnunu çekip gülümsedi.
"Hadi partiye gidelim ve sen yolda bana neden ağladığını anlat."
Arzu yağan yağmura ve Kum Sung'a baktı.
"Ama ben hediye almadım ki."
Kum Sung kabul ettiği için sevindiğinden kocaman gülümsedi.
"Aslında beş hediye birden almıştım birini sana verebilirim.Şimdi arabaya binelim.Daha fazla ıslanırsan hasta olu-"
Kum Sung'un lafını bölen Arzu'nun hapşurmasıydı.
"Sanırım biraz geç kaldım bunu söylemek için."
Beraber arabaya bindiler.Kum Sung arabayı çalıştırırken, Arzu kafasını cama yasladı.Su damlalarının arasında kapşonuyla öylece onlara bakan Ji Yong'u gördü.Ji Yong onlara boş boş bakıyordu.
"Sarang? Sarang?"
Kum Sung'un dürtmesiyle Ji Yong'a bakmayı kesti.
"Bana öyle seslenme lütfen."
"Ha? Ne demeliyim o zaman?"
"Arzu.Gerçek adım Arzu."
"Bunu telefuz etmem biraz zor.Arıcu? Arcu? Ah olmuyor.Ari desem olur mu?"
"Sarang dışında Gae bile diyebilirsin."
Kum Sung büyük bir kahkaha attı.
"O köpek demek."
"Biliyorum."
"Ah peki.Ne oldu artık anlatır mısın?"
"Her şeyimi kaybettim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cotton Candy○°• G Dragon
FanfictionJjAa04:Oppa derken yanlış anlama abi anlamında aramızda on yaş var. xxxibgdrgn: Hangi dil bu? JjAa04:Ohaa cevap verdi... Gerçekten bayağı saçma oldu. G Dragon sakın okumasın^^