Güncelleme Tarihi: 2 Mart 2015.
Episode Three
"Korkuyorum. Son tutunduğum dalın -sizin- çatırtıları kulağımı delip geçiyor. Biliyorum, berbat bir yazarım lakin bir kişi bile aylardır okumuyor. Bir nevi kendi kendime konuşuyorum. Bu canımı sıkıyor. Ben kendimden kaçmak için yazıyorum. Ben kendimi sevmek için değil, sizin beni sevmeniz için de değil, beni anlamanız ve biraz da olsun destek çıkmanız için yazıyorum. Zorluklar çekiyorum. Dışlanıyorum. Neden benim saçlarım da herkesinki gibi değil de beyaz? Neden normal biri gibi davranamıyorum? İki yıldır bu kanalizasyon gibi yerde hayatımı sürdürüyorum. Aslında çok lüks bir hastane olmasına rağmen insanların yapmacık samimiyetleri bende öğürme isteği yaratıyor. Bir an önce saçlarım çıksın, diye düşünüyorum. Beyaz da olsa, siyah da olsa çıksın. Kanser hastası olmak insanı ister istemez yoruyor. Her şeyden önce o kadar saçın gözünüzün önünden geçip gitmesi kalbinize defalarca hançer saplıyor. En değer verdiğim kişinin -dedemin- beni hep saçlarımdan okşayarak bana gülümsemesi geliyor aklıma. Başka bir şey değil. Hafızamı zorlasam da daha fazlası çıkmıyor. Çıkmaz sokaklara hapsolmuş bir şekilde ileriye gitmek için inat ediyorum. Günlerdir açım ama aç olduğunu hissetmiyorum. Ailemi yaklaşık 9 aydır görmüyorum. En son benden utandıkları için soy adımı değiştirmemi istemişlerdi. Bende değiştirirken anne ve baba adını da unutmamıştım. Onları da değiştirmiştim. Kimsesiz çocukların kimlikleri gibiydi kimliğim. Kimsesizleştiğim gün benim için bir ilik bulunmuştu. Benim için çok büyük bir şanstı. Hastaneye geri döndüğümde küçücük bir bebek gördüm. Ben gelmediğim için iliği ona nakletmişlerdi. Gülümseyebildiğim kadar gülümsemiştim. O küçücük bebek yaşamayı benden daha çok hakediyordu. Çok değil, 1 hafta sonra saçlarım tamamen yok olmuştu. Ağlamıştım. Koca 1.5 senenin ardından ilk defa içli içli, hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Rahatlamamıştım. Kahretsin ki daha çok üzülmüştüm ve kriz geçirmem sonucu az kalsın ölüyordum. Apar topar ameliyathaneye kaldırmıştım. Bana narkoz verilirken hemşirelerin gözlerindeki acıma ifadesine tanık olmuştum. Yemin ediyorum ki bir an kendimi hastaneye ait hissetmiştim. Saçma, biliyorum ama bir yere ait hissetmeyeli o kadar uzun süre oluyor ki öyle hissetmiştim işte. Kadının gözlerindeki ifadeye kızamasam da içimdeki ateşi parlattım. Herkesin iğrenerek baktığı biri olmayacağıma yemin ettim belkide son dakikalarımı yaşarken.."The End.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my hope ×jungkook×
FanfictionEfsunkar, dilleri merhemli, dudakları uçuk, en az benim kadar yaralı bir kitap.