Odanın içinde gergin ortam sürmeye devam ederken, herkes Jimin'in ağzını açıp bir açıklama yapmasını bekliyordu. Jimin ise ortamdaki her bireyden daha fazla gergindi. Ağzını açmak istemiyordu. İlk defa yönetmelikten gelen bir cezayı açıklamak istemiyordu. Masanın önündeki sandalyede oturan Taehyung ise onu daha fazla zorluyordu, bunu ona nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Taehyung'a bakıp bakıp yutkunuyordu ve gözlerini kaçırıp duruyordu.
Taehyung sadece birden değişen kararla alacağı cezanın ağır bir ceza olmaması adına ümit ediyordu. Jimin ile geçirdiği o kadar andan sonra ağır bir ceza almayacağını düşünüyordu ama Jimin'in ona bakıp sürekli gözlerini kaçırması kötü şeyler olacağının göstergesi gibiydi. Kaşlarını çattı. Cezayı veren Jimin'di sonuçta. Ağır bir ceza verip vermemek onun elindeydi, değil mi?
Odanın içinde bulunan Taehyung'un koçu ise merakla Jimin'e bakıyordu. Doğrusu yaklaşık yirmi dakikadır Jimin'in ağzını açmasını bekliyorlardı. Jimin artık ne olacaksa olsun diyerek boğazını temizledi ve ağzını gerginlikle açtı.
"Öncelikle bu karar benden çıkmadı, yönetmelik ağır bir olay olduğu için başta altı ay verdiğim cezayı değiştirdiler ve kendileri yerine başka bir ceza verdiler. Hem Taehyung'un yaptığı bir değil iki değil, ayrıca yaptığı şey bir kazaya sebebiyet vermek bu hafif bir cezayla atlatılamaz. Olayın birde medya boyutu var, seyirciler şahit oldu. Bu yüzden ceza kararı..."
Jimin nefesini tutup derince bir bir nefes verdi geriye, sonra devam etti sözcüklerine.
"Taehyung'un seneye yapılacak olimpiyatlara katılmaması."
Tek nefeste söylediği kelimelerden sonra Taehyung'un şokla açılan gözlerini gördü. Aniden oturduğu koltuktan ayağa kalktı ve Jimin'e bağırmaya başladı Taehyung.
"Bu nasıl olur! Bu başlı başına haksızlık! Zaten bu senenin yarısında atıldım şimdi birde üstüne seneye mi! Ayrıca Hoseok bile şikayetçi olmadı bu durumdan, nasıl böyle bir karar verebilirsiniz! Eğer seneye katılamazsam benim hayatım biter. Ayrıca ailemin bundan haberi var mı?"
Jimin çatık kaşlarının altından ona bağıran çocukla gözlerini kapattı ve geri açtı. Karşısında derin nefesler alıp titreyen çocuğa baktı, bunu o da istemezdi fakat yapabileceği bir şey yoktu. Olimpiyatlara yarışçı olarak girmesi kesinlikle yasaktı ve Taehyung eğer olimpiyatlara katılamazsa bu gerçekten kötü olurdu. Kafasında biriken düşüncelerini toparlamaya çalıştı.
"Taehyung, öncelikle sakin ol. Bu büyük bir olay olduğu için ağır bir ceza verildi, biliyorsun. Ayrıca bana bağırmana gerek yok, tamam mı! Bu işle alakam bile yok ve ben de bu duruma iyi bakmıyorum zaten. Elimden geleni yapmaya çalışacağım fakat seni seneye olimpiyatlara yarışçı olarak sokamam, üzgünüm..."
Taehyung ellerini sakinleşmeye çalışarak saçlarına götürdü ve sıkıca çekti. Elleriyle yüzünü sıvazlayıp hala ağzını açmamış, onları izleyen koçuna baktı. Odanın içinde sinirle bağırıp kapıyı çarptı ve dışarı çıktı. Onun peşinden koç derin bir nefes aldı ve Jimin'e bakarak kafasını iki yana sallayıp Taehyung'un peşinden çıktı.
Jimin onların gitmesinin ardından dudaklarını dişledi ve düşünmeye başladı. Hayal kırıklığının gözle görülür bir şekilde Taehyung'un içinde büyüdüğünü görmüştü. Bir şeyleri aştığını düşünürken ve akışına bırakmışken o ceza topluluğunun işlerine karışması resmen her şeyi yerle bir etmişti. Bu odadan çıkınca yapacağı ilk işi kurulu dağıtmak olacaktı, işleri artık eline almalıydı. Düşünceler birer birer aklına girip onu bir çıkmaza sokarken bu sefer düşündüğü şeyler çok başkaydı artık. Taehyung'u nasıl olimpiyatlara sokabileceğini düşünmeliydi artık. Oraya yarışçı olarak giremiyorsa başka pozisyonda girebilirdi belki diye düşündü, sonuçta önemli olan adının orada geçmesiydi. Düşüncelerinin içinde boğulup, bir çıkar yol aramaya çalışırken telefonu çaldı. Masanın üstündeki telefonu alıp arayan kişiye baktı ve açıp kulağına götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Racer || Vmin
Fanfiction"Sirenleri hissedebiliyorum, kırmızı ışıklar yanıyor, dönüyor. Şimdi geri dönemem. Yani sıkı dur. Işıklar bizi nereye götürüyor bilmiyorum. Ruhunu göster, bilmeliyim. Emin olduğum içindeki o güzelliği. Araba hızlı gidiyor, parmaklar camda. Gel, di...