Break This Heart

972 90 44
                                    

Kumral saçlı daha önce hiç bu kadar dibe battığını hissetmiyordu. Onu saran yabancı kolların bile sevgilisine ait olmasını dilerken bulmuştu kendini gözlerini açtığında. Ancak biliyordu ki, bir daha o dokunuşların bedeninde yer edinmesine izin verirse benliğini affemezdi. Geride bırakmak istiyordu. Sadece geride bırakmak ve geleceğe yön vermek istiyordu.

Yavaşça ona sarılmış olan kişiye baktı. Kolları kendisini her şeyden korurmuşçasına dolanmıştı ve Jimin ne ara bu çocuğun yanına geldiğini bilmiyordu. Yerinde rahatsızca kıpırdanmasına engel olamadı. Başında feci bir ağrı hissediyordu, dudaklarından kaçan bir inleme odada yankılanmıştı.

''Oh, sonunda uyandın.''

Ona sarılan kırmızı saçlı çocuk uykulu sesiyle konuştuğunda Jimin'in içindeki ağlama isteği iyice artmıştı. Kendini berbat hissediyordu, öyle ki çocuğun kollarını itmesine gerek kalmadan çocuk kendisi çekilmişti. Bir anlığına bedenine çarpan soğuk yerine onun kollarını tercih etti, sadece bir anlığına.

''S-sen kimsin?''

Günlerdir konuşmadığından sesi tuhaf çıkmıştı ve nedense bu kırmızı saçlıyı güldürmüştü. Bir elini utangaçca ensesine atıp bakışlarını kaçırdığında, Jimin aklına düşen kişinin görüntüsüyle hafifçe yutkundu.

Acaba, onun nerede olduğunu biliyor muydu?

''Öncelikle senden özür dilemek istiyorum. Her şey benim ve arkadaşımın suçu. Biraz daha dikkat etseydik bunlar olmazdı. Yani bir anda karşımıza çıktın, arabayı durdurmaya bile fırsat kalmadı. Ah, ben cidden-''

''Bana araba mı çarptı?''

Kırmızı saçlı hızlı hızlı cümlelerini sıralarken onu durduran çocuğun sesiyle bakışlarını kumralla buluşturdu. Yüz ifadesinden acı çektiğini anlayabiliyordu. Gözaltları çöktüğünden ve gözleri şiştiğinden bu hali başkasına çirkin gelebilirdi. Kırmızı saçlının aksine.

''Huh? Şey, evet. Ama yemin ederim arkadaşım isteyerek yapmadı. Seni gördüğünde zaten anında frene basmıştı. Dediğim gibi, frene bassa da sana çarpmaktan kurtulamadı.''

Jimin duyduklarıyla nefesinin kesildiğini hissetti. En son...

En son hıçkıra hıçkıra ağladığını ve dengesini kaybettiğini hatırlıyordu. Ondan sonrası ise zaten bulanıktı, pek bir şey ifade etmemişti kendisi için. Kalbinin ağrısından dolayı fiziksel acısını bile hissedemiyordu.

Yatağında dikleştiğinde yanında oturan çocuk endişeyle öne atıldı ancak Jimin gözlerini kapattığından bunu görmemişti. Kırmızı saçlı yavaşça eski yerine sinerken tuhaf bir durumun içinde olduğunu kabulleniyordu. Kumral olanın dün gece göğsünde ağlaması, ona sarılması çok farklıydı.

''Bu arada sen uyurken yakınlarından birini aramamız gerektiğini söylediler. Ben de sevgilini aradım- yani telefonunda öyle yazıyordu.''

Jimin şokla beraber gözlerini büyülttüğünde her şey için çok geçti. Odanın kapısı açıldı ve içeriye onun bu durumda olmasını sağlayan beden girdi. Gözleri etrafı tararken kumralı hasta yatağında gördüğünde ise anında adımlarını oraya doğru hızlandırmıştı.

''Jimin?!''

Yatağın kenarında oturan çocuğu büyük bir hışımla yere iterken, Jimin bunların son bulmasını istiyordu. Kendisi için endişelenmiş olduğu gerçeğini göz ardı etmek istiyordu. Elleri yüzünü yoklarken onları itip bağırıp çağırmak geliyordu içinden. Senin yüzünden bu haldeyim diyebilmek için biraz olsun cesarete ihtiyacı olduğunu unutmak zordu.

''Sana bir şey oldu diye o kadar çok korktum ki.''

Yalandan gösterdiği endişeye kanıyordu yavaş yavaş. Ancak birkaç gün önce nasıl bir durumda olduğu gerçeği yüzüne tokat gibi çarptığında, onu saran elleri itebilmişti. Kendinden beklenmeyecek kadar büyük bir güçle elindeki yastığı ona doğru fırlattı ve işte şimdi her şeyle yüzleşmesi gerekiyordu.

''Sakın dokunma bana! Ona dokunduğun gibi dokunma! Ben sana ne yaptım da bunları yaşıyorum? Ah tanrım...''

Nefesi tamamen kesildiğinde, etraf kararmıştı.

*************

Kumral saçlı gözlerini ilk defa açmak istemiyordu. Uyandığında hayatını adadığı yüzü görmesi ona ayrı bir heyecan verirken, şimdi erkenden uyanıp sevgilisini izleyemeyeceğini bilmesi ruhunu parçalara ayırıyordu. Jimin hissettiği dokunuşlarla yeni bir güne başlamaya alışmıştı, melekleri kıskandıracak o sesi duyduğunda kıvrılan dudaklarının üstündeki baskıyı bulamıyordu artık. Her şey tam anlamıyla boka battı diye düşündü. Dışarıdan basit bir olay olarak görülecek durumu onu üşütüyordu.

Jimin aldatılmayı kabullenmemişti. Ya da daha doğrusu kabullenememişti. Asla ihtimal vermeyeceği şey başına geldiğinde anlıyordu insan. Ne kadar aciz olduğunu, o kandırılmışlık hissinin verdiği acıyı anlıyordu sonunda.

Genç olan bir daha bunu yaşamak istemediğini iliklerine kadar kabullendi. Yalanlardan, sahte insanlardan fazlasıyla sıkılmıştı. Şimdi sadece kendi yoluna bakacak ve ikinci bir sefer aşkı tatmayacaktı. Eğer kalbi bir kez daha aynı yerden kırılırsa dayanabileceğini düşünmüyordu çünkü. Dayanamazdı.

Etrafa çöken karanlıkla nerede olduğunu ayırt edemezken, pencereden süzülen ay ışığı ona yol gösterdi ve Jimin günlerdir yattığı yataktan zor da olsa kalkmayı başardı. Yatmaktan bunaldığı için artık nefes almak istiyordu. Bu yüzdendir ki yaptığı ilk iş odadan dışarı çıkmak olmuştu.

Onu kapının önünde bekleyen bedenden habersizdi.

Kırmızı saçlı yanı başındaki kapının açılma sesiyle yerinden sıçramış ve başını oraya doğru çevirmişti. Saçı dağılmış olan genç tamamen gözüktüğünde ise heyecanla nefesini tutmasına engel olamadı. Artık ona karşı bir pişmanlık hissetmemesine rağmen, odaya gelen o adam yüzünden rahat edememişti. Bu genci yalnız bırakmak gelmiyordu içinden, en azından o taburcu olana kadar.

''Neden hala buradasın?'' dedi kumral olan. Sesinde samimiyete dair hiçbir parça yoktu. Aksine bu çocuk yüzünden gerildiğini hissediyordu. Zaten ona yeterince rezil olmuştu, daha neyi bekliyordu ki?

Kırmızı saçlı afallayarak bir süre durdu ve aklına gelen ilk şeyi söylemenin daha uygun olduğunu düşünerek bakışlarını kaçırdı. Elleri sağ tarafında duran ceketine doğru gitmişti.

''Sadece yardım etmek ve iyi olduğunu görmek istemiştim. Ama ayaklandığına bakılırsa benim burada beklememe gerek kalmamış.''

Ses tonunun kırgın çıkmasını engellemeden mırıldandı ve ona bir kez daha bakmayı es geçerek kaptığı ceketiyle beraber uzun koridorda ilerlemeye başladı.

Bir daha iyilik falan yapmayacaktı.

Of bu fotoğrafa aşığım ya feels geliyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Of bu fotoğrafa aşığım ya feels geliyor

Parfume Regret ° JiHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin