Supermarket

860 78 25
                                    

Jimin daha iyi hissetmiyordu. Aslında herhangi bir şeyi hissettiği de söylenemezdi. Tuhaf saçlı çocuk onu sert sözleriyle başbaşa bıraktığından beri içinde duyduğu hava alma isteği yok olmuştu. Bir başkasının kalbini kırmış olduğu düşüncesi içini yiyip bitiriyordu. Halbuki kendisi bin parçaya ayrılmışken bir başkasını kırmış olması ironikti.

Sıkıntıyla nefesini dışarıya saldı, içinde bulunduğu bu karmaşadan nasıl sıyrılacağını bilmiyordu. Neden her şey üstüne üstüne gelmek zorundaydı? Biraz olsun hayattan kaçma fikri cazip gözükse de yapamayacağına kalıbını basabilirdi. Zaten hiçbir şey onun istediği doğrultuda gitmezdi.

Yani kısacası Park Jimin, kocaman bir hastanenin yüzlerce odasından birinde, yine ağlama krizine kucak açmıştı.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Sonraki günler beklenmedik bir şekilde çok sakin geçmişti. Jimin hastaneden taburcu olmuş ve uzun bir zamandan sonra uğramadığı evine ufak bir ziyaret gerçekleştirmişti. Genelde eski sevgilisinin evinde zaman geçirdiğinden buraya pek sık yolu düşmezdi ancak o günler geride kalmıştı. Buna alışması gerekiyordu.

Evindeki son odayı da temizlemeyi bitirdiğinde bedenini yorgunlukla yatağının üzerine bıraktı. Tabir ile evin içine sıçılmıştı ve bunun nasıl olduğu hakkında bir fikri yoktu. Sadece aklını düşüncelerden uzak tutmak için kendisini başka işlere yönlendirmeyi tercih ediyordu. Ve bu az da olsa işe yaramış gibiydi.

Gözlerini tavana sabitlediğinde, bir şeyler kurma eylemini gerçekleştireceğini ve kendine eziyet edeceğini düşünüyordu ancak odanın içinde duyulan guruldama sesiyle ne zamandan beri yemek yemediğini hatırlamaya çalıştı. Gerçekten de uzun zaman olmuştu. En son hastanede o iğrenç yemeklerin minik bir kısmını zorla yediğini anımsadı ve kumral saçlı yemek yapamayacak kadar yorgun olduğunu bildiği için dışarıya çıkmaya hazırladı kendisini.

Dışarıda felaket derecede kar yağıyordu, bu yüzden beresini ve eldivenlerini dolaptan çıkartmak üzere hareketlendi. O kişiden geriye kalan her şeyi çöpe atmıştı zaten, dolabın kapağını açınca karşısına çıkıp onu üzecek hiçbir kıyafet yoktu. Bunun rahatlığıyla kafasına geçirdiği mavi bereyle beraber montunu kaptığı gibi dışarı çıkmış ve anında yüzüne çarpan kartanelerinin onu üşütmesine izin vermişti.

Dudakları bu manzarayla habersiz bir şekilde yukarı doğru kıvrılırken, yemek olarak ne yapabileceğine karar vermeye çalışıyordu. Gözüne en yakınındaki market çarptığında ise adımlarını hızlıca oraya yönlendirmişti. Bu sırada her zaman beslediği şirin kedinin orada olup olmadığını merak etti. Kendini o kediye bağlamıştı. Her sabah onu besler ve iyi olduğundan emin olduktan sonra bedenini saran mutlulukla güne devam ederdi. Ancak bazıları gibi, o kedi de artık Jimin'i bırakmıştı.

Kumral saçlı, kedinin onun yokluğunda öldüğünü bilmiyordu.

Aklındaki sorularla beraber markete adımını attı ve alışveriş arabasını kaptığı gibi sebze reyonuna yöneldi. Çeşit çeşit sebze orada onu beklerken birkaç tanesini seçip poşetlere doldurmuştu ve şimdiki durağı abur cubur reyonuydu. Her efkarlının dostu olan o ilahi reyon.

Jimin de efkarlı olduğundan kendini oraya kaptırmakta bir sorun görmüyordu. Birkaç cips paketini arabasına attı ve elbette ki favori çikolatalarını da unutmadı. Gereksiz şeyleri de eklerken gözüne çarpan süt bölümüne çevirmişti arabasını. Canı birden bire çilekli süt çekmişti. Bugün kendi kendine yapacağı partiyi hayal edebiliyordu. Yere dağılmış olan süt kutuları ve abur cubur paketleri, açık olan drama filmiyle beraber ıslanmış yastıklar.

Bundan daha iyi bir gece düşünemezdi.

Her şeyi aldığına kanaat getirdiğinde geriye kalan tek şey ödeme yapmaktı. Kasalara doğru ilerledi ve fark ettiği tanıdık beden yanından geçerken hissettiği tuhaf duyguyu açıklamayı reddetti.

Parfume Regret ° JiHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin