Home

457 57 18
                                    

Sarı saçlı çocuk, doktorun odasının önünde, içerideki hastanın çıkmasını beklerken içinde tarif edemeyeceği bir heyecan vardı. Hoseok onu yemeğe çağırmış ve beraber zaman geçirebileceklerini söylemişti. Jimin onun bu yoğun temposunda kendisine zaman ayırmasına hayran kalmıştı açıkçası.

Bir insan nasıl her şeyde iyi olabilirdi? Hoseok'un kötü bir yönü olduğunu düşünmüyordu Jimin. Pekala, onu yeni yeni tanımaya başlamıştı ama turuncu saçlının yüzüne baktığında dahi, gülümsemesindeki o samimiyeti ve güveni hissedebiliyordu. Hiç kimsenin bir anda veremediği sevgi ve huzuru Hoseok'ta bulmuştu sanki. Turuncu saçlı tek bir hareketi ile Jimin'in tüm sıkıntılarını alıp götürebiliyordu. İşte Jimin'in aradığı insan buydu. Ömür boyu yanında tutmayı düşündüğü kişiye çok yakındı Hoseok.

Hoseok'un odasının kapısının açılmasıyla Jimin yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Sonunda Hoseok'u görebilecekti, bu yüzden damarlarındaki kan bile hızlı hızlı akıyordu sanki.

Sarı saçlı çocuk büyük bir sevinçle içer girdi ve ardından kapıyı kapattı. Arkasını döndüğü anda, yorgun bir gülüş atan Hoseok'u görmüştü. Saçları dağılmıştı, harap olduğu fazlasıyla belliydi ama böyle bile Jimin onun harika olduğu kanısına varmıştı. Hoseok bir şey yapmasa dahi mükemmeldi.

''Ben geldim!'' demişti sarı saçlı koşarak Hoseok'un boynuna atlarken. Bütün kollarını ona sardı ve Hoseok'u ayağa kaldırdı.

Büyük olan o kadar güzel kokuyordu ki, Jimin bir an için başının döndüğünü hissetti. Elleri Jimin'in belindeydi ve birbirlerine sıkıca sarılıyorlardı. Birbirlerinin sığınağı olmuşlardı, kim gücünü kaybetse diğerine dayandığı zaman bütün zorluklar yok oluyordu.

''Senden ayrı kalmak çok zor geliyor artık.'' diye itiraf etti Hoseok. O da aynı Jimin'in yaptığı gibi sarı saçlının kokusunu derin derin içine çekmişti. Cennette olmak böyle mi hissettiriyordu ikisi de bilmiyordu ama bildikleri tek şey vardı; o da birbirlerine ihtiyaçlarının olmasıydı.

''Bir de bana sor. Seni düşünmekten hiçbir şeye odaklanamıyorum.''

Jimin Hoseok'tan ayrıldı ve alaycı bir tavırla göz kırptı. Günü o kadar güzel geçiyordu ki, bunu dile getirmek ve berbat etmekten dahi korkar hale gelmişti. O yüzden hiçbir şey demedi ve onu dinlenme odasına çekiştiren Hoseok'un kendisini yönlendirmesine izin verdi.

''Dün ayrılırken bana haber vermeliydin.'' demişti Hoseok, sarı saçlıyla beraber koltuğa otururken. ''Seni yanımda göremeyince korktum.''

Kollarını tekrar kendisinden küçük olan çocuğa sardı, doktor. Jimin ona böyle düşkün olan birinin sıcaklığında nefes almayı ve huzuru uzun zamandır hissetmemişti. Hoseok ile beraberken kalbinde bir telaş duygusu yoktu artık. O böyle mükemmel bir biçimde kendisine bakarken bir daha telaşlı hissedeceğini de düşünmüyordu.

''Üzgünüm, seni uyandırmak istemedim. Melek gibi uyuyordun.'' diye fısıldadı Jimin. Hoseok'un baş döndürücü kokusu bütün etrafını sarmıştı ve onu öpmekten başka bir şey istemiyordu.

O yüzden ilk öpücüklerinin ardından, ikinci bir öpücüğü de Jimin Hoseok'a bahşetti. Dolgun dudaklarını, turuncu saçlının biçimli kırmızılıklarına bastırdı.

Bu öpücüğün bitmesinin korkunç bir düşünce haline gelmesi Jimin'i ilk defa rahatsız etmemişti çünkü bu öpücük bitse bile Jimin emindi ki Hoseok ona başka bir öpücük verecekti. Ve başka bir öpücük, ve başka bir tane daha. Sınırsız zamanları vardı ve sayısız öpücükleri de olacaktı. Asla bitmeyen bir roman okuyordu Jimin sanki ve Hoseok o romanın yazarıydı.

''Seni seviyorum.'' diye bir cümle çıktı Hoseok'un ağzından. Gözleri direkt olarak Jimin'in gözlerine odaklanmıştı, sevgisini hissettirmek istiyordu. ''Bunu daha önce hiç söylememiştim. Seni gerçekten çok seviyorum, Jimin. Seni göremediğim her gün sana daha da bağımlı hale geliyorum ve bu nasıl oluyor hiçbir fikrim yok. Tek bildiğim şey seni ilk gördüğüm andan itibaren aklımdan çıkmıyorsun. Seni kollarıma alıp bir ömür boyu benimle yaşamanı istiyorum. Bu nasıl bir histir ki benimle olmadığında günüm güzel geçmiyor sanki. Hayatıma hızla girdin ve beni mahvettin, güzelim.''

Hoseok'un söylediklerinden sonra sarı saçlı oğlanın yanaklarını tatlı bir pembelik aldı ve utançla kafasını Hoseok'un omzuna gömdü. Bu yaptığı hareketle büyük olanın mutlu kahkahası odada yankılanmıştı.

Şu anda yaşadıkları an onlar için fazlasıyla özel ve tarif edilemeyecek kadar huzurluydu. Jimin Hoseok'un kolları arasında o kadar sevinçli hissediyordu ki, her an ölecekmiş gibiydi. Bu kadar sevgi ona fazla gelmişti ve ne yapacağını bilemiyordu. Hoseok'a kendisini bu kadar çok sevdiği için teşekkür etmek istiyordu. Onu harap olduğu bir anda kolundan tutup yıkımdan çıkardığı için teşekkür etmek istiyordu. Jimin sadece Hoseok'a teşekkür etmek istiyordu.

''Hayatıma girdiğin için çok teşekkür ederim. Beni bulduğun ve sadece korumak istediğin için teşekkür ederim. Hoseok, iyi ki varsın. Seni bu kadar sevebileceğimi hiç düşünmemiştim.''

Ve daha sonra birbirlerinin kollarında dinlenen ikili, günün diğer kalanında hiçbir şey yapmadan öylece sarıldılar.

Parfume Regret ° JiHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin