bölüm 20~ Bir Ömür Söz 💍

621 38 6
                                    

1 ay sonra
Okullar kapanmıştı. Sınav hâlâ açıklanmamıştı ve deli gibi heyecan yapmaya başlamıştım. Sınavdan sonra Nisan ve Cansu ile birlikte kalmaya başlamıştık. Rüzgar ile Cansu'nun ilişkisi çok tatlı gidiyordu. Arat ve Nisan ise bildiğimiz gibi; atışmalı. Bizim ise gidip gelmeli. Bazen çok iyi bazen çok kötüyüz. Sonu nereye gider hiç bilmiyorum. Bu yaz tatili hiç yaramamıştı bize. Mutfakta kahveleri yapıp salona geçerken Cansu'nun sesi ile duraksadim.
"Hassiktir. Bunu Su görmesin."
"Yuh artık ya bu ne Cansu?"
Kaşlarımı çatarak içeri girdim.
"Neyi görmesin Su?"
Cansu elleri titreyerek telefonu arkasına attı.
"Neyi görmesin?"
"Cansu! O neydi!?"
Cansu ile Nisan göz göze gelince kahveleri masaya koyup tekrar bağırdım.
"Gösterin!"
Ateş'in storysini gösterdiler. İzmir'e gitmiş. Bana haber vermeden. Bana söylemeden.
Ateş'i aradım. Ama telefonu açmıyordu. Sinirle oturdum.
"Artık sevmiyor beni ..."
Nisan ile Cansu yanıma geldi.
"Hayır ya öyle düşünme seni çok seviyor."
"Ben hava almak istiyorum."
Oturduğum yerden kalktım.
"Biz?"
Dedi Nisan.
"Ben tek kalmak istiyorum."
Telefonumu alıp evden çıkmıştım. Sahile gidip bir ağacın dibine oturdum. Telefonuma kulaklığımı takıp şarkı açtım. Hayalet sevgilim...
Ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum anlayamıyordum da. Ama Korkuyorum hemde çok korkuyordum.
Kafama yediğim tokat ile bağırdım.
"Ah!"
Arat yanıma oturdu.
"Noluyor sucuk ne bu tripler?"
"Biricik kankan İzmir'e gitmiş."
"Ateş mi?"
Kafamı salladım.
"Ne arıyor ne bakıyor ne yazıyor Arat ama sağ da sol da sürtüyor. Cidden canımı çok yakıyor ya."
Arat'ın omzuna kafamı koydum.
"Sucuk. Canını sıkma desem dinlemezsin değil mi?"
Kafamı iki yana salladım.
"Dinlemem."
"Ama canını sıkma. Belki güzel bir şey bekliyordur seni?"
"Ateşsiz mi? İstemem ki."
Güldü.
"Belki onla belki onsuz. Ama canını sıkma be sucukların gülü."
Cevap vermedim.
Saate baktı.
"Hadi yavaştan eve bırakayım seni."
Kafamı salladım. Ayağa kalkıp elini uzattı. Elini tutup ayağa kalktım. Yavaş yavaş eve doğru yürüyorduk. Bir sokaktan duyduğum silah patlama sesiyle çığlık attım.
"O neydi?"
Arat kaşlarını çattı.
"Gel bakalım."
Birlikte silahın patladığı mahalleye girdiğimiz de bir kalabalık vardı. Ürkek adımlarla kalabalığın içine girdiğimde bağırdım.
"Ateş!"
Ateş yerde kanlar içinde yatıyordu.
Koşarak yanına gidip oturdum.
"Ateş! Ateş ne olur uyan ne işin var senin burada Ateş!"
Bir anda kafamın üstünde bir konfeti patlamasıyla etrafa döndüm. Arat kafamda konfeti patlatmıştı.
"Aptal misin sen Arat!"
Duyduğum kahkaha ile önüme döndüm. Ateş gözlerini açmış bana bakarak kahkaha atıyordu. Elini cebine atıp bir kutu çıkardı.
"Tepkilerine hayranım senin guzelim." Kutuyu açtığında açılan ağzımı ellerimle kapattım.
"Bu dünyam seninle güzelleşti. Evet de bir ömrüm güzel geçsin. Benimle evlenir misin Su?"
Yüzümü kapatıp hıçkırarak ağladım. Ateş ellerimi tutup yüzümü açtı.
"Güzelim ağlama ne olursun ufak bir şaka yapalim dedik."
"Çok korktum ateş ya çok!"
Ateş hâlâ gülüyordu
"Hadi cevap ver"
Başımı salladım.
"Aptalsınız, hepiniz hemde! Evet evet seninle evlenirim Ates evet!"
Etraftakiler gülerken Ateş kutudan yüzüğü çıkarıp yüzük parmağıma taktı. Gömleğinin içindeki kırmızı sıvı dolu poşeti çıkardığında gözlerimi devirip sıkıca sarıldım.
Hayatımda verdiğim en güzel en doğru karardı bu çocuk.
15 gün sonra
"Makas kesmiyor efendim."
Gülerek Arat'ın kurdeleyi kesmesini bekliyorduk. Ateş önüne 50 TL attı.
"Efendim bu cimri kocayı nerden buldunuz 50 TLye bende kesmem!"
Gülmeler artarken bu sefer ateş 200 TL attı. Arat gözlerini kocaman açarak kurdeleyi kesti.
"Vallahi kendi kendine kesti. Hadi hayırlı uğurlu olsun hepimize insallah maşallah."
Kendi aramızda ufak bir yüzük takmıştık.
Geçen hafta anneme söylemiştik. Bir ay sonra gerçek nişan törenimiz olacaktı.
Ateş bana sarılıp dudaklarını alnıma bastırdı.
"Bir ömür" dedi yüzümü ellerinin arasına alırken.
"Bir ömür birlikte olacağız güzelim."
Gülümsedim.
"Bir ömür.'' dedim ona bakarak.
"Bir ömür yanında olacağım sevgilim."
1 ay sonra...
"Bu güzel kızımız Su'yu kızımız yapmaya geldik inşallah. Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Su'yu oğlumuz Ateş 'e istiyoruz."
Oturma odasında kapıda Nisan Cansu ve Beste ile dikiliyorduk.
Ateş Arat emir Caner savaş barış ve rüzgar da bir koltuğa sıkışmışlardı. Annem ve babam... Evet annem ve babam bu gün için bir araya gelmişlerdi. Tekli koltuklarda oturuyorlardı. Ateş'in babası Ali amca ile annesi Şeyma teyze de ikili koltukta oturuyorlardı.
Annem ve babam birbirlerine baktılar.
"Ne diyorsun Dilek?"
Annem gülümseyerek bana baktı.
"Kızım ne olursa olsun burada da cevap hakkı senindir. İstiyor musun?"
Gülümseyerek ateş'e döndüm. Gözlerimiz buluşurken kafamı salladım.
"İstiyorum anneciğim, tabii siz nasıl uygun görürseniz o olur."
Annem babama döndü.
"Duydun Sedat, son söz sende."
Babam bana baktı.
"Ben bunca yıl kızımın yanında olamadım. Onun hakkında olan kararı söylemek sana düşer Dilek."
Gözlerim dolarken annem Ateş'e baktı.
"Ateş oğlumu çok sevdim. Onun ne kadar iyi bir çocuk olduğunu biliyorum. Verdik kızımızı bizde bu delikanlıya!"
Derince nefes verip kızlarla mutfağa geçtik. Cansu kahveleri yapmaya yardım ediyordu. Nisan tepsiye fincanları diziyordu. Beste ise çikolata kutusunu açıyordu. Bense Ateş'in damat kahvesini hazırlıyordum.
"Ne olur acıyı doldur onun kahvesine Su nolurr."
Nisan'ın isteğini tabiikide kırmayacaktım ama sevgilimin de canını düşünmem gerekiyordu.
Herkesin kahvelerini tepsilere koymuştuk. Ateş'in kahvesine de tuzun yanında azıcık pul biber koymuştum. Onun yanında Arat'a vereceğim kahveye de aynı şeyi yapmıştım çünkü planlarını az çok duymuştum.
İçeri geçip önce ateş'in anne ve babasına sonra kendi anne ve babama kahveleri uzattım. Daha sonra çocuklarınkini dağıtıp en son Arat'a verdim. Arat gülerek Ateş'in dizine vurdu. En son Ateş'e kahvesini getirip sandalyeyi yanına çektim. Tam tahmin ettiğim gibi gülerek kahvelerini değiştirdiler. Nisan ile birbirimize göz kırptık. Arat kahveyi yavaş yavaş içerken her şeyden habersiz sevgilim kafasına dikince yanan boğazı ile öksürmeye başladı. Olayı anlayan Ali amca gülmüştü.
"Bu çocuğun üstesinden bu kız gelir anca Şeyma."
"Sen çok fenasın Su."
"Sizde sinsi planlar yapmayın o zaman." Dedim gülümseyerek. Herkes kahvesini içtikten sonra ateş ile yan yana geldik. Yüzükleri parmaklarımıza babam geçirmişti.
"İnşallah Su inşallah bir ömür mutlu olursun kızım. Büyüdüğünü göremedim ama çocuklarının büyüdüklerini göreceğim hep yanınızda olacağım söz veriyorum kızım."
Hiç uzatmadan kurdeleyi kesmişti. Hepsinin ellerini öpüp bizimkilerle sarıldık. Babamın her kelimesinde gözlerim doluyordu. Ve annem ile babamında. Babam koltukta otururken yanına oturup sarıldım.
"Özür dilerim kızım."
Kafamı iki yana salladım.
"Ben özür dilerim baba. Bir yalan içinde büyüdüm seni aramadım hiç. Hep nefret ettim senden. Özür dilerim çok özür dilerim."
Sessizce konuşuyorduk. Annem yanıma gelip oturdu.
"İkinizden de özür dilerim. Ben mahvettim hayatımızı benim yüzümden bambaşka hayatlar yaşadık."
Babamdan ayrılıp anneme sarıldım.
"Ne olursa olsun sen benim biricik annemsin."
Gözlerimin doluluğunu ellerimi çırpıştırıp yok ettikten sonra çocukların yanına geçtim. Ateş'in anne ve babası da annemlerin yanına gitti.
Ateş ben yanlarına gelince gülümseyerek elini belime atıp beni kendine çekti.
"Sözlüm.. bu güzel günümüzü Instagram da mutlulukla paylaşmaya ne dersin?"
Güldüm.
"Tabii ki de nişanlım."
Sumarall

Ateş Ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin