2.bölüm ~Parti

1.6K 78 3
                                    

Bir süre gözlerimi açmamıştım. Ama arkamda ki kişi hâlâ belimden tutuyordu. Yavaşça gözlerimi açmıştım. Ancak hâlâ hareket edemiyordum. Neden?
"İyi misin aptal kız?"
Bu sesin ateş'e ait olduğunu anlamam iki saniyemi dahi almamıştı. Hızlıca elinden kurtulmuştum.
"Aptal sana benzer"
"Gerizekalı ne diye yola atliyorsun?"
"Sana ne? Sana ne ya? Sen ne karışıyorsun. Tamam teşekkür ederim bir daha da karşıma çıkma"
Diyerek arkamı dönmüştüm.
"Yanımda oturuyorsun unutma Su!"
Haklıydı. Nisan'ı neden dinlemiyorsam artık?
"Başka yeri otururum problem yok"
"Bir bakarsın yanında yine ben olurum. Benden kaçış yok Su hanım"
Nasıl bir belaya bulaştın Su sen! Aptal kafam işte.
Diyecek bir şey bulamayınca yoluma devam ettim.
"Yarın görüşürüz sıra arkadaşım!"
Onu sallamayıp yoluma devam ettim. O sıra Nisan'dan mesaj gelmişti.
Hafta sonu arkadaşımın evinde kostüm parti var. Ve ben davetliyim ve ve ve ben davetliysem sende davetlisin bebeğim!"
Ne güzel ne mutlu bana yani. Şimdi ben ne giyecektim ki? Eve gitmek yerine alışveriş yapmaya karar vermiştim. Zaten kafam dağınıktı. En sevdiğim kostüm  satan mağazaya girmiştim. Ve gözüme çarpan prenses elbiseye doğru adımlar atmaya başlamıştım. Kırmızı tonlarında etek kısmı tütü etek olan bir  elbiseydi. Benim bembeyaz tenimde çok güzel duracağına emindim.
"Pardon! Bunun en küçük bedeni var mı?"
Çalışan bakinmaya başlamıştı.
"Son bir tane kalmış. Buyrun"
Denemeden direkt satın almıştım. Çünkü tek başıma alışveriş de üstümü değiştirmeyi pek sevmezdim. Ücretini ödeyip ayrıldıktan sonra tekrar yoluma devam etmiştim. O sıra telefonuma kimden olduğu yazmayan bir mesaj gelmişti.
O elbise ile bir prenses olacağına yemin bile edebilirim bebeğim.
Atan kişiye geri mesaj atmamistim. Bunun birinin oyunu olduğunu düşünüyordum.
Eve geçince elbiseye tekrar göz atmıştım. Ayakkabı dolabimdan elbiseye en uygun olacak siyah topuklu ayakkabılarımı kenara koymuştum. Çanta ise en zoruydu. O çantayı bulmak imkansız kadar zordu. Çünkü hepsi bir yığın olmuştu. Ayakkabı ile aynı renk olmasına özen göstererek en güzel el çantasını almıştım. Biliyorum çok abartılı olmuştu. Ben böyleyim. Abartıyı severim. Ve çok nadir kullandığım -hatta asla diyebilirim- maske çekmecesini açmıştım. Kenarlarında kuş tüyü bulunan maskeyi almıştım. Kesinlikle hem tanınmayacaktim hemde çok güzel olacaktım.
Telefonuma mesaj gelince maskeyi elbisenin yanına koyup telefonu elime almıştım. Nisan parti olacak evi adres olarak atmıştı.
...
Şuan arabanın arkasında oturmuş telefon ile ilgileniyordum.
"Çıkışta da sizi almamı ister misiniz Su hanım?"
Telefondan gözümü kaldırıp şoföre baktım.
"Ben sana haber veririm belki Nisan da kalabilirim çünkü"
"Tamam Su hanım"
Parti olacak eve gelince maskeyi yüzüme takıp arabadan inmistim.ev saray gibiydi. Bir kaybolsan bir daha cikamazdin herhalde! Eve bakmam bittikten sonra  Nisan'a geldiğimi ve kapıya çıkmasını belirten mesaj atmıştım. Mesaj iletilir iletilmez kapıda bekler gibi çıkmıştı Nisan. Kedi kız kostümü giymişti. Ve kedi kulaklı tacını da ihmal etmemişti.
"Oha! Kızım prensesler gibi olmuşsun."
"Teşekkürler bitanem sende tam bir.. kedi olmuşsun miyav!"
"Miyaav"
Birlikte Kahkaha atıp içeri girmiştik. İçerisi çok gürültülüydü. Herkes ayağa kalkmış danslar ediyordu. Veya bir köşeye oturup içiyorlardı. Ve içerisi çok iğrenç kokuyordu. Hem içkilerden hem sigaradan dolayı.
"Hadi Su gel birlikte dans edelim!"
"Saçmalama kızım ne dans etmesi ben burada oturup cips-kola yapacağım sen keyfine bak"
Diyerek masada ki cips paketi ile kola kutusunu aldım. Nisan oflamisti ama sonra dans etmeye başlamıştı.
Bir yandan cips yiyip bir yandan sosyal medya da dolaşıyordum. Ah! Sıkılmıştım bile.
"Merhaba prenses hanım yanınıza oturabilir miyim?"
Yanıma gelen kişi takım elbise giymiş volkandi!
"Volkan!?"
Yanıma oturmuştu. Hemen ona dönüp boynuna sarılmıştım.
"Sen... Senin ne işin var burada?"
"Ev sahibi arkadaşım olur da beni de davet etti. Bilseydim birlikte gelirdik"
Hızlıca kafamı salladım.
"Ya sen beni nasıl tanıdın? Anlaşılıyor mu ki?"
"Yani benim bildiğim Su telefon dışında hiçbir şey ile ilgilenmez."
"Nasıl da tanıyorsun ya beni"
"Tanırım tabii ki"
Yarım saat boyunca birbirimize soğuk espriler yapıp kahkaha atıyorduk. O sıra telefonum çalmıştı. Ve özel numaraydi. O ses de hiçbir şey duyamayacağım için evin üst katına çıktım.
"Alo!"
"Güzellik"
Ses hiçbir şekilde tanıdık gelmiyordu.
"Pardon?"
"Çok güzelsin bebeğim"
"Sen... O mesajı atan sen misin yoksa?"
"Güzel olduğun kadar da zekisin bitanem"
"Şu sevgi sözleri aşırı itici olmuyor mu ya?"
"Hmm... Hayır."
"Ya sen kimsin sen şunu söyle artık be!"
"Sence söyler miyim?"
"Söylemez mi- bir saniye bu Duman mı?"
"Duman?"
"Allah kahretsin yangın çıktı lan aşağıda. Ben hâlâ burada seninle uğraşıyorum."
Hızlıca kapıyı açmaya çalıştım. Ama kitlenmisti.
"Ka-kapi kitli. Ben tek başıma kalamam."
Diyeverdim karşımdaki kişinin kim olduğunu bilmeden"
"Ne diyorsun lan sen? Ne yangını!"
"Ne-nefes alamıyorum.."
Nefesim kesilmişti.
"Cama git çabuk!"
Telefonun karşısında ki kişinin dediğini yapıp camı açtım. Ama hiçbir şekilde etki etmiyordu bana.
"Su!"
Volkanın sesi kulagimda yankılanıyordu.
Gözlerim kararıyordu.
"Volkan.."
Sesim o kadar sessiz çıkmıştı ki benim yere düşüşüm bile daha fazla ses çıkarmıştı...

"Hadi güzellik... Aç şu gözlerini."
Ağrıyan başıma elimi koyup ovuşturmaya başlamıştım. Gözlerimi açtığımda hiçbir şekilde tanımadığım bir yatakta yatıyordum. Baş ucumda ise maskeli biri.
"Sen kimsin be!"
"Seni yangından kurtaran biri"
"Yani?"
"Bir teşekkürünü alabilirim bence''
"Kimsin diyorum sana!"
"Sesini yükseltme!"
"Sana ne!"
"Seninle ugrasamam. Tam bir çocuk gibisin. Ne dersen onun aksini yapıyorsun."
Sessiz kalıp onu dinlemek yerine yattığım yerden kalkmıştım. Nerede kiminle oldugumu bilmeden burda durmanın ne anlamı olabilir ki?
"Telefonum nerede?"
Eli, ceketinin iç cebine gitti. Canım telefonumu cikarinca hızlıca ondan almaya çalıştım.. aynen sadece çalıştım. Çünkü vermemişti.
"Ver şunu!"
"Volkan diye birinin 43 kere araması beni deli etmedi desem yalan olur"
"Lan sana ne benim telefonumdan arayan kişiden sana ne!"
Telefonu tekrar uzatmıştı bana. Telefonu hızlıca almıştım. Bu sefer vermişti. Telefon açıktı sadece sessize almıştı. Parmak izim ile telefonu açmıştım. Baktığım da cidden de volkan 43 kere aramış, 173 tane mesaj atmıştı. Tüm kelimeleri tek tek atarak 173'e ulaşmıştı. Hemen evden çıkmaya çalıştım ama kapı kitliydi.
"Aç şunu be deli etme beni!"
"Normal olarak kapıyı kitlemem normal. Hani eve yabancılar girmesin filan" anahtarı çıkarmıştı "seni kaçıracak kadar aptal değilim Su" adımı nerden biliyordu? "Senin hakkında her şeyi biliyorum.." sanki zihnimi okuyordu. Anahtarı iki kez çevirip "bir daha gözüme gözüme"
"Çok meraklıyım bende sana ya!" Diyerek evden çıkmıştım. Tek bir sorun vardı.. burası neresi?
Telefonu çıkarıp haritaya girmiştim. Konumu tarıyordu... Bize çok yakın olmayan bir yerdi. Hemde hiç. Telefon tekrar çalmıştı. Volkan arıyordu.
"Alo!"
"Şükürler olsun. Nerdesin sen Su!"
"Tamam sakin ol.. şey arkadaş... Arkadaş beni yangından kurtarmış da uyuyordum. Duymadım o yüzden."
"Nerdesin çabuk söyle geliyorum"
"Volkan ben geliyorum.. merak etme işte"
"İyi olduğunu görmek istiyorum!"
"Volkan ben iyiyim."
"Geliyorum dedim adresi yolla Su"
"Vol-"
"Su!"
Buranın adresini verirsem yalanıma inanmazdı. En yakın olan AVM adını vermiştim. Ve hızlıca oraya gitmeye çalıştım.
Yarım saat boyunca aralıksız koşmuştum. Ve çok şükür yetişmiştim. Volkan beni görünce hızlıca bana yaklaşıp kollarını belime sarmıştı.
"Çok merak ettim seni Su.. çok şükür iyisin"
"İyiyim demiştim."
"Görmeden inanmazdım. Biliyorsun"
"İyi ki varsın volkan..."

Birazcık kısa bi bölüm oldu sanırım.. bir daha ki bölümde telafi edeceğim! Yorumlarınızı bekliyorum🎉❤

Ateş Ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin