Merhaba arkadaşlar,
Muazzez'in Yolculuk Defteri'ni 2018 yılında yazmaya başlamış ama sonlandırmadan yayından kaldırmıştım. Geçen zaman zarfında arada yeni bölümler yazarak hikayeyi sizle paylaşmasam da devam ettirdim.
Hazır elimde stok bölümler varken sizinle de paylaşmak istedim.
Seyir şu şekilde işleyecek. Her perşembe herhangi bir sorun çıkmazsa -şu zamana kadar attığım bölümlerde dahil olmak üzere çünkü düzenleme yapıp yayınlayacağım- bölüm atacağım.
Umarım beğenirsiniz.
Bol bol yorum atmayı ve beğenmeyi unutmayalım.Sizi seviyorum 💓
Bir hikayede daha kavuşmamız sebebiyle şerefe 🥂
💫
"Evladım !"
Annesinin haykırışıyla birlikte güçlükle ayakta durduğum alandan bakışlarımı polislerin omuzlarında yükselen tabuta çevirdim. Tabutun hemen önünde , bir polisin elinde tuttuğu fotoğrafta her zaman hayranlıkla izlediğim o gülümsemesi vardı. İşte yine bana doğru muhteşem gülümsemesiyle geliyordu .
Baktım.
Baktım.Aşık olduğum yüze uzun uzun baktım. Hatta bunu tüm tören boyunca yaptım. Sessizce yüzünü izledim.
Yapamazdım. O da biliyordu. Tabutuna dokunamayacağımı ya da onun bedenini toprağa gömmelerini izleyemeyeceğimi.Hatta buraya gelmemi bile beklemezdi. Çünkü Zafer buna katlanamayacağımı bilirdi. Acı bir tebessüm yüzünü kapladı. Sevdiğim adamın tabutunun hemen önüne koyulmuş fotoğrafına son kez baktım.
"ŞEHİT POLİS MEMURU ZAFER TUĞRUL"
Evet bu yazıyordu resminin tam altında .
"ŞEHİT POLİS MEMURU ZAFER TUĞRUL"
İşte o an.Resminin altında ki o yazıyı okuduktan sonra uzaklaşmak istedim. Onun öldüğünü kabullenmemek. Çünkü Zafer'i beklemek istiyordum. Gelmeyeceğini bile bile beklemek...
Arkamı döndüm ve kalabalığı yararak törenden çıktım. Uzun bir yürüyüşün ardından evimdeydim.
Bir zamanlar beraber yaşadığımız o evde. Onun kokusunun sindiği o evde.
Dış kapıyı yavaşça kapayıp sırtımı kapıya yasladım. Kapının hemen sağındaki ayakkabı dolabının üstünde yer alan spor ayakkabılarına, bakışlarımı çevirdim. Zafer'e sürekli ayakkabılarını buraya koymaması için telkinde bulunurdum. Ama Zafer asla vazgeçmez sırf bana inat olsun diye buraya koymaya devam ederdi. Uzanıp ayakkabının tekini eline aldım. İşte o an içimde kopan fırtınalar kasırgaya dönüştü ve dışarıya taştı. Önce büyük bir bağırtı koptu ağzımdan. Onu ağlama krizim takip etti . Kapının dibinde Zafer'in ayakkabılarına sarılarak kaç saat ağladığımı bilmeden öylece kaldım.
9 AY SONRA
Günler geçiyordu ,aylar geçiyordu ama içimdeki acı geçmiyor; hatta katlanarak artıyordu. Ne zaman sokağa çıksam hep onunla birlikte gittiğim yerlere gidiyordum. Gözlerimi kapatıp uzun uzun yaşadığım o güzel anıları düşünüp hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Zaten yaptığım her şey bundan ibaretti.
Onu hatırlamak ve ağlamak.
Etrafımdakiler... Etrafımdakiler beni düştüğüm bu dipsiz acı çukurdan çıkarmaya çalıştılar. Kurtulmam için üç kere psikiyatriste götürdüler. Bir kere de hastaneye yatırdılar ama bir gece kaçtım. Fakat çıplak ayakla , sokakta yürür vaziyette , sevdiğim adamın yanına doğru giderken suçüstü yakalandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUAZZEZ'İN YOLCULUK DEFTERİ
Historical FictionBen Muazzez . 17.02.2018 tarihinde pencereye vuran kar tanelerini izlerken yaşadığım bu sefil hayata son verdim. Ölümün beni kucakladığını hissettiğim o anda mutluydum. Çünkü her şey bitmiş , tüm acılarım dinmişti. Ta ki... Ta ki... Gözlerimi hi...