Arkadaşlar yorum yapın yorrrummmm! 😅Hayatımın bir dönemi acılarla , kayıplarla örülmüştü. Diğer döneminde ise Zafer vardı. Zafer'le mutlu geçirdiğimiz anlar.
Zafer benim sırdaşımdı. En yakın arkadaşımdı. O beni dinlerdi. Ben onu severdim. Şimdi bilmediğim bir zamanda , hiç tanımadığım insanların arasında yaşamaya çabalarken yeniden onun sırdaşı olmuştum. Zoraki bir şekilde onu yeniden kendime bağlamıştım.
"Muzaffer bey ,ayakta duracak mecaliniz kalmadı. Dinlenmelisiniz ."
Fatma hemşirenin telkiniyle kafamı sağa sola sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Resmen ayakta uyuyordum.
"Ne dinlenecek zamanım , ne de dinlenebileceğim yerim var Fatma. "
Fatma hemşire elini alnına vurdu. Kafasına dank edermiş gibi bir ifadeye yüzü büründü.
"Essah ya ! Dün yerde yatan yaralıları çadırınıza götürmelerini söylemiştiniz."
Gülümsedim. Fatma hemşire kafa yapıma en çok uyan kişilerden biriydi. Diğeri ise Zafer... Gerçi o hem kalbime hem de kafama uyan tek kişiydi ya neyse.
Fatma hemşire... Eşi bu kampta baş çavuş olarak görev yapıyordu. Karnı burnundaydı. Ona göre üçüncü çocuğuna hamileydi. Fakat ilk iki çocuğunu doğum sırasında kaybetmişti . Yıkılmamıştı. Yılmamıştı. Savaşın ortasında yaşamaya , yaşatmaya devam ediyordu. Hem kendini hem sevdasını hem de diğer insanları.
"Bu böyle olmaz . Ayakta uyuyorsunuz siz. İsterseniz Hasan'ın uyuduğu çadırda uyuyabilirsiniz Muzaffer bey. "
Haklıydı . Ayakta uyuyordum. Uyumaya devam ediyordum. Kafamı olumlu anlamda salladım. Uyumak zorundaydım. Böyle kimseye faydalı olamazdım.
"Haklısın ama sende daha fazla ayakta durma , gidip dinlen Fatma."
Kafasını salladı. Eliyle karnını tuttu ve yanımdan uzaklaşmaya başladı. Ben ise onun bana dillendirdiği çadıra doğru yol aldım. Almaya çabaladım. En azından çadırın önüne kadar geldim. Fakat Zafer'in sesiyle bu yolculuğum sona erdi.
"Sen ne yaptığını zannediyorsun ?"
İşte içimi ısıtan sesi ... Kafamı Zafer'e doğru çevirdim. Ve işte her gördüğümde kalbimi çarptıran gül yüzü...
"Uyuyacağım sırdaş. Bir sıkıntı mı var ?"
Çenesi seğrmeye başladı. Birkaç adımda yanıma vardı. Kolumu pençeleriyle kavradı ve bedenimi bedenine yasladı. Yakındı. Fazlasıyla yakın. Gözlerim gözlerinde boğuluyor, tenim nefesiyle yanıyordu.
" Burada mı uyayacaksın ? "
Kafasını sağa doğru çevirdi . Etrafı kolaçan etmeye başladı. Sonra öfkeli gözleri yeniden bana yöneldi. Beni hışımla çadıra soktu . Hala yakındım ona. Hala yakındı bana.
" Erkeklerin uyuduğu çadırda kadın başına mı uyuyacaksın Muazzez?"
Kahkaha attım.
"Merak etme. Sırrımız benimle mezara gidecek. Senden başka kimse kadın olduğumu öğrenmeyecek sırdaş. "
"Muazzez!"
Yüzümü biraz daha yakınlaştırdım. Hep benim mi feleğim şaşıracaktı Zafer efendi. Birazda benim gibi sen de yan.
"Yavuz !"
Şaşırdı. Göz bebekleri şaşkınlığın verdiği yetkiye dayanarak büyüdü. Yutkundu. Kalbimin atışı ritimsizleşti. Ona sarılmamak için kendimi dizginlemeye çabalarken Zafer kolumu kavradığı elini çözdü ve birkaç adım geriledi. Eliyle alnını ovuşturdu. Sonra yeniden öfkeli ifadesine geri dönüş yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUAZZEZ'İN YOLCULUK DEFTERİ
Historical FictionBen Muazzez . 17.02.2018 tarihinde pencereye vuran kar tanelerini izlerken yaşadığım bu sefil hayata son verdim. Ölümün beni kucakladığını hissettiğim o anda mutluydum. Çünkü her şey bitmiş , tüm acılarım dinmişti. Ta ki... Ta ki... Gözlerimi hi...