5| muazzez, muzaffer

1.9K 264 279
                                    

Evet ! Yeni bir bölümle karşınızdayım 😊

Yorumlarda görüşmek dileğiyle💃

💫


Aniden omuzumdan kavrayıp bir hışım beni dolaptan çıkardı. Adeta burnundan soluyordu. Zafer , bana kızgın olduğunu bu kadar belli etmemeliydi. Zafer bana bu denli kızgın olmamalıydı. Olmamak zorundaydı.

"Çadırımda ne işin var senin ?"

"Çadırları karıştırmışım."

Bana göre gayet ikna edici bir cevap vermiştim. Benim Zafer'im olsa inanırdı. Buradaki Zafer'in de inanmasını bu yüzden bekliyordum. Fakat inanmadı. Onun yerine kahkaha atıp beylik tabancasını şakağıma dayadı ve yine artık alıştığım çatılmış kaşları eşliğinde konuştu.

"Dolabıma sünmüş birisi için korkusuzca yalan söylüyorsun. "

Gözlerimi kırpıştırmama fırsat vermeyecek bir tehdidi bana sunduğu için Zafer'den nefret ettim. Zafer ise tetikte duran parmağını hafifçe hareketlendirirken ekledi.

"Şimdi yeniden soruyorum . Cevap vermen için sadece üç saniyen var. Çadırım da ne işin vardı ?"

Onunla konuşmak için geldiğime inanmıyordu.

"Bir."

Onu tekrar bulmuşken yeniden kaybedemezdim.

"İki "

Bir şey bul Muazzez ! Bu adamın egosunu okşayacak bir şeyler söyle !

"Ü-ü.."

"Korktum !"

Bağırtım çadırda yankılanırken afallayan Zafer, tetiği zorlayan elini gevşetti.

"Korktun ?"

Kafamı aşağı yukarı şiddetle sallayıp konuşmaya devam ettim.

"Evet, korktum. Buraya sizi ikna etmek için geldim. Fakat bulamadım . Sonra sesinizi işittim. Yanlış anlarsınız diye çekindim. Korktum. Deli gibi korktum. O yüzden dolabınıza saklanmak zorunda kaldım. Ö-özür dilerim."

Zafer , tabancasını tekrar belinde asılı duran kabına yerleştirirken alaycı gülümsemesini yüzüne yansıttı. Ellerini arkasından bağlayıp sorgulayıcı parıltıların harmanlandığı harelerini yüzüme sabitlediğinde konuşmaya hazırdı.

" Korkakların savaş meydanın da işi yoktur dolap faresi . Bu yerde korkakmayacaksın. Korkarsan ilk sen ölürsün. Korksan dahi belli etmeyeceksin. Belli edersen yine ilk sen ölürsün. "

Sırtını dönüp masasına doğru ilerledi. Sandalyesine oturduğunda hala hiç bir karşılık vermeden Zafer'i izliyordum. Yüzü yorgundu . Alabildiğine düşünceliydi. Kaşının bir parmak üstünden saç dibine kadar ilerleyen bellirgin bir yara izi vardı. Savaş kalıntısı değildi. Çok öncelerden gelen bir izdi. Kaşlarım çatıldı.

Kim incitmişti ki Zafer'i ? Kim bunu yapmıştı ?

"Ölümü her daim ensende hissedeceksin. Bunu bildiğin halde burada kalmaya hâlâ gönüllü müsün ?"

Ansızın gözleri gözlerime tutundu. Gözlerinde ışık yoktu.Bir ölünün gözlerinde gördüğüm soğukluk vardı. Zafer sanki ölmüştü. Cesedi ise ben buradayım dercesine ortalıkta dolaşıyordu.

"Ölümden korksaydım kalmak için çabalamazdım. "

Ölümden korkmuyordum. Onsuzluktan korkuyordum. Dudaklarım alayla kıvrıldı.

MUAZZEZ'İN YOLCULUK DEFTERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin