Odanın içinde dönüp duruyor, yaşadığım bu saçmalığı idrak etmeye çalışıyordum. İntihar etmiştim. Evet , Zafersiz daha fazla nefes almamak için intihar etmiştim. Uyandığımda bu saçma yerde, savaşın içindeydim. Yaşadığım zamandan 100 yıl öncesinde.
Odanın içinde birkaç volta daha attım. Bu köyden hemen gitmeliydim. Evet evet. Bu köyden hemen uzaklaşmalıydım. Odanın kapısını açıp salonu kontrol ettim. Uyumuşlardı. Gerisin geriye tekrar içeriye girdim.
Bu halde dışarıya çıkamazdım. Köyde hemen tanınır ve tefe koyulup bu odaya geri dönerdim. Başka bir yolu olmalıydı. Olmak zorundaydı. Odada volta atmaya devam ederken birkaç gün önce dikiş makinesinin içinde gördüğüm makası hatırladım. Saniyeler sonra aynanın önünde elimde makasla birlikte durmaktaydım. Makası örülen saçlarıma doğru götürdüm ve kesmeye başladım.
Kestim.
Kestim.Saçlarımı bir erkek görünümüne ulaştırana kadar da kesmeye devam ettim.Bu bir önlemdi. Çünkü olası bir durumda saçlarımı görürlerse yeniden bu lanet yere dönebilirdim.
Saçlarımı kesme işlemini bitirdiğimde, sessiz adımlarla bedenine yerleştiğim hanım kızın annesi ve babasının odalarına doğru ilerledim. Maksadım kadının yanında sızmış bir şekilde uyuyan adamın kıyafetlerini almaktı. Aldım da ! Hatta giyindim. Tabi göğüslerimi yok etmek için bir örtüyle sıkı bir baskı yapmayı da ihmal etmedim.
İşimi hallettikten sonra adamın şapkasını alıp başıma geçirdim ve usulca dış kapıdan süzüldüm. Hızlı ve tedirgin hareketlerle köy meydanına gidiyordum. Bir kaç dakikanın sonunda belirlediğim konuma varabilmiştim. Adımlarımı durdurup olan biteni algılamaya çalıştım. Köy meydanında telaşlı bir hal vardı. Bir kaç adam ellerindeki küfeleri at arabasına yerleştiriyordu.Yavaşça ilerledim.
Yüzümü saklayarak adamların arasına karıştım. Yerde arabaya taşınmak üzere bekleyen küfelerden birisini zorlukla kaldırdım. Küfeyi at arabasının arkasına yerleştirirken nefes nefese kaldığım için soluklanma bahanesiyle arabanın önünde bir süre durdum. Maksadım kimse görmeden arabanın üstüne çıkıp küfelerin arasına saklanmaktı. Yaptım da. Bekledim ve en mükemmel zamanda küfelerin arasına saklandım.
Mükemmel bir zamanlama ve mükemmel bir plan.
Birkaç küfe daha taşındıktan sonra yola koyulmuştu araba. Uzun bir yolculuk beni bekliyordu. Farkındaydım ama söylenecek bir konuma sahip değildim. Bu yüzden sessizce bekledim. Hem de ayaklarımın uyuşmasına aldırmadan uzun bir süre bekledim. Bir kaç saatin ardından uykuya yenildim.
Rahat bir yataktaydım . Güneş ışığı tenimi yalıyordu. Aniden sevdiğim bir koku burnuma doluştu.
"Sucuklu yumurta !" diyerek fırladım yataktan .
Evimdeydim.
O küfelerin arasında iki büklüm bir şekilde durmuyordum. Kendi evimde kendi yatağımdaydım. Ayaklarımın yerle temasını sağlayıp yataktan kalktım. Üstümde Zafer'in tişörtlerinden birisi vardı.
Kokusu... Onun kokusu hala bu tişörtteydi. Yavaş adımlarla odadan çıkıp kokuların yükseldiği mutfağa doğru yöneldim. Koridorda birkaç adım atıp ilerledikten sonra açık mutfak kapısı görüş alanıma girdi. Ardından tanıdığım o sırt. Adımlarımı durdurdum. Bu rüya değildi. Bu bir rüyaysa eğer...
Zafer başını benim olduğum tarafa doğru çevirdi . Yine eşsiz gülümsemesiyle beni karşıladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUAZZEZ'İN YOLCULUK DEFTERİ
Historical FictionBen Muazzez . 17.02.2018 tarihinde pencereye vuran kar tanelerini izlerken yaşadığım bu sefil hayata son verdim. Ölümün beni kucakladığını hissettiğim o anda mutluydum. Çünkü her şey bitmiş , tüm acılarım dinmişti. Ta ki... Ta ki... Gözlerimi hi...