Keyifli Okumalar...
***
ELFİN
Evet arkadaşlar 'Elfin ile Izdıraplı Günler' adlı Realty Show'umuza hoş geldiniz. Şimdi 'insan kendine nasıl eziyet eder' adlı bölümle karşınızdayım. Nasıl diye soracak olursanız, güzel sanatlar öğrencisi olup haftalar önce verilen jüri projelerini son güne bırakıyoruz. Ve işte karşınızda uykusuz bir çift göz, kabusa dönen bir hayat. Çok kolay değil mi? Bu sırada maketin son kenarını da yapıştırmıştım ve biraz çekilip yaptığım şahesere baktım. Uff be Elfin sen ne manyak kızsın öyle, bu ne yetenek yavrum! Yine son dakikada attın golünü. Şaheserimi Asya'nın Batman'i izlerkenki bakışlarıyla süzerken gözüm saate takıldı. 9:17. Ne? Projemi onaylatmam için sadece dakikalarım vardı. Biraz acele etmezsem bütün gece uğraştığım çabalarım boşuna gidecekti. Her ne kadar geceyi uykusuz geçirsem de jüri karşısına bir plaza kadını edasıyla çıkmam lazımdı. Sunum her şeyden önemliydi. Kıyafetlerimi seçip aceleyle makyajımı da tamamladıktan sonra-neyse ki bu konuda Allah vergisi bir hızım vardı-, hazırdım.
Tek sorunum bu kadar pafta ve maketi arabaya kadar nasıl taşıyacağımdı. Birden aklıma evimizin kaslı çocuğunu çağırmak geldi. Üst koridora çıkıp çocuğunu kartal kapmış Fatma Girik gibi,
"Araaaass bi' gelseneee!" Diye bağırdım. Aras The Flash misali yanımda bitti.
"Ne oldu Elfin sabah sabah rüyanda mı gördün? Ne diye yavrusunu kartal kapmış Fatma Girik gibi bağırıyorsun?" Dedi. Şimdi ağlayacağım, kankalık be. Ama seni niye rüyamda göreyim ki dummkopft?
" Bana sabah olalı çok oldu kido. Sunuma geç kalıyorum yardım et de şunları arabaya taşıyalım." derken elimle Ağrı Dağı gibi duran maketi gösterdim.
"Ya endustriyel manyak! Sana tapıyorum. Gece en son bıraktığımda ağlıyordun. Ne zaman bitirdin bunu?" Aslında bende şoktayım, benimde bitirmek gibi bir umudum yoktu ama bir Varlıbaş asla vazgeçmez.
"Zalımın oğlu, ne diye şaşırıyorsun? Yardım etseydin daha erken bitirip uymuş olacaktım!" Dedim ama son günlerde ona pek yüklenmemeye çalıştığım için uzatmadım da.
"Ya kanka benimde ödevim olmasa yardım ederdim, biliyorsun." Ne kadar da masum!
"Bi' yürü git! En son odana maket bıçağı almaya geldiğimde 'For Honor' oynuyordun. Takmadın bile beni." Aras mahcup olmuş bir şekilde -ki çok nadirdir bu anlar benden söylemesi-,
"Şey sen miydin o gelen? Ben Yağmur sandığım için dönüp bakmamıştım ki Yağmur niye benim odama gelsin dimi? Aa şu an çok mantıklı geldi odaya senin gelmiş olman." Arkadaş hem suçlu hem salaktı ve zamanım gittikçe azalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerin Peşinde : KAMPÜS
HumorYolları kesişen beş gencin, komik, aşık ve bir o kadar da doyumsuz hikayesi.