Gözümü açtım yine alık alık tavanı izliyorum. Düştüğüm bu cehennemden nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Bu hayatın bana " I want to play game" deme şekli mi acaba? Bu saatte uyanmayı kim icat etti bilmiyorum. Okuyalım ben okumayalım demiyorum ki sadece neden bu kadar erken yapıyoruz bu işi diyorum. Annem aşağıdan bağırıyor hadi artık uyan diye, gözlerim açık, yataktan kalkmak istemiyorum. Ayak seslerini duyunca gözlerimi kapattım. Annem sinirle girdi:
"Daha uyanmadın mı? 16 yıldır seninle savaşmaktan yoruldum artık. Bir kere de erken kalksan kahvaltıyı hazırlasan beni böyle uğraştırmasan" dedi ve perdemi açmasıyla gözüme gelen ışık bir oldu. "Hadi giyinde in aşağı" dedi.
"Geliyorum birazdan" dedim ve gitti. Birlikte yattığım büyük dinozorumu yatakta bırakarak dolaba doğru yürüdüm. Düz beyaz tişörtümü ve dar kotumu giydim, saçlarımıda sıkı bir at kuyruğu yaparak bağladım. gözümede sadece hafif rimel sürdüm. Merdivenden indiğimde babam kahvaltı masasında gazete okuyor annemde çayları koyuyordu. Günaydın diyerek yerime oturdum. Babam direk "o gözündekini okula giderken sürmeyeceksin demedim mi sana ben, okumaya mı erkek ayartmaya mı gidiyorsun" dedi. Sadece gözlerimi devirdim ve cevap vermeden ufak bi ekmeğin arasına reçel sürerek afiyet olsun diyip kalktım. Bu günde rahatça kahvaltı yapamayacaktım belliydi. Benim gözlerimi devirmemle kardeşimin noldu bak sözün geçmiyor der gibi babama bakıp sırıtması sayesinde babam egosunu tatmin etmek amaçlı hızla arkamdan gelerek saçımı tuttu "ben senin babanım neden cevap vermiyorsun, bu pantolon nerden çıktı her yerin ortada git değiştir şunu okula seni ben bırakıcam" dedi ve iterek bıraktı saçımı. O çok hayran olduğunuz ilk aşkınızın şiddeti kalbinizde geçmeyecek yaralar bırakır. Ağlayarak yukarı çıktım.
Düşünüyorumda biz kadınlar dışarıdan bakınca herşeyi erkekler için mi yapıyoruz. Kendimize baksak erkek tavlamak için, okulumuza baksak iyi bir işe sahip olup yüksek maaşlı bir erkekle evlenebilmek için, çocuk yaparız güya erkeği elde tutabilmek eve bağlamak için. Halbuki biz herşeyi onların düşüncelerinin aksine kendimize olan saygımızdan yapıyoruz. Kendimizi daha iyi hissetmek için.
Çantamı alıp üstümü değiştirmeden hızla evden çıktım. Babam da arkamdan koşar adım fırladı ancak yan evdeki komşumuz Hüseyin amcayı bahçesini sularken görünce birşey demedi. Babam bana birşey işaret etmiş gibi unutmam babacım merak etme diye bağırdım. Hüseyin amcaya gülümseyerek günaydın diyip okula yürümeye devam ettim.
Okula geldiğimde yakın arkadaşım Şeydayı öperek yerime oturdum. Gözleri yine dolu doluydu. Öğlen arasında sıkıştırıp ne olduğunu anlattırdım. Üvey babası yine taciz etmiş kızı, anneme anlatsam gözü kör resmen iftira atıyorum sanıp beni rezil eder diyor. Haklıda fakat burdaki hatalı Şeyda değil yine toplumsal tabular! Bunu rahatça söyleyebilmesi gerekmez miydi? Neden taciz eden herif değilde mağdur bu kadar utandırılıyor?
Biz kadınlar neden bu kadar bastırılıyoruz arkadaşlar! Hatalı olan karşı tarafken neden bu kadar kendimizden utanmak zorunda bırakılıyoruz. Hadi erkekler kendi egosu yüzünden isteyebiliyor, biz kadınlar neden sesimizi çıkarmıyoruz?
Şeyda ile konuştum ve evlerine gidip odasına gizlice kamera yerleştirdik. Bunu ispatlamadan Ceyda teyzeyi inandıramazdık. Ordan çıkar çıkmaz kitapçıya uğrayıp almam gereken romanları alıp evimin yolunu tuttum. Yavaş yavaş yürürken hem bu kızın hali ne olacak hem ben eve gidince babama ne diyeceğim diye düşünüyordum. Sabah kaçıp kurtuldum ama bu sefer kaçamazdım.
Eve geldiğimde kimse yoktu zaten hep yalnız olurdum. Annem duruşmalardan müvekkillerden, babam ameliyatlardan hastalarından pek vakit bulamazdı. İyiki de bulamazdı sürekli tepemde olduklarını hayal edemiyorum. Kitapların arasında kendimi kaybedip zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Anne ve babam sırayla eve geldi akşam yemeği için aşağı indiğimde babam sessizdi hiçbir şey demeden yemeğimize baktık. Odama çıktığımda biraz sonra kapı çalındı ve babam içeri girdi.
-Müsait misin?
-Müsaitim baba gel.
-Seni ne kadar çok sevdiğimizi bildiğini biliyorum. Bizim amacımız sadece seni korumak. Sana zarar gelsin istemiyoruz bizi de anla biraz.
-Bana en büyük zararı sen veriyorsun baba beni önce kendinden koru!
-Yaptığım şeyi savunamam bende nasıl oldu anlamadım özür dilerim senden ama sende biraz giyimine bize karşı tavrına dikkat et lütfen. Akşamları dışarı çıkman hoşuma gitmiyor önceki akşamın sinirini çıkarmış bulundum sabah.
-Baba ben akşam dışarı çıktımda ne yaptım sanki neyi hoşuna gitmedi. Ne zamana kadar korumak için hapis tutabilirsin beni?
-Sana biri birşey yapsa nasıl yaşarım ben Eylül. Biz zaten sen kötü birşey yaparsın diye değil biri sana zarar verir diye korkuyoruz.
-Baba öldürücü ve bulaşıcı bir virüsle karşılaşsan ne yaparsın? Karantina uygularsın dimi hastayı kapatırsın. Dünyadaki tüm sağlıklı insanları bir yere kapatamazsın aman virüs bulaşmasın diyip. Neden o hastalıklı insanları değilde bizi hapsediyorsunuz. Ben böyle mutlu değilim bunu göremiyor musunuz?
-Senin namusundan ben sorumluyum Eylül sana birşey olsa kime ne açıklarım, evlendiğin zaman kocanla ne yapmak istiyorsan yap gezmek mi istiyorsun gezdirsin seni.
-Ne demek namusundan ben sorumluyum! Nasıl bir cümle bu baba? Ben tek başıma bir birey olamıyor muyum? İlla yanımda bir abi kardeş baba yada koca olmak zorunda mı? Doruk neden bu kadar bunaltılmıyor onu korumak istemiyor musunuz yada onun namusu yok mu desem o erkek ona birşey olmaz dersin dimi? Çık odamdan lütfen bak sinirliyim sonra konuşalım.
-Eylülüm bak...
-Baba çık dedim!
O sinirle kitabı bırakıp ağlarken yarın başıma geleceklerden bir haber uyuyakaldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR
ChickLitBu kitapta her kadının kendinden birşeyler bulabileceğine inanıyorum. Herkesin kendi içinde kırgınlıkları, küskünlükleri, içinde patlattığı intikamları vardır. Mutlaka vardır. Kadın olmaktan gurur duyun. Yaptığınız işi kadın gibi yapın çünkü kadınl...