Sabah uyandığımda çok halsizdim. Üzerimde anlam veremediğim bir ağırlık vardı. Ayağa kalkmamla başımdaki ağrı ve dengemi kaybetmem bir oldu. Yavaşça derin derin nefes alarak yataktan kalkıp alt kata indim. Kahvaltı yapıp geri odama çıktım. Tekrar yatağa girip dizi izlemeye başladım. Hasta değildim, bu üzerimdeki ağırlık yaşadıklarımın ağırlığıydı sanki ve ben altında eziliyordum. Mutlu değildim, olamayacağımı da biliyordum. Herkesin acısı kendine ağırdır tabiki ama sanki benim üzerimdeki ağırlık ve kalbimdeki sızı kimsede yokmuş gibi hissediyordum. Tamam bir şekilde geldik bu dünyaya ama amacımız neydi? Neden bu kadar acı vardı?
Zil çaldı. Kapıyı açtığımda karşımdaki Şeydaydı. "Telefonlarımı neden açmıyorsun?" diye bağırarak içeri girdi. Cevap vermeden sessizce kapıyı örterek yanına salona geçtim.
-Hoşgeldin.
-Kaç gündür neredesin sen, aklım çıktı.
-Müsait olamadım kusura bakma.
-Eylül bilmediğim birşeyler dönüyor hissediyorum. Anlat hadi bana neler oluyor?
Benim cevap vermeme kalmadan masadaki telefonum titredi ve Şeyda'nın gözü ekrana gitti.
-Okyanus kim?
-Bir arkadaşım...
-Benim hiç adını duymadığım bir arkadaş öyle mi? Hemde sana mesaj atmaya cesareti olan bir arkadaş! Eylül samimi olmadığın herkes senden çekinir kimi kandırıyorsun sen? Benim ben Şeyda. Hani seninle büyüyen, seni en iyi tanıyan Şeyda!
-Anlatıcam ama sakin olacaksın ve soru sormak yok tamam mı? (Şeyda tamam manasında başını salladı) Bak bir kaç hafta önce bir mesaj geldi. O mesaja göre ailemin ölümü kaza değilmiş. Bu Okyanus denen kız da beni buldu ve olayı araştırmamda yardım ediyor.
-Polise gösterseydin ya mesajı...
-Olayın üstü direk kaza olarak kapatıldı, belli ki büyük bir oyun var ortada. Polisle olacak iş değil...
-Polisin yapamadıklarını bu kız nasıl yapacak peki?
-Kız anladığım kadarıyla karanlık insanlara çalışıyor.
-Ya bu kız seni tuzağa çekiyorsa. Eylül hadi kalk polise gidelim.
- Şeyda polise falan gitmicez, karışma bu işe! Anlattığıma pişman etme beni.
-Şüphelendiğin birileri var mı? Ne bileyim ulaştığınız bir bilgi falan...
-Yok.
-Tamam haberdar et ama beni tamam mı, gitmem gerek şimdi.
-Tamam canım merak etme.
Resmen Şeyda'ya yalan söyledim. Kolay değil öyle lak diye şüphelendiğim biri var evet senin eski üvey baban hatta büyük ihtimalle ailemi o öldürttü demek. Birde onun vicdan azabıyla uğraşamam. O benim kardeşim derdininde, neşesininde başımın üstünde yeri var. Ancak şuan hiç sırası değil. Şu iş bir bitsin oturur anlatırım herşeyi sakin sakin.
Gelen mesajı telaşla unutmuştum hemen telefonuma baktım. Okyanus, "Bir adam bulduk. Birşeyler biliyor olabilir. Verdiğim adresteki depoya gel." yazmıştı. Hemen yukarı çıktım. Siyah kot, siyah tişört ve siyah kapüşonlu hırkamı giydim. Arabama binip navigasyona adresi girdim. Hızla giderken dualar ediyordum. Adam birşey biliyor olsun ve uğraştırmadan anlatsın. Bir an önce şu iş bitsin.
Ormanlık alanda bir anda yol bitti. Sık ağaçların arasından bir bina gözüküyordu. Aradığım depo burası olmalıydı. Arabadan inip hızlı adımlarla ama temkinlice yürümeye başladım. Önünde iki tane takım elbiseli adam bekliyordu, acaba bunlar Okyanus'un adamları mıydı? Üstlerine doğru yürüdüm. Hoşgeldiniz Eylül Hanım dedi biri, diğeri de başını eğerek selam verdi.
İçeri girdiğimde sandalyede oturan bağlı bir adam vardı. Karşısındaki sandalyeye oturdum.
-Eveeeeet anlat bakalım. Benim kim olduğumu biliyor musun?
-Bilmiyorum.
-Mehmet Yahya'yı tanıyor musun?
-Tanımıyorum
-Bak uğraştırma beni ne biliyorsan güzel güzel anlat.
-Bilmiyorum dedim birşey!
Yüzüne indirdiğim yumrukla, sandalyeyle birlikte yere düşmesi bir oldu. O sırada Okyanus içeri girdi.
-Oooooo benim güzellikte buradaymış. Bilseydim daha erken gelirdim Eylül'cüm. Naptın anlattı mı birşeyler?
-Anlatmadı. Bilmiyorum diyor.
-Özgürcüm kaldıralım şapşalı. Malum bizim bunları yiyeceğimizi düşünüyorsan şapşalsındır, yada henüz tanışmamışızdır.
Adının Özgür olduğunu öğrendiğim adam sandalyeyle birlikte kaldırıp düzeltti şüphelimizi... Okyanusun başını eğmesiyle Özgür karnına sert bir yumruk attı herifin. Sonrasında da ciddi bir şekilde dövmeye devam etti. Durun ne yapıyorsunuz demek istesemde içimdeki intikam duygusu buna engel oluyordu. Dışarıdaki bana selam veren adam gelerek Toprak abi geldi sizi bekliyor dışarıda dedi.
-Eylülcüm konuşana kadar durdurma, konuşmazsa sen bilirsin söyle sıksınlar kafasına diyerek göz kırpıp dışarı çıktı. O sırada telefonuma mesaj geldi. Okyanus, "sakin ol hemen kocaman açma gözlerini konuşsun diye söyledim" yazmış.
Dayak yiyen adam tamam durun vurmayın artık söylicem, anlatcam ne biliyorsam dedi. İşaretimle Özgür adamı rahat bıraktı.
-Bana herşeyi söylemezler ben sadece Numan abinin verdiği adreslerdeki arabaları bozarım. Onadan başkasını bilmem.
Ailemi öldüren adam karşımdaydı. Şimdi bu herifi şuracıkta öldürsem çok ceza alır mıydım? Mahkemeye çıkarsam çok ceza alır mıydı? Hafiften bir ürperti geldi sanki ailemin ruhu buradaydı. Gözlerim dolu dolu adamın anlattıklarını dinledim.
-Nerde bulabiliriz bu Numanı?
-Söylicem hepsini söylicem yeter ki bana birşey yapmayın, çocuklarım var.
Adam adresi özgür'e verdi. Ben arkamı dönüp kapıdan çıktığım anda silah patladı. Dönüp içeri koştuğumda Özgür adamın kafasına sıkmıştı. Okyanus omzuma dokundu. Dönüp hiddetle bağırmaya başladım.
-Neden öldürdü adamı?
-Çünkü almamız gereken bilgiyi aldık.
-Çocuklarım var dedi nasıl yaparsınız bunu?
-Yalan söyledi yok çocuğu.
-Nasıl böyle emin olabiliyorsun?
-Adamı araştırarak bulduk sonuçta dimi. Tüm bilgilerini okudum.
-Yinede can almak ne haddinize!
-Eylül sen ailenin katilini bulunca ne yapmayı planlıyorsun? Bu adam ailenin kaza yapmasına sebep olan adam!
-Adalet diye bir kavram var dimi. Dava açıp delillerle yargılanmasını sağlayacağım.
-Tam bir ahlaklı avukat davranışı... Daha fazla uzatmicam sen şu mesleğe başlayıp adaletin olmadığını kendi gözlerinle gör sonra gelip bana teşekkür edersin bu öldürttüklerim için.
Sinirle arkamı dönüp arabama doğru yürüdüm. Sinirden ağlamaya başladım. Hızla yolda ilerliyordum. Bir anda önüme çıkan arabayla direksiyonu kırmam bir oldu. Az daha kaza yapacaktım. Kenara çektim ve daha şiddetli ağlamaya başladım. Ellerimin titremesi, nabzımın deli gibi atışı dudaklarıma vuruyordu. Boynumdaki damardan kalbimin şiddetinin belirginleştiğinden emindim. Kanım bile delice vuruyordu kendi duvarlarına. Bense kendime hakim olmaya çalışıyorum etrafıma da kendime de zarar vermemek adına.
Nefesim daraldıkça kendimi tutmakta zorlanıyorum. Kimiz biz? Birinin canını alabilme yetkisini kimden aldık? Peki ben hoşlanmadığım bir durum varken neden bu kadar sessiz kalıyorum? İntikamın kor ateşi sardı mı bedenimi? İçimdeki karanlık beni ele geçiriyor yavaş yavaş... Birinin ölümüne ses çıkarmamamdan belli ediyor kendini. Bu değişim benim içimdeki kötülüğün dışa vurumu mu? Her insanın içinde bir şeytan vardır önemli olan o şeytanın size hakim olmasına izin vermemektir. Siz şeytana hakim olun! Ben artık şeytanıma hakim olmakta güçlük çekiyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR
ChickLitBu kitapta her kadının kendinden birşeyler bulabileceğine inanıyorum. Herkesin kendi içinde kırgınlıkları, küskünlükleri, içinde patlattığı intikamları vardır. Mutlaka vardır. Kadın olmaktan gurur duyun. Yaptığınız işi kadın gibi yapın çünkü kadınl...